Cübbeli Ahmet olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, yaptığı "Satranç kumardan beterdir" açıklamasıyla kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.
Ünlü, satranç oynayanları hedef alarak "Satranç oynayan, insanların en yalancısıdır. Satranç oynayan lanetlenmiştir. Oynayana bakan da domuz eti yemiş gibidir" ifadelerini kullandı. Bu sert sözler, satrancın dinî boyutu üzerine yeni bir tartışma başlattı. Peki, bu antik zeka oyunu İslam inancına göre ne anlama geliyor?
DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU SATRANÇ HÜKMÜNÜ AÇIKLADI
Din İşleri Yüksek Kurulu, satranç hakkındaki tartışmalara ışık tutan önemli bir açıklama yayımladı. Kurul, İslam'ın fıtrat dini olduğunu ve insan doğasına uygun esaslar barındırdığını vurguladı. Açıklamada, "Maddi ve manevi gereksinimler çerçevesinde eğlenme ihtiyacını da dikkate alan İslam, spor, oyun veya eğlence gibi konularda mubah olmayı esas kabul eder" denildi.
Zeka, taktik ve strateji odaklı bir oyun olan satranç konusunda İslam alimleri arasında farklı görüşler bulunduğu belirtildi. Kimi alimler, satrancı kumarla ilişkilendirerek caiz görmezken (Kâsânî, Bedâîu’s-sanâi‘, 5/127; İbn Kudâme, el-Muğnî, 10/171; Bâcî, el-Münteka, 7/278), diğer bir kısım alim ise oyunun dinen sakıncalı unsurlar taşımaması ve kötüye kullanılmaması şartıyla caiz olduğunu savunmuştur.
SATRANÇ DİNEN UYGUN MU? DİYANET'TEN NET İFADELER
Din İşleri Yüksek Kurulu'nun değerlendirmesine göre, satrancın mutlak anlamda caiz olmadığına dair kaynaklarda yer alan rivayetler yeterli kuvvette değildir (Dârekutnî, ʿİlelü’l-ḥadîs̱, 2/504 [906]; İbnü’l-Cevzî, el-ʿİlelü’l-mütenâhiye, 2/783 Münzirî, et-Terġīb ve’t-terhîb, 4/24 [4638]; Zeylaî, Nasbü’r-râye, 4/274-275).
Kurul, İbn Âbidîn (Reddü’l-muhtâr, 6/394-3), İbn Nüceym (el-Baḥrü’r-râʾiḳ, 7/91), Zekeriyyâ el-Ensârî (Esne’l-metâlib, 4/343), Mâverdî (el-Ḥâvi’l-kebîr, 17/178-179), İbnü’l-Hâcib (Câmiʿu’l-ümmehât, 566) ve İbn Abdülber (et-Temhîd, 13/181) gibi önemli İslam alimlerinin görüşlerine atıfta bulunarak nihai hükmünü açıkladı: Satranç oynamak caizdir. Ancak, bu oyunun kumara aracı olmaması, dini ve dünyevi sorumlulukların ihmal edilmemesi, ayrıca taraflar arasında kin ve nefreti tetikleyecek tutumlardan uzak durulması gerektiği önemle vurgulandı.