Başbakan Erdoğan, memleketi Rize'de partisinin mitinginde yaptığı konuşmada kendisini Yüce Divan'a göndereceğini söyleyen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na yanıt verdi.

Başbakan, memleketinde yaptığı konuşmada Kılıçdaroğluna yüklendi.

Erdoğan, şunları söyledi:

"Ana muhalefet partisinin lideri çıkıp diyor ki, bizi Yüce Divan'a götürecekmiş. Ben de diyorum ki 'Bay Kemal, abdestinden şüphesi olanın namazından şüphesi olur'. Ben İstanbul Belediye Başkanlığı'nı CHP'li belediyeden aldım. 2.5 milyar dolar borçla aldım 1.3 milyar dolar borçla devrettim. Çöp dağları içerisinde devraldım ama tertemiz bir İstanbul bıraktım. Suyu olmayan bir İstanbul vardı. Banyolarımızı bidonlarla dolduruyorduk, günlerce su bulamıyorduk. O zamanlar su satılan yerler açılmıştı. Şimdi onlardan eser var mı? Haliç kokudan geçilmiyordu. Haliç'i tertemiz hale getirdik, yüzülen bir Haliç var.

Ya sen hangi yüzle kalkıyorsun da bizi yolsuzlukla nitelendiriyorsun. Bunları biz hangi imkanlarla yaptık. Başta da benim iktidarım yoktu o zaman. Niye çünkü sütü bozukların oluşturduğu bir iktidar değildi bizim iktidarımız. Biz böyle bir iktidardık, fırsat vermedik yolsuzluklara. Tüm hizmetleri İstanbul'a yaptık."

Benim ilk daha partimi kurduğumda partili belediyelerimin parasının tamamını kesiyorlardı. Şimdi biz bunu yapmıyoruz. Diyoruz ki azami yüzde 40 kesinti yapacaksınız. Böyle bir idare bugüne kadar Türkiye görmedi.

CHP 27 Mayıs’a çanak tutmadı mı? Çünkü ben CHP’nin yönetimiyle CHP’ye gönül veren oy veren kardeşlerimi ayırıyorum. MHP’nin yönetimiyle oy veren kardeşlerimi ayırıyorum.

Geleceğimizi oyluyoruz, kendimizi oyluyoruz. Bu CHP 27 Mayıs’ı alkışlamadı mı? 27 Mayısçılara emrinizdeyim demedi mi? CHP’nin bizi Adnan Menderes’in akıbetiyle tehdidini anlıyoruz da MHP’ye ne oluyor? Genel başkanına ne oluyor? MHP Genel başkanı yönetimi neden CHP’nin ağzıyla konuşuyor? Bunlar ne yazık ki MHP’yi CHP’nin yedeğine soktular.

411 oyla bir oylama yaptık. Genç kızlarımızın üniversiteye eğitim özgürlüğü olarak başörtüsüyle rahatlıkla gitmesini sağlayacak bir karardı. Ak Parti ve MHP dayanışma içinde bunu geçirdik. Şimdi CHP’nin genel başkanı çıkmış, başörtü meselesini ben hallederim diyor. İnanıyor musunuz?

Ama bunlar her şeyi yapar. Yakında bunlar çok daha ileri gidebilir. Geliyor diyor ki din istismarı yapma. Bana söylüyor bunu. Bay Kemal, istismar neye denir biliyor musun, inanmadığın halde yaşamadığın halde birilerini aldatmak için bir şeyi yapıyorsan buna istismar denir. Ama senin normal yaşamın buysa buna istismar demeye senin bir defa kalibren yetmez. Bunu bil. Fakat istismar dahi olsa senin bu yaşamın içerisinde olmanı ben takdir ederim. Ama senden önce de eski genel başkan, hepiniz gittiniz, çarşaflı kardeşlerime rozet taktınız. Sonra da o kardeşlerimizi tekme tokat dışarı attınız. Bunları yaptınız. Niye? Çünkü siz istismarcıydınız.

Senin de imzan yok muydu Bay Kemal? Şimdi kimi aldatıyorsun? Milleti enayi yerine mi koyuyorsunuz?

ARTIK MEMUR DEĞİLSİN

Bunun kılavuzu karga. Bu yüzden sıkıntısı çok büyük. Memur kelimesini başka yerlere çekiyor. Ben memur işçi bağkurlu bütün bunlarla gurur duyan bir insanım. En çok memurun devlete alındığı bir dönemi yaşıyoruz. Eğitimde tüm kadronun yüzde 50’sini eğitime harcadığımızı gösteriyoruz.

Ama sen artık memur değilsin. Sen artık emeklisin. Ama hala kendini memur koltuğunda zannediyorsun. Zaten o koltukta bulunduğun zamanda da 8-9 yıl SSK’yı iflasa götürdün sen. Zarar zarar zarar. Yolsuzluklar hep o dönemde.

Demek ki sen başarılı bir bürokratta olamamışsın. Bütün ne kadar ideolojine uygun tip varsa onları oraya doldurmakla vakit geçirmişsin. Şimdi de milletin hizmetkarı olacağına, CHP’nin statükocu zihniyetinin memurusun. Ben o anlamda sana memur diyorum. Hatta hatta sen parti içinde birilerinin memurusun. Yes/No hikayesini biliyorsunuz. İşte onların memurusun. Memur kelimesini aşağılama olarak görmesi memur kardeşlerimize saygısızlıktır. Biz her zaman ekip çalışmasına önem verdik. Bugün Türkiye güçleniyorsa memuruyla işçisiyle emeğiyle gayretidir. (Mynet)