MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Devletin başı adil, dürüst, ilkeli olmalıdır. Milletimizi bütünüyle kucaklamalıdır, etnik temelli bir ayrımcılığın, mezhep temelli bir farklılaşmanın peşinde koşmamalıdır" dedi.


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanı seçimi çalışmaları kapsamında Kaman ilçe Belediye Başkanı Erhan Talu'yu ziyaret etti.


Ziyaretin ardından belediye binası önünde vatandaşlara hitap eden Bahçeli, Cumhurbaşkanı seçim sürecinde olunduğunu belirterek, "11. Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül beyefendinin 28 Ağustos 2014 günü 7 yıllık süresi tamamlanmaktadır. Yasaya göre süre bitimi ile 2 ay öncesinden yeni seçilecek cumhurbaşkanının seçim süreci başlatılıyor ve şu anda milletimizin huzuruna 3 aday cumhurbaşkanı adayı olarak faaliyetlerini sürdürmekte. MHP olarak çok açık ve net ifadeler kullandık. Bu görüşlerimizi dün nasıl savunmuşsak bugün de aynı şekilde savunuyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimi önemli bir seçimdir. Siyasi partiler olarak olaya yaklaşmamız doğru olabilir ama yeterli değildir. Bu partiler üstü bir meseledir. Cumhurbaşkanı, Anayasamıza göre devletin başıdır. Devletin başı adil, dürüst, ilkeli olmalıdır. Milletimizi bütünüyle kucaklamalıdır, etnik temelli bir ayrımcılığın, mezhep temelli bir farklılaşmanın peşinde koşmamalıdır. Bu ülkede yaşayan her insanımızın Cumhurbaşkanı olarak kendisini görmeli ve çalışmalarını ona göre sürdürmelidir" diye konuştu.


"Bu çok önemli olduğu için her dönemde Cumhurbaşkanlığı seçimleri sancılı, sorunlu olmuştur" ifadesini kullanan Bahçeli, şöyle devam etti:


"Eskiden TBMM'de Cumhurbaşkanı seçilmekteydi. 450 veya 550 milletvekilinin bulunduğu dönemlerde, temsil edilen siyasi partilerin değerli milletvekilleri bir araya gelerek bir uzlaşma sağlayamadıkları için zaman zaman ülkemiz siyasi krize düşmüş, arkasından ya muhtıralar gelmiş ya darbeler olmuştur. Bunları unutmamak lazımdır. 'Ben şu an için en güçlü kişiyim, arkamda yüzde 43 oy var, elimde devletin büyük imkanları bulunmakta, her şeyi ben yaparım' mantığıyla hareket edildiği zaman siyaseten bunların sonuçlarının neye mal olduğunu da iyi bilmek gerekmekte.


Hatırlarsanız 12 Eylül öncesinde yeni bir Cumhurbaşkanı seçimi Meclis tarafından gerçekleştirilecekti. 5 ay 17 gün sürdü, 114 tur yapıldı. Mecliste bulunan 3, 5 parti özellikle iktidar ve ana muhalefet partileri bir uzlaşmaya varamadılar, cumhurbaşkanlığı seçimi uzun tartışmalara sebebiyet verdi. 1980 öncesinde yaşanan sosyal şiddet, istikrarsızlık, arkasından yaşanan ekonomik dar boğazlar... Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin zamanında yapılamaması ve ülkenin başsız bırakılması hali ülkede 1980 ihtilalini ortaya çıkardı. 1980 ihtilalinin milletimize maliyeti çok yüksek olmuştu. Mağduriyetler, mahkumiyetler yaşanmıştır, işkenceler görülmüştür, demokrasi askıya alınmıştır, siyasi partiler kapatılmıştır. Türk siyasetinin yetiştirdiği değerli şahsiyetlere siyasi yasaklar konmuştur. 10 yıl gibi bir sürede var olan birikim, tecrübe yok edilmiştir. Bütün bunların yanında da toplumun bir çok kesiminde acı ve ıstırap oluşmuştur."


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim çalışmalarını devletin imkanları ile yürüttüğünü iddia eden Bahçeli, şunları söyledi:


"Şimdi hep beraber düşünelim, hangi partiden olursak olalım özellikle de AK Parti'de bulunan kardeşlerime, vatandaşlarıma sesleniyorum. Recep Tayyip Erdoğan'ı sevebilirsiniz, onlara oy verebilirsiniz ama bir yanlışın neye mal olacağını hep beraber düşünmek zorundayız. 12 yıl bu ülkeyi yöneten bir başbakan var. Başbakan, 'Abdullah kardeşimi ben seçtirdim, şimdi sıra bana gelmiştir, kardeşliği de Abdullah Gül yapsın' diyerek parti içerisinde kendisinin adaylığını ısındırmıştır. Önüne çıkabilecek engelleri ortadan kaldırmaya gayret göstermiştir. 'Oldu, olmadı' diyerek uzun süre sanki bu memlekette başka vatan evladı kalmamış, bu memlekette başka siyasi kurum yok, bu memlekette sivil toplum kuruluşları yok, varsa Abdullah, yoksa Erdoğan terazisinin içerisinde oynuyor oynuyor, sonunda da diyor ki 'nasıl olsa aday ben olacağım.' Böyle olmadı mı sayın AK Partililer? Erdoğan aday oldu. Şimdi yarış başladı.


