Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Balıkesir’de sivil toplum temsilcileriyle bir araya geldiği kahvaltıda önemli açıklamalarda bulundu.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sadece merkez veya merkezin çevresinde bir-iki ilçeyle büyükşehir olmanın ilin bütününe katkı sağlamadığını belirterek, ''Ben bir büyükşehir belediye başkanlığı yapmış Başbakan olarak konuşuyorum yani damdan düşmüş birisi olarak konuşuyorum. Hayali konuşmuyorum. Birileri de hayali konuşuyor ama ben yaşadım'' dedi.


Gaziliğin övünülmesi gereken bir şeref olduğunu, ancak asla istismar edilmemesi gerektiğini belirten Erdoğan, AK Parti iktidarının şehit yakınları ve gazilere, millet ve vatan için attıkları adımlardan dolayı tarihinde olmayan imkanları sağladıklarını söyledi.


Erdoğan, ''Tazminatsa tazminat, maaşsa maaş. Emekli olacağı rütbeye kadar ne alacaksa aynen terfi devam etmek suretiyle bunlar. Çocuklarına iş vermek suretiyle iş. Biz bunu ikiye çıkardık. İstiyoruz ki onlar asla bu toplumda mağdur olmasınlar. Toplu Konut İdaremizden faizsiz, enflasyonsuz konutlarda tercih. Bunları hep onlara biz sağladık, niye şehidimize, gazimize bu noktada sahip çıkalım. Bu adımları attık. Bunları lütfen görelim'' dedi.


 Bu konunun istismar edildiğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:


 ''Önüne gelen, her yerde kendine göre şehit, gazi dernekleri oluşturuyorlar, kuruyorlar. Bu da olmaz. Bu bir yere kadar saygıyı getirir, bir yerden sonra bir de bakarsınız ki o saygı kaybolur. Niye? Çünkü vatandaş, millet burada bir istismarın olduğunu anladığı andan itibaren o saygısını kaybeder. Ama biz gerçek anlamda şehidimizin, gazimizin başımızın üstünde yeri olduğunu bildik, onun için de bu adımları attık. Bundan sonra atarız. Burada tereddüt söz konusu değil.''


-''Bir insanı öldürenin af yetkisini ben kendimde bulamam''-


 Genel affı gündeme getirenlerin kendilerini hiç dinlemediğini ya da mensubu oldukları bir yerler bulunduğunu, olaya farklı bir çerçeveden baktıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:


 ''Biz bir genel affın olmayacağını, olamayacağını defaatle ifade ettik. Ben bizzat ifade ettim ve bunu çok daha ilerilere taşıdım. Hele hele bir insanı öldürenin, bakın dikkat edin, öldürenin af yetkisini 'ben kendimde bulamam' dedim. Bundan daha iddialı bir ifade olur mu? Ben bu ifadeyi kullandım diye anamuhalefetin mensupları 'Bu şeriat devleti getirmek istiyor' dediler. Ben düşüncemi söyledim, ben böyle düşünüyorum. Ben bu hakkı, bu yetkiyi kendimde bulmuyorum. Devletin de böyle bir yetkisi yoktur. Ben bunu yine söylüyorum. Bununla ilgili gereken çalışma neyse bunu yapmak durumundayız. Devlet kendisine karşı işlenen suçlarda bu tür af yetkilerini kullanabilir. Ama maktul başkası, affeden başkası. Hayır. O af yetkisi maktulündür, onun varislerinindir. Ben böyle bakıyorum. Yaklaşımım benim bu. Toplumsal huzur için de bu olaya böyle yaklaşmak lazım. Düşünün ki orada mağdur olan maktul olan bir ailenin mensupları, her yönüyle yaralanmış, bitmiş, tükenmiş ama bir de bakıyorsunuz ki katil sokakta dolaşıyor. Feryat etmiyorlar mı? Ediyorlar.


 Geçenlerde bir bayanı sekiz yerinden bıçaklıyor, ondan sonra mahkemeye gidiyor, mahkemeye gittikten sonra öbür kapıdan da yargı serbest bırakıyor. Ben bunu anlamakta zorlanıyorum. Sekiz yerinden hanımını yaralıyor, caddenin ortasında bırakıyor, orada çocuğu feryat ediyor. Karakola geliyor, gidiyor mahkemeye, mahkeme de serbest bırakıyor. 'Bu nasıl bir adalettir' sorusunu ben de kendime soruyorum ama erklerin bağımsızlığından hareketle, yasama, yürütme, yargı, bizim orada yapacak hiçbir şeyimiz yok. Ben Adalet Bakanıma da hemen onu söyledim; 'Bu işin üzerine nasıl gideceksek gidelim'. Artık bunlar çekilmiyor, biz bunları görmek istemiyoruz. Bir taraftan gelecek kadına şiddeti uygulayacak öbür tarafta yaralayacak icabında öldürecek, ondan sonra da trafik kazasında olduğu gibi öbür taraftan çıkacak. Bunlar olacak işler değil.''


-''Daha ne kadar tahammül edeceğiz''-


        Balıkesir'in verdiği şehitlerle evlat acısının, gencecik fidanların toprağa düşmesinin ne demek olduğunu çok iyi bildiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Taş Mektep'' filminde Kayseri'deki Mekteb-i Sultani'den giden öğrencilerin Balıkesir'den gidenler gibi şehit oluşunu izlediğini anlattı. O dönemde Kayseri, Balıkesir, İstanbul gibi çeşitli illerden gençlerin aynı idealler uğruna yola çıktıklarına ve bir daha dönemediklerine işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:


 ''Büyütüp mürüvvetini görmek istediğimiz yavrularımızın gözlerimizin önünde taze bir fidan gibi kırılıp gitmesine daha ne kadar tahammül edeceğiz. Biz derin bir yarayı sarmak, kanı durdurmak, annelerin, babaların gözyaşını dindirmek için adeta çırpınıyoruz. Bunun istismarı yapılmaz. Şehadet üzerinden, anneler üzerinden siyaset yapılmaz ama muhalefet buna 'hayır' diyor. Biz, 'gelin beraber yapalım' diyoruz, 'hayır'. Siz bir öneride bulunun 'hayır', destek olun 'hayır'. Öyleyse kenarda durun ona da 'hayır'. Peki siz ne istiyorsunuz, siz neyin peşindesiniz? Bir projeyle gelin, sadece 'Meclis'te olur' demekle olmaz, projeniz ne bunu söyleyin.''