Doğu Anadolu'nun tarihi ve doğal güzelliklerini bir arada sunan Muş, Çavuş Dağı'nın kuzeydoğu eteklerinde yer alır.
Aynı zamanda, Türklere kapılarını açan Malazgirt Savaşı'nın kazanıldığı topraklarda bulunur. Muş, Ağrı, Bitlis, Erzurum, Bingöl ve Diyarbakır illeriyle komşudur ve 8,196 kilometrekarelik bir yüzölçümüne sahiptir.
2022 itibariyle yaklaşık 399 bin 202 kişiye ev sahipliği yapmaktadır. Muş'un ilçeleri arasında merkez ilçe en büyük nüfusa sahiptir ve Bulanık, Malazgirt, Varto, Hasköy ve Korkut diğer ilçeleri içerir. Korkut ilçesi ise nüfus bakımından daha küçüktür.
Muş'un tarihi geçmişi, Urartular dönemine kadar uzanır. MÖ 2000 yılına ait yerleşimlerin çoğu gün yüzüne çıkarılamamış olmasına rağmen, Asur kaynaklarına göre Muş, Urartular'ın Nairi Konfederasyonu'nun sınırları içinde olduğu bilinmektedir.
Daha sonra İskitler, Medler, Persler ve Makedonlar bu bölgeye egemen olmuştur. Muş ve çevresi uzun yıllar boyunca Roma İmparatorluğu ve Partlar arasındaki mücadelelere sahne olmuş, devletler arasında sıkça el değiştirmiştir. Roma İmparatorluğu, bu bölgede kalıcı bir üstünlük sağlayamamış ve Muş, Sasanilerin yönetimine girmiştir. Roma İmparatorluğu'nun ikiye bölünmesinin ardından, Muş toprakları Türklerin Bizans'ı mağlup ettiği Malazgirt Savaşı ile özgürlüğüne kavuşmuştur. Bu savaş, Anadolu'nun Türkleşmesinin başlangıcını işaret etmiştir.
Muş ve çevresi Selçuklu İmparatorluğu'na katıldıktan sonra, şehir 13. yüzyılda Anadolu Selçukluları tarafından geliştirilmiştir. 1514 Çaldıran Savaşı ile Osmanlı Devleti topraklarına katılan Muş, 19. yüzyılın sonlarında Bitlis Vilayeti'ne bağlanmış ve 1929 yılında il merkezi olmuştur.
MUŞ'UN İSMİ VE COĞRAFYASI
Muş şehrinin ismiyle ilgili farklı rivayetler bulunmaktadır. İlk rivayete göre, İbrani kabileleri tarafından isminin "Muşa" olduğu ve İbranice'de "sulak ve otlak" anlamına geldiği belirtilmektedir. Diğer bir rivayet ise, Muş isminin İÖ 12. yüzyılda Yukarı Dicle Vadisi'ne yerleşen Muşkiler'den geldiği yönündedir. Bu dönemde bölge adı Taronitit olarak geçerken İslam döneminde ise ilin ismi Taron olarak değişmiştir.
Muş'un %35'i dağlarla çevrili olup, Güneydoğu Toros Dağları'nın uzantıları da bu bölgeyi süsler. Ayrıca, platolar Muş'un geniş bir alanını kaplar. Bu platolar, sulu ve otlak olmaları sayesinde hayvancılığın gelişmesine katkı sağlar. Muş, ülkemizin en büyük ovalarından birine ev sahipliği yapar; Muş Ovası 1,652 kilometrekarelik bir alanı kaplar. Tarım ve hayvancılık, ilin temel geçim kaynaklarını oluşturur, ancak geleneksel yöntemlerle yapıldığı için verim düzeyi beklenenden düşüktür.
Muş Ovası'nda tahıl yetiştiriciliği yaygındır. Ayrıca, şeker pancarı, nohut ve tütün üretimi de yapılmaktadır. Muş, karasal ve sert bir iklime sahip olsa da, çevresindeki bağlarda üzüm yetiştirilmektedir. Bağcılık geleneği, Muş'un önemli gelir kaynaklarından biridir. Mongok, İncebel ve Mehmetcan bağlarında yetiştirilen üzümler, sonbahar aylarında pazar tezgâhlarını süsler. Muş üzümü, kendine özgü rengi ve tadı ile denemeye değer bir lezzettir.
Muş'un yaylaları ve platoları, sığır, koyun ve kıl keçisi besiciliği için uygun koşullara sahiptir. Ayrıca, arıcılık da ilde gelişmiştir. Muş, sanayi açısından diğer bölgelere göre daha az gelişmiştir. Yer altı kaynaklarının sınırlı olması, iklim şartları ve sermaye birikiminin eksikliği, sanayinin gelişiminin engellenmesine neden olmuştur. İlde küçük ve orta ölçekli tuğla, mermer, tekstil ve metal eşya fabrikaları bulunmaktadır.
MUŞ'A ULAŞIM VE GEZİLECEK YERLER
Muş'a ulaşım, kara yolu, demir yolu ve hava yolu ile sağlanmaktadır. Son yılların favori tren yolculuklarından biri olan Vangölü Ekspresi ile İstanbul ve Ankara'dan direkt uçuşlarla 2 saat içinde şehre ulaşabilirsiniz. Muş'u ziyaret etmek isterseniz, tarihi Muş evlerini ziyaret edebilir ve gezinize Murat Köprüsü, Ulu Camii ve Yıldız Han gibi tarihi yerlerle başlayabilirsiniz.
Akdoğan Gölü'nün muhteşem manzarasında farklı kuş türlerini inceleyebilir veya Varto Kayalıdere Örenyeri'nde Urartu kaya mezarlarını ziyaret edebilirsiniz. Muş'u ziyaret etmek için en iyi zamanlardan biri, nisan ayının sonlarıdır. Muş Ovası'nın lalelerle kaplandığı bu dönem, görsel bir şölen sunar. Bu eşsiz manzarayı yakından görmek ve Muş'un laleleri arasında fotoğraf çekmek için nisan sonu ve mayıs başını tercih edebilirsiniz.