YSK ile kurulacak bir diyalog ve kendisinin ortaya koyacağı demokratik erdemli davranışla 'ben Başbakanım ama 11 Temmuz'dan itibaren Başbakanlıktan ayrılıyorum, diğerleri ile beraber eşit şartlarda yarışacağım' demiş olsaydı milletin sevgisini kazanırdı."


"Ne olmuş Kahire'de doğmuşsa?"


Bahçeli, şunları söyledi:


"Şimdi soruyorum, 'adaylardan bir tanesi toplumca tanınmıyor' diyorlar. Nereden biliyorsunuz? İşte 'efendim hiç ismini duymadık', dünya ismini duymuş sen duyamamışsın. Senin iktidarın döneminde 8 yıl İslam İşbirliği Teşkilatı'nın genel sekreterliğini yapmış. Söz yok... Ancak gün geliyor Recep Tayyip Erdoğan sıkışıyor kalkıyor 'bu Kahire doğumludur' diyor. 'Bu memleket evladı sayılmaz' diyor. Şu lafa bakın, şu edepsizliğe bakın. Bu lafın ucu nereye gider, nereye gideceğinin farkında bile değil. Ne olmuş Kahire'de doğmuşsa? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil mi? Anasının, babasının yurdu belli değil mi? Bu Kahire'de doğdu diye, halk nezdinde bunu küçük göstereceğini mi zannediyorsun?"


1960'lı yılların başında Almanya'ya ardından tüm Avrupa ülkelerine çalışmaya giden Anadolu insanının çok büyük fedakarlıklar yaparak ailesini ayakta tutmaya çalıştığını belirten Bahçeli, şöyle devam etti:


"Onlara şimdi ikinci, üçüncü nesil deniyor, toplamı ise Avrupa'da 4 milyon 200 bin, artık ne Almancı ne gurbetçi. Avrupa Türklüğü dediğimiz insanlar. Şimdi böyle bir dönemde söz gelimi Kaman'da doğan uşak, Münih'te doğan uşakla mukayese edildiğinde birisi Türkiye'de doğmuş Recep Tayyip Erdoğan aklıyla o memleket evladı, peki Münih'te doğana ne diyeceksin? Onun cevabı yok. Örneği Kahire. Demek ki Münih'te çocuğun adı Osman ise Osman memleketin evladı değil. Bir ailenin dayanışmasını, birliğini beraberliğini korumak için ana baba gayret gösteriyor, her türlü fedakarlığı yapıyor, sen bir cumhurbaşkanı olacağım diyerek bunları parçalamaya çalışıyorsun. Böyle şey olabilir mi? Şimdi şu an burada Almanya'da, İsveç'te, Fransa'da çalışan arkadaşım var ise Recep Tayyip Erdoğan'a nasıl oy verecek. Evladını birbirinden ayırt eden adama niçin oy versin?"


Yeni Türkiye aldatmacası


Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Selanik doğumlu olduğunu da hatırlatan Bahçeli, şunları kaydetti:


"Yeni Türkiye uydurmasıyla bir sürü yalan dolanla memleket yönetiyor. Ama bir şeyi hazmedemiyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk Selanik doğumludur. Ama ona 'sen memleket evladı değilsin' demeye dili varamıyor, cesareti yok dolandırıyor sağdan soldan. Buradan 250 kilometre aşağıya doğru gittiğinizde Pınarbaşı'na vardığınız zaman orada aziz bir millet evladının atası yatıyor. Ogün ki şartlar içerisinde Lefkoşe'ye gitmek mecburiyetinde kalmışlar, bu milletin aziz bir evladı Lefkoşe'da doğmuş. Ne yapacağız şimdi? MHP'nin kurucusu, Türk dünyasının lideri Alparslan Türkeş Lefkoşe'de doğdu diye memleket evladı saymayacak mıyız? Sen ne yapmak istiyorsun? Geçenlerde de çıkmış filan parti yani CHP'nin Sayın Genel Başkanına 'levi' diyor. Bölücülerin oluşturduğu bir partinin başına 'sen zazasın' diyor, 'ben de sünniyim' diyor. Şu an Ortadoğu'daki çatışmanın kimliksel tanımını Türkiye'de yapıyor. Alevi olduğu zaman cumhurbaşkanı olamaz mı? Alevi olduğu zaman Türk siyasetinde yer bulamaz mı? Sen kimsin, sünnisin geresi ney bilen yok, kimliğin karışık, kaynağın bulaşık. Böyle bir zatın cumhurbaşkanı olabilmesi sizce doğru mudur? Evet, hasbelkader (Başbakan) oldun, bari orada kal."


