Altının sonu mu geliyor? Herkes aynı soruyu soruyor: Altından kat kat daha değerli yeni maden bulundu! Altının sonu mu geliyor? Herkes aynı soruyu soruyor: Altından kat kat daha değerli yeni maden bulundu!

Ölmez şu ifadeleri kullandı;
TL’nin dolar ve avro karşısındaki değer kaybı, dün itibarıyla yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Dolar/TL, gün içerisinde yaklaşık %2 değer kaybıyla 16,75’i aştı. Avro/TL ise 18 lira sınırına yaklaştı. Hafta başında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları ve küresel piyasalarda ABD tahvil getirilerindeki yükseliş, bu artışı destekleyen gelişmeler olarak yorumlandı.
ÖNGÖRÜLEN EKONOMİ MODELİNİN SÜREKLİLİĞİ TEHLİKE ALTINDA
Hükümetin öngördüğü ekonomik yapı, düşük faizle üretimi destekleyen ve böylece cari fazla veren bir modele dayanıyor. Oysa döviz ihtiyacının devam edeceği sinyalini veren ve modelin sürekliliğini tehlikeye atan başlıca iki temel gelişme var:
Bunlardan ilki enerji ve gıda fiyatlarındaki artış. Petrolün varil fiyatı sene başından bu yana %50’den fazla arttı ve bu hafta başından beri 120 dolardan işlem görüyor. Gıda fiyatları, enerji fiyatlarının etkisiyle artıyor. Türkiye’de gıda fiyatlarındaki artış, manşet enflasyonun üzerinde seyrediyor. 
İkinci gelişme ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) rezervlerindeki azalış ile ilgili. Döviz kurlarındaki ani artışları dengelemek için önemli bir araç olan TCMB net rezervleri, sene başından bu yana 2,4 milyar dolar; swap hariç net rezervler ise 7,7 milyar dolar azalmış durumda.
ENFLASYON İLE ÜCRETLİLERİN YAŞAM KOŞULLARI ZORLAŞIYOR  
TL’nin değer kaybı, en belirgin karşılığını enflasyon tartışmalarında buluyor. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin yıl sonu enflasyon tahminin %50’nin altında olduğu aktarılıyor. Oysa yıllık bazda %73,5’e erişen enflasyon, Türkiye’nin büyüme performansını desteklerken; büyümenin emek aleyhine gelişimi tartışmaya açılıyor. 
Uygulanmakta olan ekonomi politikası aracılığıyla sermaye ve emek arasında yapılan tercih, hükümet tarafından doğrudan dile getiriliyor. Bu konuda tepki çeken bir diğer açıklama, Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’den gelmişti.
Nebati ne demişti? Bakan Nebati’nin, geçtiğimiz hafta sonu AK Parti’nin Kızılcahamam Kampı'nda "Dövizi düşürmek için yüksek faiz artışı yapabilirdik ama o zaman üretim bundan olumsuz etkilenirdi. Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik" açıklamasında bulundu.
SONUÇ OLARAK
Düşük faize dayalı ihracat-üretim-istihdam odaklı politikalar, dış ve iç konjonktürün gerekliliklerini karşılamakta yetersiz gözüküyor. Politika yapıcılarının tercihleri ve sunduğu araçlar, “kendi kendini besleyen” bir enflasyon yaratırken; “enflasyonla birlikte büyüme tercihi” de ücretliler için çok daha zor bir hayatı beraberinde getiriyor. Bu bile bile yapılan ve üzerinde ısrar edilen yanlış bir yol. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’inde dediği gibi;
“Bu ucube sisteme geçiş için bahaneleri neydi?
Türkiye’yi şaha kaldırmak ve uçurmak. 
2017 yılından bugüne baktığınızda;
Kurumlarımızın, paramızın, hatta vatandaşlığımızın bile değer kaybettiği bu sistemde, 
Hangi alanda şaha kalktığımızı, nereye doğru uçtuğumuzu bilen var mı?”
Türkiye her sabah fiyatlardaki artışı, TL’deki değer kaybını ve güçleşen geçim şartlarını tartıştığı yeni bir güne uyanıyor.