Siyaset ve politika eş anlamlı olsa da antik Yunan’da kullanılmış, 21 y.y gelindiğinde ise farklı anlamlar taşımaktadır.
Siyaset sözcüğü 14. yüzyıldan sonra kullanılmış. Politika sözcüğü ise 20. yüzyıl itibariyle yaygınlaşmıştır. Genel anlamı ise, “İnsanları yurttaşlık düzeyinde etkilemektir”, denilse de, hükümetin uygulamalarını yürütmek, topluluğun kontrol ve ikna edilmesi ya da herhangi bir konuda uzlaşma ve yürütme çabaları anlamına gelebilmektedir.
Wikipedi ‘ye göre ise “Poli=Birden çok”, “tika= yüz” anlamında, yani çok yüzlülük demektir. Bir başka tanıma göre ise; “İnandırıcı yalan söyleme sanatıdır.”
1789 Fransız Devrimi isyan hareketleri ile dünya çapında tepki almaktaydılar. Dünya birbirinden haberdar oluyor, kültür birikimi, her ne kadar krallar istemese de, insanlara özgürlüğü salık veriyordu. Bunun üzerine insanları ikna ve kontrol çabaları doğdu. Demokrasiye doğru uzun ve acılı süreçler yaşandı. Halk iradesi yönetimde belirmeye başladığından beri politika anahtar öge oldu. İnsanlar kendilerinin temsil edildiğini sanarak bazı kimselere güvendiler. Haklarını vekaleten politikacılara teslim ettiler.
Hakkını yemeyelim bazen politikacılar gerçekten de halkı temsil etmiştir. Ancak demokrasinin çağdaş toplumda çok yeni bir olgu olduğunu ve binlerce yıllık feodal iktidar algısını unutmamak gerekir. Yine unutmamak gerekir ki “kapital” yani büyük sermaye, zenginlik, binlerce yıldır insanlara hükmetmektedir. Devlet ve siyaset, politikalar bu hükmün aracıdır.
Politika da en fazla “halkı oyalayanlar” anlamına gelmiştir. Zira siyasetçilik: bir meslek, bir rütbe ya da ele geçirilen bir pozisyondur. Hâlbuki halkı temsil edenlerin mevki ya da mal kaygısı olmamalıdır. Bu, insanlığı, yani kendini ilgilendiren bir meseledir. Bireyi yücelten bir siyasetçilik, temsil amacına aykırıdır. Bugünkü anlamda siyaset ancak bir paravandır. Kişilerin şahsını tatmin ettiği bir araçtır. Gerçek bir politikada- devlet yönetiminde- halkın temsili önemlidir. Kişilik artık orada bitmiştir. Hâlbuki günümüzde politikacılar isim, mevki şan, şöhret için yola çıkmaktadırlar.
İçimizde yalnızca halkı temsil etmek ve hiçbir beklenti olmadan yok olmak isteyenler vardır. Bir kişi olacağına binler olmak isteyen fedakâr insanlar mevcuttur. Bunlar şu an yazarlık, sanatçılık, eğitimcilik ya da işsizlik yapıp önemsiz insanlar olmaya çalışıyorlar. Önemli olmak, kötü düzende kötü olmak anlamına geldiğinden insanın güzel tarafları hiçbir şey olmamaya çalışır. İçimizde başbakan, cumhurbaşkanı olacak iyi insanlar yok mudur? Elbette vardır. Binlercesi her gün gördüğümüz insanlar arasındadır. Ancak politika algısı değişmedikçe yerlerine ulaşmayacaktır.
Öncelikle politikacı denen dolandırıcı takımının maskesinin düşmesi gerekir. Politikacıların güç peşindeki simsarlar olduğunu gören halk, olması gerekeni fark edecektir. Aramızda hiçbir şey olmaya çalışan insanlar, o zaman bizi temsil edebilir. Elinde sadece hayatı olan ve milyonlarcasına hayatını verebilen kimseler yönetimde yer alabilir. Böylelikle onlar birkaç kişilik ailede var olmayacaklardır, onlar milyonlarca çocuğa sahiptir. İki çocuğun değil, bir milletin babaları olacaklardır. Politika böyle olmalıdır.
Bu kadar felsefi bir yazıdan sonra meşhur politik(!) fıkra ile bitirelim;
Çocuk babasına sorar: "Baba politika nedir?"
Baba şöyle der; “Bak oğlum, ben eve para getiriyorum, öyleyse ben kapitalistim. Annen parayı yönetir, öyleyse o hükümettir. Deden paranın doğru idare edilip edilmediğine dikkat eder, öyleyse o da sendikadır. Hizmetçi kız ise isçi sınıfıdır. Bizlerin ise tek hedefi vardır, senin rahatlığın. Dolayısıyla sen de halksın. Ve altında bezi ile yatan küçük kardeşin ise gelecektir. Söyle bakalım anlayabildin mi?"
Çocuk düşünür ve o gece babasının anlattıklarını düşüneceğini söyler.
Gece yarısı çocuk uyanır. Çünkü küçük kardeşi altını pisletmiştir ve ağlamaktadır.
Ne yapacağını bilemeyen çocuk anne ve babasının yatak odasına gider. Annesi yalnız ve derin bir şekilde uyumaktadır, öyle ki onu uyandıramaz.
Hizmetçi kızın odasına gider. Bakar ki; babası hizmetçi kızla yatmaktadır.
Dedesi de pencereden gizlice onları izlemektedir.
Hepsi öyle meşguldürler ki çocuğun orada olduğunu fark etmezler bile. Çocuk hiçbir şey yapamadan yatağına geri döner.
Ertesi sabah, baba çocuğa kendince politikanın ne olduğunu anlatmasını ister.
"Evet" der çocuk. "Kapitalizm" isçi sınıfını kötüye kullanıyor... Sendika bunu seyrediyor... Bu arada hükümet uyuyor... Halk ise dikkate alınmıyor... Ve gelecek bokun içinde yatıyor! İste politika budur...
EDİTÖR