Bahçeli, "Şimdi kalkıyor bir de Türkiye'yi karıştırıyor" sözleri ile konuşmasına şöyle devam etti:


"Sabah 6.30 adam kapma modası çıttı. Herkeste seviniyor, 'bak görüyor musun silahlı kuvvetleri kaptı şöyle etti, emniyeti kaptı şöyle etti.' Bunu kendisinin gücü kabul ediyor. 100 bine yakın polisi yerinden ediyor. 'savcı, hakime sıra gelir' diyor. Hele hele bölücülüğün zırvasını Türkiye politikası haline getiren birisi de diyor ki 'bu emniyetle kalmayacak daha bir çok yerlere yayılacak.' Peki bu yayıldı yayıldı birinci dalga dedin, ikinci dalga dedin. Memlekete hizmet etmiş kim varsa alayını kaptın, ellerini kelepçeledin adliyeye götürdün herkese de gösterdin. Bu bir devir ise bir gün öyle bir devir gelir ki AKP'den kapılmayan adam kalmaz. Çünkü AKP'nin dün yalın ayak gezenleri şimdi ayakkabı kutularıyla dolaşıyor, havuzlarda dolardı, avroydu para ile oynuyorlar. 4 tanede bakanın çocukları İran'dan gelen bir uşağa kapılmış, o da şimdi Bodrum'da bir kotra ile tatil yapıyor. Dün cezaevindeydi. Demek ki cezaevinden haber gönderdi, 'ya beni çıkartacaksınız ya da alayınızın gereğini yapacak tarzda bilgiler sunarım', adamı cezaevinden çıkarttılar.


Türk polisini rencide edecek davranışlarla hareket edemezsin, bir gün birileri o polislere derse ki 17, 25 Aralık rezaleti ile Bilal oğlandan tutun Başbakana kadar şunlar şunlar bunu yapıyor dedi, o kelepçe birilerine vurulduğu zaman nasıl içinize sindireceksiniz? O sebepten dolayı AK parti'ye oy vermiş kardeşlerim bu gidişata 'dur' diyebilmek lazımdır. Bunu cumhurbaşkanı yapar, arkasından aynı şeylerin cumhurbaşkanlığı makamında da yapılmasına müsaade ederseniz Türkiye'yi başından çatlatırsınız. Çatlayan bir Türkiye Cumhuriyeti'nde kimin ne olacağı yarın nerede bulanacağı belli olmaz. Cenabı Allah bir imkan nasip etse yalanın, dolanın, iftiranın, yolsuzluğun, rüşvetin alayının hesabını sormazsam namerdim." 


Öncelikli görev oy vermek


Öncelikli görevlerinin seçimde oy vermek olduğunu, oyu verirken de vicdani sorumluluğu elden bırakmamak gerektiğine dikkat çeken Bahçeli, sözlerinis şöle tamamladı:


"İkinci görevimiz vicdanınızdan geçirerek, süzerek bir karara varın, tercihinizi ortaya koyun cenabı Allah kime nasip ederse o cumhurbaşkanımız olsun. Ama, yanlışın üzerinde ısrar eder, 'havaalanını ben orada yaparım tren yolunu orada da yaparım, ihaleleri orada da yaparım' diyerek başbakanlığının son üç yılını Çankaya'ya taşırsa orada bunun vebalini onu oraya taşıyanlar veremezler. Bu vebalden kurtulamazsınız. Onun için önünüzde bir frsat var, gelin bu fırsatı değerlendirelim.


MHP, aziz milletimize Ekmeleddin İhsanoğlu beyefendiyi bir bilim insanını, diplomatı, bu memlekette yetişmiş bir değeri sizlere teklif etmekte. 13,14 parti ile bu bütünleşmede sağlanmıştır. Demek ki yollardaki levhaların çoğu yanlış. Milletin adayı kim 13 parti bizim adayımız bu diyorsa 13 partinin dediği kişi de aynı zamanda da milletin adayını ortaya koyuyor demektir. Allah hayırlı uğurlu etsin, yolunuz açık olsun."


(AA)