Kahramanmaraş’ın, 105 yıl önce düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümü, Kurtuluş Savaşı kahramanlarını bir kez daha hatırlattı. "Maraş bize mezar olmadan düşman gülzar olmaz" diyerek 22 gün 22 gece süren destansı bir direnişe imza atan Maraşlılar, Fransız işgalini sona erdirerek şehirlerini özgürlüğüne kavuşturdu. Bu zaferin yıl dönümünde, o dönemin kahramanlarından birisi olan Rıdvan Hınaz, savaşın ve kahramanlıklarının anılarını paylaştı.
RIDVAN HINAZ’DAN HATIRALAR
Yaşını kesin olarak bilmediğini belirten Hınaz, ancak 100 yaşından fazla olduğunu ifade ediyor. Çanakkale, Yemen, Maraş ve Antep cephelerinde savaşan Hınaz, Kahramanmaraş’taki direnişe dair şunları söyledi: "Maraş’ta savaşta 30-35 yaşlarındaydım. Çanakkale Cephesi’nde Mustafa Kemal Paşa kumandasında savaştım. O zamanlar Çanakkale’de yaşananları anlatmak imkansız. Özellikle, Mehmet Çavuş’un İngiliz vapurunu patlatışını hiç unutamam."
İNGİLİZLERİN GELİŞİ VE ARAPLARLA DİRENİŞ
İlk olarak İngilizler Maraş’a gelmiş, fakat Maraşlılar onlardan herhangi bir saldırı almamıştı. Ancak, zamanla Arap askerleri de şehirde yerini almıştı. Araplar, kendilerine hoca bulmaları için Maraşlılardan yardım istemişti. Arapçayı bildiği için Hınaz, onlara yardımcı olmuş ve bu sırada, Arapların silah vermek teklifine karşı dikkatli olmayı tercih etmişlerdi. Hınaz, bu olayı şöyle aktardı: "Araplar, silahlarını bize vermek istediler, ama biz bu teklife kuşkuyla yaklaşıp almadık."
ZAFERİN İLK ADIMI: BAYRAĞIN KALİNE ÇEKİLMESİ
O günlerden bir diğer önemli anı ise Ulu Cami'de gerçekleşmişti. Cuma namazını kılmak üzere camiye giden kahramanlar, Namaz öncesi, "Bayrağımız yok, burada namaz kılınmaz," diyerek camiden çıkıp, bayrağı yeniden kaleye çekmek için harekete geçmişlerdi. Hınaz, bu anı şöyle anlatıyor: "Kalenin her tarafı insan kaynıyordu. Biz büyük kapıdan içeri girdik, yabancı askerler küçük kapıdan kaçtılar. Bayrağımızı kaleye çekmeyi başardık."
JANDARMA KOMUTANININ ENGELİ VE SİLAH TEMİNİ
Maraş’ın kurtuluş mücadelesinde silah temini önemli bir rol oynuyordu. Şehirdeki jandarma kumandanlarından silah talep eden direnişçiler, başlangıçta bu taleplerine olumsuz yanıt aldılar. Ancak, Jandarma Mehmet Bey sayesinde silah temin etmeyi başardılar. Hınaz, bu dönemi hatırlayarak, "Devriyeye çıkan jandarmalar, silahları evlere dağıtarak geri dönüyorlardı. Birçok zor durumda kalmamıza rağmen, bir şekilde silah temin etmeyi başardık," dedi.
İŞGAL ALTINDA YAŞANAN ÇEŞİTLİ OLAYLAR
İşgal altındaki Maraş’ta, Fransız ve Ermeni askerleri, halkı çeşitli işkencelere tabi tutmuştu. Hınaz, özellikle kadınlara ve çocuklara yapılan zulmü dile getirirken, "Hamile kadınların karnındaki çocukları süngüyle çıkartıp öldürüyorlardı. Küçük çocuklara işkenceler yapıyorlardı," diye aktardı. Bu tür acımasızlıkların, Maraş halkının direnişini daha da güçlendirdiğini belirten Hınaz, "Bizim halkımız, iman gücüyle bu düşmanları vatanımızdan kovdu," dedi.
MARAŞ'IN KURTULUŞU VE DÜNYANIN GÖRÜŞÜ
Maraş’ın kurtuluşu yalnızca Türk halkının mücadelesinin bir simgesi değil, aynı zamanda dışarıdan gelenlerin de katkısı ile gerçekleşen bir başarıydı. Hınaz, bu süreçte yerli halkın yanı sıra, dışarıdan gelenlerin de önemli rol oynadığını belirtti: "Maraş Harbi’nden dokuz ay sonra kurtulduk. Şehri savunmak için el birliğiyle mücadele ettik. Urfa ve Maraş’tan gelenler, bu savaşta büyük katkı sağladılar."
KAHRAMANLIK VE GÜÇLÜ MÜCADELE
Rıdvan Hınaz, bu destanı anlatırken, vatanı koruma arzusunun her zaman baki olduğunu ve "yine savaş olsa, vatanımı kurtarmak için yine savaşırım," diyerek, Türk milletinin direniş azmini bir kez daha gözler önüne serdi. Dönemin zorluklarına rağmen, kahramanlar zafer için hiçbir bedel ödemekten çekinmediler.
MÜCADELE İÇİNİN GERÇEK HİKÂYESİ: "AH OĞLUM AH!"
Hınaz’ın bu zor dönemlerde yaşadığı acılara dair içli bir ifadesi ise dikkat çekiciydi: "Bazı helâl süt emmişler çok iyi davranıyorlar ama harp esnasında samanlıkta saklananların veletleri, akılları sıra alay ediyorlar. Bu çok zoruma gidiyor." Gösterdiği kahramanlık ve yaşadığı zorlukların ardından devletin sağladığı maddi yardımlar hakkında da düşüncelerini dile getiren Hınaz, "Devlet sağ olsun, üç ayda elli bin lira para veriyor, geçimime yetmiyor ama, bu parayı vermeseydi ne yapardım?" diyerek, o dönemde yaşanan zorlukları anlattı.