Aracıların etkisiyle tırmanan gıda fiyatları, semt pazarlarında hem alıcıyı hem de satıcıyı zor durumda bırakıyor. Özellikle domates, biber, patates ve meyvelerdeki fahiş artışlar, alış-satış arasındaki büyük farkları gün yüzüne çıkarıyor. Pazarcılar, artan maliyetler ve ürün kayıpları nedeniyle fiyatları yüksek tutmak zorunda kaldıklarını belirtirken, tüketiciler sürekli zamlanan fiyatlardan yakınıyor. Bu çetin tablonun izini sürmek üzere rotamızı Levent Halk Pazarı’na çevirdik. Satışların hızla azaldığını söyleyen pazarcılar, içinden çıkılmaz hale gelen sorunlarını tek tek anlattı.

MÜŞTERİNİN ORTAK DERDİ: ESNAFIN YÜKSEK KARI

Pazara akın eden vatandaşlar, esnafın kâr marjını yüksek tuttuğunu düşünüyor. Fiyat etiketleri neredeyse her hafta değişirken, özellikle domates, biber, patates ve meyvedeki artışlar dikkat çekiyor. Tüketiciler, ürünlerin mevsiminde olmasına karşın fiyatların yüksek olmasından şikayetçi. Bu nedenle bütçelerini aşan durumlarda alışverişlerini kısıtlamak zorunda kaldıklarını da dile getiriyorlar.

GİDERLER ARTIYOR, KAZANÇ AZALIYOR

Pazarcılar ise maliyet yükünün altında eziliyor. Levent pazarı gezimizde, her tezgâhta üç ila dört kişi çalıştığını ve yevmiyelerin 2 bin ila 2 bin 500 TL arasında değiştiğini öğrendik. Tezgâh kiraları ilçeden ilçeye büyük farklılık gösteriyor. Esenyurt'taki bir tezgâhın kirası ile Levent'teki tezgâh arasında dört kata varan farklar bulunuyor. Merkezi yerlerde metrekare başına kira bedelleri de yükseliyor. Örneğin, Levent'te 4-5 metrekarelik bir tezgâhın toplam maliyeti 5 bin TL'yi buluyor. Bu rakam Mecidiyeköy'de 2 bin TL, Fatih'te ise 1.300 TL civarında. Poşet maliyetleri de cep yakıyor. Bir kilogram poşet için 60-70 TL ödeniyor. Meyve ve sebzeler için kullanılan 100 adet şeffaf kap ise 1.000 TL civarında.

YEVMİYE 2 BİN 500 LİRA

Levent pazarında 15 yılı aşkın süredir pazarcılık yapan Orhan Altunkaya, alış-satış fiyat farkının ana nedeninin ürün kaybı olduğunu ifade ediyor. Altunkaya, “Domatesin her kilosunun en az 100, 150 gramı çöpe gidiyor. Çalışan yevmiyeleri, tezgâh kirası, işgaliye bedeli, yakıt gibi ek giderlerimiz var. Kâr oranımız her geçen gün düşüyor, ama biz de geçinmek için para kazanmak zorundayız” diyor.

TEK GİDER MAZOT DEĞİL

Altunkaya, pazarcıların karşılaştığı diğer maliyetleri de şöyle açıklıyor: “Ürünleri sergilediğimiz tezgâh yerlerine kira ödüyoruz. Belediyeye harç yatırıyoruz. Personelin günlük yemek ve çay ihtiyaçları da yevmiyelerin dışında ek bir maliyet oluşturuyor. Bu giderler, 20 liraya aldığımız bir ürünün maliyetini 40 liraya kadar çıkarıyor.”

“BU BOZUKLARI KİME SATAYIM?”

Yumurtaya Yaz İndirimi: Fiyatlar Kabuğunu Kırdı!
Yumurtaya Yaz İndirimi: Fiyatlar Kabuğunu Kırdı!
İçeriği Görüntüle

Aynı pazarda 30 yıldır meyve sebze satan Mehmet Sami Emin, pandemi öncesi 500 kilo ürün alabildiğini ancak bu miktarın zamanla azaldığını söylüyor. Emin, alış-satış farkını şu sözlerle açıklıyor: “Tezgâh kiraları çok yüksek, bir de işgaliye bedeli var. Ayrıca havalar sıcak ve ürünler bozuluyor, zayi oluyor. Aldığımız malları tam olarak satamıyoruz.”

KAZANÇSIZ İŞ OLUR MU?

Emin, elindeki çürük muz ve elmaları göstererek, “Bakın, bunları en alta gizlemişler. Bazen böyle kötü ürünlerle de karşılaşabiliyoruz. Peki bunları kime satayım? Hepsi çöpe gidecek” diye soruyor. 20 liraya aldıkları bir ürünün maliyetinin 40 liraya kadar çıktığını ifade eden Emin, “10 lira da kâr etmeyelim mi?” diye ekliyor. Her ürünün fiyatının pazarda sürekli değiştiğini vurgulayan Emin, fiyatların denetlenmesi gerektiğinin de altını çizdi.