Geçen haftaki "SGK affı, hem de şimdi lazım" başlıklı yazımdan sonra çok sayıda okurdan yüzlerce mail aldım. Okurlarımız basının emekli maaşından yapılan yıllık 15 lira kesintiye gösterdiği duyarlığın onda birini de esnafın, işverenin af beklentisine göstermemesine içerlemiş, bizden basına hatırlatması.

Kayserili ilkokul öğrencisine hocası sormuş;

- Altı kere altı?

- Otuz dokuz.

- Otur demiş hoca, "sıfır".

Çocuk yerine otururken sıra arkadaşı sorar:

- Bildiğin halde neden otuz dokuz dedin?

Küçük afacan ise,

- Pazarlık edecektim, ama hoca anlamadı demiş.
Bizim SGK da öyle. Af olmadı, pazarlıkla bunun yerine gecikme zammını indirelim diyor.

Esnaf, iş adamı, tüccar sanayici diyor ki, "sanayi çarkları durmuş, senetler-çekler ödenemiyor, esnaf alıp-satamıyor, vatandaş yarı aç-yarı tok yaşıyor. Bir ödeme kolaylığı sağlayın. Borcumuz onurumuzdur ama ödeyemiyoruz, ödeyebilmemiz için bir kolaylık istiyoruz."

Peki SGK ne diyor, "Af yok ama gecikme cezasını yüzde 2'ye indirelim."

Yani, ekmek bulamıyorsanız, pasta yiyin misali…

SGK faizi enflasyonun 5 katından fazla

Sanıyorum geçen haftaki yazımızda vatandaşın derdini tam olarak anlatamadık.

İsterseniz basit bir hesaplama yapalım, 2009 yılında SGK primini ödeyemeyen bir işveren önce 3 ay yüzde 3'er oranında yüzde 9 gecikme cezası, ayrıca yüzde 10,89 oranında da gecikme zammı olmak üzere toplam yüzde 19,89 oranında gecikme zam ve cezası uygulanmış. Bir de beş puanlık prim indiriminden yararlanamayınca primini yüzde 15 fazla ödediği için bir aylık borcun toplam yüzde 34,89 oluyor.

2009 yılında ÜFE 5.93, TÜFE ise 6.53 oranında artmış.

Yani SGK enflasyonun 5 katından fazla bir faiz alıyor.
Çalışma bakanı yüzde 3 olan gecikme cezasını yüzde 2'ye indirmekle övünüyor.

Sosyal Güvenlik Kurumu'nun prim ve diğer alacakları süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, ödenmeyen kısmı sürenin bittiği tarihten itibaren ilk üç aylık sürede her bir ay için yüzde 3 oranında gecikme cezası uygulanarak artırılmakta ve ayrıca, her ay için bulunan tutarlara ödeme süresinin bittiği tarihten başlamak üzere borç ödeninceye kadar her ay için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığı'nca açıklanacak bir önceki aya ait Türk Lirası (Yeni) cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı hesaplanmaktaydı.

Yani ödenmeyen prim ve diğer alacaklar için SGK tarafından;

1- Gecikme Cezası,

2- Gecikme Zammı

ayrı ayrı hesaplanmaktadır. Bir de beş puan prim indiriminden yararlanamayınca işveren üzerindeki yük ziyadesiyle artıyor.

Vatandaş ödemek istediğinde taksitlendirme için teminat isteniyor, peşinat isteniyor, icra masrafı isteniyor. Bu yük vatandaşın belini büküyor.

Gecikme zammı yüzde 2'ye indi

Bakanlar Kurulu 5510 sayılı Kanun'un kendisine verdiği yetkiye istinaden ilk üç aylık sürede her bir ay için yüzde 3 oranında gecikme cezasını 1 Mayıs 2010 tarihinden geçerli olmak üzere yüzde2'ye indirmiş ve bu karar 28.04.2010 tarih 27565 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmıştır.

1 Mayıs 2010 tarihinden sonra ödenmeyen prim ve diğer SGK alacaklarına ilk 3 ay için yüzde 2 gecikme cezası uygulanacaktır. Ayrıca borç ödeninceye kadar her ay için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığı'nca açıklanacak bir önceki aya ait Türk Lirası (Yeni) cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanmaktadır.
Konuyu bilmeyen SGK başkanı demiş ki, "düzenli ödeyene haksızlık oluyor".

Yahu, düzenli ödeyen beş puanlık indirimle ödülünü fazlasıyla alıyor, SGK primini yüzde 15 eksik ödüyor.

Geçen hafta yazmıştık, tekrarlayacak olursak, SGK affı çıkartılmadığı takdirde, bir süre sonra ne SGK'nın prim borcunu tahsil edebileceği bir işyeri, ne de işveren kalacak.

Resul KURT
Haber7


Editör: TE Bilisim