Gazeteci Ergün Diler, Kürtlerle barışan, Körfez’e inen ve bölgede etkin bir aktör olan Yeni Türkiye’nin oyunu gördüğünü belirterek baronlarla ‘vuruşma’ kararı aldığını yazdı.


Takvim Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni gazeteci Ergün Diler, bugünkü yazısında Yeni Türkiye’nin Taksim provokasyonu sonrası harekete geçen güçlerle ‘vuruşma’ kararı aldığını yazdı.


“Dananın kuyruğu çok yakında kopacak” diyen Diler, “Kemal Kılıçdaroğlu'nu dinledikçe, Boğaz'daki BARONLARIN telaşlarını gördükçe, içerideki yerli görünümlü yabancı basına baktıkça, Londra merkezli yayınları takip ettikçe, paradaki hareketleri mercek altına alınca, borsa girişçıkışlarını kayıt altına alınca, "DİKTATÖR" kelimesinin kaynağına seyahat edince Taksim Meydan Savaşı’nın geldiğini görüyorum.” diye yazdı.


İşte Ergün Diler’in yazısı:


Çünkü artık Ankara da muharebe kararı aldı! Ok yaydan çıktı!


Dananın kuyruğu kopacak! Hem de çok yakında...


Kemal Kılıçdaroğlu'nu dinledikçe, Boğaz'daki BARONLARIN telaşlarını gördükçe, içerideki yerli görünümlü YABANCI basına baktıkça, Londra merkezli yayınları takip ettikçe, paradaki hareketleri mercek altına alınca, borsa girişçıkışlarını kayıt altına alınca, "DİKTATÖR" kelimesinin kaynağına seyahat edince TAKSİM MEYDAN SAVAŞI'nın geldiğini görüyorum...


Çünkü artık Ankara da muharebe kararı aldı! Ok yaydan çıktı!


Şimdi dışarıdan yönetilen gruplar, özel hayata müdahale, laiklik, içki yasağı, özgürlük kısıtlamaları gibi temeli olmayan enstrümanlarla saldıracak! Saldırıların odak noktası da "diktatör" olacak!


Bu saatten sonra her Türk vatandaşının görevi ülkesini korumak ve kollamaktır.


Geleceği düşünmek ve doğru yerde bulunmaktır. Her ne kadar kurallarını İNGİLİZLER'in koyduğu eğitim sisteminin ürünleri olsak da alışkanlıklarımız, ezberlerimiz, kalıplarımız izin vermese de Türk halkı akıllıdır!


Gerçeği görür ve yolunu çizer!


Kapımıza dayanan İKİNCİ KURTULUŞ SAVAŞIDIR!


Ya birlik olup Büyük Türkiye'yi kuracağız ya da paralarıyla gelenler ülkenin anahtarını tekrar ellerine alacaklar! İkinci şıkkı düşünmek bile istemiyorum. 50 yıl geriye gideriz. Bölünme kaçınılmaz olur. Mezhep savaşları başlar. Nerede Türk izi varsa silinip atılır! Sakın abarttığımı sanmayın...


Sadece "Allah o günleri göstermesin" diye dua edin!


Bakın, Londra'daki aklın ürünü olan sistem bizi yetiştirdi! Ne tarihi, ne coğrafyayı, ne dünü, ne de geleceği bize öğrettiler!


1850'li yıllarda BORÇ almaya başladıktan sonra iki yakamız bir araya gelmedi!


KIRIM SAVAŞI ile girdikleri bu topraklardan hiç çıkmadılar.


Birinci Dünya Savaşı'nda TARİH yazdık! Yazdık ama Osmanlı dağıldı, ülke paramparça oldu! Böyle tarihi daha önce kimse yazmamıştı! İngilizler ya da başka bir kuvvet girdiği yerden kendi sistemini kurmadan çıkmazdı! Bizde de böyle oldu! Her taraf işgal altındayken birden çekildiler!


NEDEN?


Çünkü Padişah ve yaverliğini yapan Mustafa Kemal, İngilizlerle anlaşıp onların şartlarına razı geldi!


Gelmek zorundaydılar!


Yapacakları fazla bir şey yoktu! Direnmek "ölüm" demekti! Ama dümeni kırıp Avrupa'ya yanaşmak "ömrü" uzatan bir hamleydi! Bu nedenle sürgündeki Padişah ya da sadrazam hiçbir şekilde Cumhuriyet projesini iptal etmek adına Anadolu'da direniş istemedi! Londra, Cumhuriyet'i kurarken 1917'de de İsrail'in temelini attı!


Hepsi bir filmin kareleriydi! Ancak biz her şeyi parça parça ele almayı öğrenmiştik!


İsrail, Beyoğlu'nda kurulurken aynı zamanda İngilizler'in güvenecekleri aileler de bir bir tespit ediliyordu! Çünkü KRALİÇE ülkeleri onayladığı ve test ettiği aileler üzerinden yönetirdi! Ve bu aileler görmediğimiz, bilmediğimiz yerlerde bir araya gelip hem CUMHURBAŞKANI hem de BAŞBAKAN seçerdi! Türkiye, Mustafa Kemal ve Menderes dönemi hariç, hiç ama hiç özgür olamadı! Bu iki dönemin nasıl bittiği ortada zaten! Bu güç, yönetemediği kişileri ortadan kaldırırdı! En son başvurdukları yöntem buydu!


