Kurtuluş Savaşı'nın hatırlanan kahramanları arasında, bazen birçoğunun unutmaya başladığı ya da adını duymadığımız isimler de var. İşte o isimlerden biri de Kanduri Hacı Vakkas... Hacı Vakkas, o zor zamanların en kararlı isimlerinden biriydi. Dönemin önemli tanıklıklarından birini bizlere aktaran bu röportaj, tarih sayfalarında yerini buldu.
DEVELERLE YÜK TAŞIMAK
Kurtuluş Savaşı sırasında, Hacı Vakkas ve arkadaşları, develerle ağır yük taşımakla görevlendirilmişti. İngilizler, Anteb'e girdiklerinde, Hacı Vakkas ve arkadaşları da oradaydılar. İngiliz komutanı, onlara silah ve cephane taşıma teklif etti. "Her deve başı bir İngiliz lirası" önerisiyle yüklerini develerine yükleyen grup, zorlu bir yolculuğa çıkmıştı.
Maraş’a doğru ilerlerken, yolculukları bir duraklama noktasına geldi. O dönemde Narlı ve Kirni gibi köyler henüz harita üzerinde yoktu. Bu belirsiz coğrafyada karşılarına çıkan, dikilmiş üç uzun tel ve su motoruna benzer bir cihaz, onların gözlerini korkutmuştu. Bir tercüman aracılığıyla cihazın "telsiz telefon" olduğunu öğrendiler. O zamanlar, teknolojinin ne kadar ilerlediğini fark edemeyen bu insanlar, bu yeni icatları şaşkınlıkla izlediler.
YOLCULUKTAKİ BİR SÜRPRİZ: ERMENİLERLE KARŞILAŞMA
Maraş’a yaklaşırken, Hacı Vakkas ve arkadaşları, beklenmedik bir kalabalıkla karşılaştılar. Çoluk çocuk, kadın, genç yaşlı demeden herkes yola çıkmıştı. Hemen hemen bütün yerleşim yerlerinden gelen insanlar, onlara doğru ilerliyorlardı. Bu kalabalık, düşündüklerinin aksine, Ermenilerdi. İngiliz komutanı, atının başını çevirerek, bu insanlarla ne konuştuklarını ve neden geldiklerini sordu. Ermeniler, “Biz Hristiyan eşrafıyız, İngiliz ordusunu karşılamaya geldik.” dediler.
Ancak komutan, bu kişilerin niyetinden şüphe duyarak onlara doğru atını sürdü ve onları kovdu.
MARAŞ’A VARIŞ VE İNGİLİZ KOMUTANIN TAVRI
Maraş’a vardıklarında, Hacı Vakkas ve arkadaşları, yüklerini gösterdikleri yere bıraktılar. İngiliz komutan, yakındaki bir evden sandalye istemişti ve gözleriyle, yüklerin taşınışını izledi. Tam o sırada, Maraş'ın en varlıklı Ermenilerinden olan Hırlak Agop Ağa ve Zurun Ağa, komutana iki tepsi tatlı göndermişti. Ancak komutan, Ermenilerden gelen bu ikramı kabul etmek yerine, tepsileri tekmeleyerek yere düşürdü. “Ermeni, Müslümana işkence yapmasına müsaade etmem.” diyerek, karşı duruşunu net bir şekilde ortaya koymuştu.
FRANSIZLARA KARŞI BİR MÜCADELE: GÖYNÜK'TEN İNCE YUSUF AĞA’NIN ŞEHİTLİĞİ
Zaman ilerledikçe, Fransız askerleri de Maraş’a yaklaşmaya başlamıştı. Fransızlar, Ermenilerle işbirliği yaparak bölgedeki halkı baskı altına alıyorlardı. Ancak bir grup cesur Türk çetesi, Fransızları kovalamaya başlamıştı. Bunlar arasında en dikkat çekici isimlerden biri de Göynük'ten İnce Yusuf Ağa’dı. Cesur bir adam olan Yusuf Ağa, elinde İngiliz yapımı bir silah taşımaktaydı. Bu silah, on bir mermi alabiliyor, onu kullananlar oldukça etkili oluyordu. Yusuf Ağa’nın özel atı da her zaman ona güvenli bir şekilde savaşma imkânı sağlıyordu.
Fransızlar kaçarken, Yusuf Ağa da peşlerinden gitmişti. Ancak yolculuğu, Ceceli yakınlarında son buldu. Bir çatışma sırasında şehit düşen Yusuf Ağa'nın cesedi, çeteler tarafından bulunmuş ve ona saygı gösterilerek, defnedilmişti.
SİLAH VE CEPHANE TAŞIMACILIĞI: MÜCADELE DEVAM EDİYOR
Yusuf Ağa’nın şehit olmasından sonra, Hacı Vakkas ve arkadaşları, Maraş’tan Anteb’e silah ve cephane taşımaya devam ettiler. Bu ağır yüklerle, zaman zaman Andırın’a, bazen de Adıyaman’a gittiler. Silah ve cephane taşımanın yanı sıra, yiyecek ve tahıl taşımacılığı da yapıldı. Zorlu koşullar altında, bu kahramanlar, direnişe büyük katkı sağladılar.
ANTEPLİLERİN KURTULUŞU: SONRASI İÇİN UMUT DOĞUYOR
Sonunda, Antepli Müslümanlar, Fransızlara karşı büyük bir zafer kazandılar. Çeteler toplanarak, İngiliz komutanından aldıkları talimatlar doğrultusunda cephane ve top aksamını yüklediler. Anteb’e vardıklarında, Başpınar’a yakın bir yerde, topçu kolları kuruldu. Bu sırada, Fransızlar baskın yapma hazırlığındaydılar. Ancak, Türk çeteleri, Fransızların beklemedikleri şekilde, büyük bir stratejiyle karşılık verdiler.
İlk mermi, Fransızlara ait cephaneliğe isabet etti. Sonrasında büyük bir patlama meydana geldi ve Fransızlar büyük kayıplar verdi. Antepli Müslümanlar, zaferlerinin tadını çıkarırken, bağımsızlık mücadelesi için yeni bir umut doğmuştu.