Taraf Gazetesi'nin 2013 yılında gündeme getirdiği "Arınç İstifa Etti" haberinin doğru olduğu iddia edildi. Gezi olayları ardından toplanan Bakanlar Kurulu'nda Erdoğan, Arınç'ı fırçalamış. Arınç da toplantıyı terketmiş...


Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ın Gezi olaylarının ardından yapılan ilk Bakanlar Kurulu toplantısında istifa ettiği iddia edildi.


Gazeteci Ahmet Dönmez’in ‘Yüzde On-Adil Düzenden Havuz Düzenine’ isimli kitabındaki iddiaya göre Arınç, dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’la tartıştıktan sonra “Benden bu kadar, artık yokum” deyip salonu terketti. Arkasından diğer bazı Bakanlar da koşturup kendisini teskin etmeye çalıştı. Bakanlar Kurulu toplantısı dağılırken Erdoğan da binayı terketti.


Bunun üzerine bütün bakanlar Arınç’ın odasına girerek kendisini istifadan vazgeçirmek ve basın toplantısını yapmaya ikna etmek için yoğun bir çaba gösterdi. Araya dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün girmesiyle kriz tatlıya bağlandı.


ARINÇ İSTİFA ETMİŞ


Kitapta Gezi olaylarının perde arkası etraflıca anlatılıyor. Özellikle Ankara koridorlarında yaşanan ve ilk kez kamuoyuna yansıyan bilgiler var. Bu istifa da onlardan biri.


Kitaba göre Erdoğan, 10 Haziran 2013 tarihli Bakanlar Kurulu’nda eylemcilerden özür dilediği için Arınç'ı fırçalıyor, Başbakan Yardımcısı da kendisine yanlış bilgilendirildiğini anlatmaya çalışıyordu.


Devamı şöyle anlatılıyor: "Bu, Erdoğan'ı daha da kızdırdı. Ses tonu sertti. Resmen herkesin önünde ‘Bülent Abi'yi fırçalıyordu. Arınç, 'Sayın Başbakanım biraz sakin' diye araya girmeye çalıştı ama nafile...


'Ne sakini ya ne sakini, ben ceketimi çıkarmışım savaşa girmişim sen hala...' diye üsteleyen Erdoğan, ummadığı bir karşılık aldı.


Başbakan'ın cümlesi bitmeden, 'Vallahi ben de yaşlandım, bundan sonra fırça yiyecek halim yok' diye ayağa kalkan Arınç, 'Ben bundan sonra yokum. Bırakıyorum.' diyerek kapıya yöneldi. Şifahi olarak istifa etmişti.


Saat 19.00 suları... Bakanlar Kurulu'nun toplandığı salonun kapısı hışımla açıldı. Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, elinde evraklar karmakarışık bir şekilde salondan çıktı ve hemen yan taraftaki odasına girdi. Yüzü kıpkırmızıydı.


Arkasından Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün panikle Arınç'ın odasına daldı.


Bakanlar Kurulu bitmemişti ama o anda toplantı dağılmış, otomatik olarak sona ermişti. Bir kaç dakika içinde 10'un üzerinde bakan daha Arınç'ın odasına koşturdu. Büyük bir karmaşa yaşanıyordu.


Dışarıda gazeteciler 15 dakika sonra basın toplantısı başlayacakmış gibi hazırlık yapıyordu. Büyük bir skandal patlamak üzereydi. Herkes ne yapacağını şaşırmıştı. Bir yandan da Başbakan Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan, Bülent Arınç’ın Özel Kalem’i Kadir Dönmez’i arayarak durumu öğrenmeye çalışıyordu.


"ERDOĞAN DA PANİK OLMUŞTU..."


Aslında Erdoğan, Arınç’ın basın toplantısı yapıp yapmayacağını merak ediyordu. O da panik olmuştu ama doğrudan kendisine soramıyordu. Sonunda ısrarlar işe yaradı ve Arınç, 1 saatlik bir uğraşın neticesinde ikna edildi. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü, saat 20.00 sularında kameraların karşısındaydı. Kabine derin bir ‘oh’ çekti. (…)


Olayların şokunu atlatamayan 15 civarında bakan, hâlâ yukarıda Arınç’ın toplantıyı bitirip dönmesini bekliyordu. Bülent Bey, toplantının ardından tekrar odasına çıktı ama içerideki bakanlarla hiç bir şey konuşmadan eşyalarını alıp çıktı.


3 AYRI YALANLAMA METNİ HAZIRLANDI


Taraf Gazetesi, 20 Haziran 2013 tarihinde bu istifa olayını haberleştirmiş fakat aynı gün Arınç yazılı bir açıklama ile iddiaları yalanlamıştı.


Ahmet Dönmez, kitabında bu yalanlamanın da perde arkasına yer veriyor. Aslında doğru olan bir haberin nasıl yalanlandığını da o satırlardan öğreniyoruz:


“O gün Başbakanlık bu haber yüzünden yine gergin bir gün yaşıyordu. Sabah saatlerinden itibaren Erdoğan’ın danışmanları haberin kaynağını bulmaya çalışıyordu. Bir yandan da Arınç’ın ne cevap vereceğine kilitlenmişlerdi. Onlara ulaşan bilgilere göre üç ayrı metin hazırlanmıştı. Bu da Başbakan Erdoğan’ı bir kez daha kızdırmaya yetecekti. Arada temas trafiği yaşanıyordu. Açıklama metinlerinden birini Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdürü Kemal Öztürk hazırlamıştı. Diğer ikisini de Başbakanlık.


Birincisi, haberi sert bir dille ve külliyen yalanlıyordu. İkincisi, iddiayı yalanlamakla beraber daha dengeli bir üslup kullanıyor ve açık kapı bırakıyordu. Üçüncüsü de iddiaların doğruluğunu kabul ediyor ama sorunun aşıldığını ifade ederek Taraf’a ‘fitne’ tepkisi gösteriyordu.


Hangi metnin resmi açıklama olarak kamuoyuna duyurulacağı üzerinde saatler süren tartışmalar oldu. Sonuç olarak, birincisinde karar kılındı: Taraf Gazetesi’ndeki haber asılsızdır ve üzülerek belirteyim ki iyi niyet ürünü de değildir. Ayrıca bu haber, Gezi Parkı olayları süresince basının bir bölümünde ısrarla gündemde tutulan bir senaryonun da devamıdır. Bakanlar Kurulu’nu terk ettiğim, hem bakanlıktan hem partiden istifa ettiğim, bakan arkadaşlarımın beni ikna etmeye çalıştığı, Sn. Cumhurbaşkanımızın devreye girerek istifadan geri döndürdüğü iddiası tamamen asılsızdır. Sn. Başbakanımızı ‘yalnızlaştırmayı’ ve ‘kötü’ göstermeyi, partimizi parçalamayı amaçlayan bu kirli senaryonun hiçbir tesiri ve anlamı yoktur. Büyük Türkiye hayalimizin önüne geçmek için karşı karşıya kaldığımız tüm oyunları, senaryoları ve düzenleri milletimizin desteği ve Allah’ın yardımıyla tek tek aşıyoruz ve aşmaya devam edeceğiz. Kimsenin bizim kardeşliğimizi, iç huzurumuzu, birlikteliğimizi bozmaya gücü yetmeyecektir.”


AKTİFHABER.COM

Editör: TE Bilisim