Türkiye'de bunu çok kere denediler.


Bazılarında başarılı oldukları bir gerçek!


İstanbul'da seçilen aileler DEVLET tarafından özel kredi ve faiz anlaşmaları ya da "anlayışla" büyütüldü! Devlet hem sermayeyi verdi, hem de üretilen her malı kendi satın aldı! İngiltere'nin isteğiyle devlet bu ROLÜ benimsedi. Yani birileri hiç üretmeden para ve güç sahibi oluyordu!


Türk tarihi bunları yazmadığı için GEZİ'deki gençler bilmez! Yürüyen gençlerin, BU AİLELERİ YAZMAYA kalkanların başına nelerin geldiğinden de haberi yoktur! Çünkü kitaplar bastırılmamış, dağıtılmamış, gazetelerde yer verilmemiştir! Çok cesur olanlar da kendilerini zindanda bulmuştur!


Bir TÜRK'ün ne kadar özgür olacağına onlar karar veriyordu!


Kendi basınlarını yaratıp logolarına "Türkiye Türklerindir" yazıyorlardı...


Bu Türk, inanın biz değildik! Öyle olsa onların sevdiği Türkler NİŞANTAŞI'ndan ve Boğaz'dan ibaret olmazdı!


1948'de Filistin topraklarında İsrail kurulurken asıl İsrail'in Türkiye'de kurulduğunu kimse görmüyordu! Tel Aviv, Londra'nın yeğeniydi! Paris de kuzendi!


New York'ta da çok sayıda birader bulunuyordu! Bu ilişki ağı hem Türkler'i Ortadoğu'dan uzak tutuyor hem de Araplar sadece İsrail'le uğraşıyordu. Başka düşmana gerek kalmıyordu! Filistin de bu oyunun bir koluydu! Onlar da bilmeden şimşekleri üzerine çekmesi için kurulan Tel Aviv'le çatışıyordu! Kavgayı bitirecek tek güç Ankara'ydı! Ama onun da oralara inmesi katiyen yasaktı! O yöne bir hamle yapmak, 100 yıllık sahnenin çökmesi demekti!


Özgürlük ve Büyük Türkiye demekti!


İngilizler'in yarattığı Boğaz'daki emanet zenginler hiç üretmedi! Bakkallık yaptı!


Zaten FAİZ oyunlarıyla IMF ile kasalarını dolduruyorlardı! Ve garip olan SOLCULAR bu sarmalı hiç görmüyordu!


Çünkü SOL da Londra patentliydi! Din alimleri, askerler, istihbaratçılar, öğretmenler, profesörler yani her yerde vardılar! Tarihine, dinine, gelenek ve göreneklerine sırtını dönmeyen hiç kimse yükselemezdi! Özellikle MEDYADA!


Toplumun ayarını bozan aslında medyaydı!


Bu tezgahın en önemli parçasıydı!


Ortadoğu'yu kötüleyen herkese kapıları açıktı! ARAP, köpeklere verilen isimse anlamlıydı!


16 devlet kurmuş Türkler'i diz çöktürmek için böylesine büyük bir plan devredeydi!


90 yıl tıkır tıkır işledi! Para da güç de onlara gitti!


Şimdi ilk kez kendilerine meydan okuyan ANKARA ve gazeteciler var!


Şaşkınlıkları bu yüzden! Bir de ortadan kaldıramadıkları ÖCALAN...


İngiltere'nin zengin ettiği ağalara başkaldıran Öcalan da gerçeği gördü! Ankara'ya yanaştı. Saflar sıklaştı! Bu Türkiye'nin Kürtler üzerinden Irak'a, oradan da Körfez'e inmesi demekti! Kürtler'i ayırıp yapmak istediklerini şimdi Ankara yapıyordu! Bu kralların, kraliçelerin ve onların parasını yöneten ailelerin sonu demekti!


MODERNLİK ülkeni yabancılara peşkeş çekmek değildi!


"Şortla gezmek istiyorum, içkimi içmek istiyorum" deyip bankaların boşaltılmasına sessiz kalmak değildi! Ezberle büyüttükleri çocukların sırtından ülkeyi bırakmak istemiyorlar! Ya onlara kanıp Türkiye'yi tekrar bu ailelere teslim edeceğiz ya da ayağa kalkıp "Yeter! Bu topraklar bizim" diye haykıracağız...


Unutmayın, bu adamların gitmeye niyetleri yok! Sadece tek ve bütün olursak kazanırız!


Ankara sonunda bunu gördü ve savaşı başlattı! Mücadele çok sert olacak!


Yer TAKSİM!


Biliyorsunuz TAKSİM, BİZANSIN suyunun paylaştırıldığı yerdi!


Eğer bunlara su gitmeye devam ederse mücadele 100 yıl daha sürer! Ama kesilirse yenilgileri yakın!


Yeni Türkiye VURUŞMA kararı aldı!


Ama kontra yapacaklardır! Rakibin güçlü olduğunu bilmek bizi diri tutmalı!


Zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına! Hadi bakalım!


NOT:


Bizdeki ailelerin arkasında dev MUSEVİ şirketleri ve sahipleri var! Ya PARA ya YÜREK kazanacak!


www.haber10.com