Çifte afetin yıl dönümünde yönetim kurulu üyeleriyle Mimarlar Odası Hizmet binasının önünde basın açıklaması yapan Kahramanmaraş Mimarlar Odası Başkanı Yunus Emre Kaçamaz ağır ve orta hasarlı binalara da dikkat çekti.

Şehirde hala yıkılma riski taşıyan yapılar olduğunu ve bu yapıların da insan güvenliğini tehlikeye attığına değinerek, bilinçsizce yapılan enkaz kaldırma işlemlerinin de insan sağlığı için de risk oluşturduğunu dile getirdi.

YARALAR HALA KANAMAYA DEVAM EDİYOR

Kaçamaz açıklamalarında şu ifadelere yer verdi; “Geçtiğimiz sene bugün resmi verilere göre 50 binden fazla insanımızı kaybettiğimiz, yaklaşık 40 bin binanın yıkıldığı, 200 binden fazla binanın ise ağır hasar aldığı büyük bir felaket yaşadık. Merkez üssü memleketimiz olan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki 6 Şubat 2023 büyük Maraş Depremlerinin açtığı yaralar bugün hala kanamaya devam ediyor.

SOKAKLARIMIZ TANINMAZ HALDE

6 Şubat depremleri büyüklükleri ve oluşturdukları yıkıcı etki ile yer bilimcileri şaşırtan büyük bir felaket olarak tarihe geçmiştir. On bir ilde yıkıcı etki gösteren bu büyük afet sonrası şehrimizin sokakları tanınmaz hale gelmiş, toplumsal hafızamıza büyük acılar kazınmıştır. Bu sarsıcı afetin ardından yapılması gereken ilk şey bugüne kadar alınmamış önlemlerin alınması için harekete geçilmesi, yapılan büyük yanlışların fark edilip önlenmesi, doğru ve güvenilir yapılaşma için bilimin ve teknik insanların önderliğinde ilerleme sağlanmasıdır. Ancak geçirdiğimiz bir seneye dönüp bakıldığında ne yazık ki depremden gerekli dersi çıkarmadığımızı görüyoruz.

Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi yaptı: Çalışanlara zam! Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi yaptı: Çalışanlara zam!

O KADAR YIKIMA RAĞMEN DEPREM HALA BİRİNCİ ÖNCELİĞİMİZ DEĞİL

Üzülerek söylemek isteriz ki bu kadar kayıba, bu seviyede bir felakete rağmen deprem hala ülkemizin birinci önceliği olamamıştır. Bugün Kahramanmaraş’ın yeniden ayağa kalkması sürecinde dahi büyük ölçekli bir imar planı hazırlığına gidilememesi, altyapı ve ulaşım planları oluşturulmadan alelacele verilen kararlarla yıkıntılarımızın üzerine inşa edilen “yeni” kentimiz, yaşadığımız felaketin sebebini her an yeniden sorgulamamızı sağlamaktadır.

DEPREMİN ASIL SORUMLULARI DA HESAP VERMELİ

Deprem sonrasında, yaşadığımız felaketin tek sorumlusu ilan edilen mimarlık ve mühendislik mesleklerine kısıtlamalar getirilmiştir. Buna karşın, herhangi bir teknik bilgi birikimine sahip olmayan müteahhitlik mesleği ile alakalı bir düzenleme dahi gelmemiştir. Bu derece büyük sonuçları olan bir felaketin tekrar yaşanmaması için müteahhitlik mesleğini yalnızca teknik diplomaya sahip olan kişilerin yapması şarttır. Ayrıca depremin asıl sorumlularından olan karar vericilerin geçtiğimiz bir yıl içerisinde herhangi bir yaptırıma maruz kalmamaları geleceğimiz adına oldukça endişe vericidir.

DENETİMLER ARTIRILMALIDIR

Deprem dirençli kentlerde yaşamak ve toplumsal güvenliğimizin sağlanabilmesi için deprem riski taşıyan bölgelerde acil önlemler alınmalıdır. Bilimsel temellere dayanan planlamalar yapılıp bu planlar üzerinden uygulamalar devam etmelidir. Yapı sektöründe denetimlerin arttırılması ve ekstra önlemler alınması şarttır. Geçici yerleşim alanlarının kurulması, enkaz kaldırma işlemleri, ulaşım, elektrik, su, kanalizasyon, haberleşme gibi altyapı hizmetleri, depremin üzerinden aylar geçmesine rağmen hala tam olarak sağlanamamıştır. Devletin deprem bölgesine yaptığı yatırımın yerel idareler tarafından verimli kullanılamadığı görülmektedir.

HEM GÜVENLİK HEM SAĞLIK TEHLİKEDE

Depremlerin birinci yılını geride bırakırken, ağır ve orta hasarlı binaların hala yıkılma riski taşıdığı göz önünde bulundurulmalıdır. Bu tür yapılar, insan hayatını tehlikeye atmaya devam etmekte olup, denetimsiz bir şekilde gerçekleştirilen enkaz kaldırma çalışmaları çevresel ve insan sağlığı açısından zararlar meydana getirmektedir. Ayrıca, enkaz toplama alanları, içme suyu kaynaklarını kirletme potansiyeli nedeniyle ciddi riskler oluşturmaktadır. Bu durum, gelecekteki afetlere karşı daha sağlam bir hazırlık ve düzenleme gerektirmektedir.

UYGUN OLMAYAN ALANLARDAKİ VATANDAŞLAR GELECEK KAYGISI YAŞIYORLAR

Afet sonrasında devam eden çalışmalar ile alakalı en büyük problem, geçtiğimiz bir senede oluşan iletişim problemidir. Evi yıkılan, orta /ağır hasar alan veya uygun olmayan alanda evi bulunan vatandaşların hepsi büyük bir gelecek kaygısı taşımaktadırlar. Kentte hızlı bir şekilde alınan kararların oluşturduğu koordinasyonsuzluk ve kurumdan kuruma, kulaktan kulağa oluşan eksik bilgi aktarımları deprem sonrası evsiz, yurtsuz kalmış depremzede vatandaşı oldukça yıpratmıştır. Afet sonrası çalışmaların, şeffaflık ve katılımcılık ilkeleri çerçevesinde yürütülmesi gerekmektedir. Bizler bu kentin teknik insanları olarak ilerleyen projeler hakkında hala bilgi sahibi değiliz. Büyük bir şantiye alanına dönüşen kentimizin sokaklarına nasıl bir uygulama yapıldığı ile alakalı görselleri basından öğreniyor olmamız oldukça üzücüdür. Kahramanmaraş’ın aktif çalışan bir kent estetik kuruluna ihtiyacı vardır. Şehirde yapıla projelerin bu kentin asıl kullanıcıları tarafından tartışılarak uygulanması gerekmektedir.

Son olarak bu felaket sonucunda binlerce kayıp verdik. Şube üyelerimizden toplam on üç meslektaşımızı ve bu kentte yaşayan yaklaşık on beş bin hemşehrimizi geçtiğimiz yıl kaybettik. Devletimizin bir daha böyle büyük bir afet yaşamamasını diliyoruz. Başımız sağ olsun.”