Hakan Şükür, bu ülkenin yetiştirdiği en büyük futbol yıldızı. Türk futbolunun neredeyse tüm ilklerinin altında imzası var. Dünyada en tanınmış Türk vatandaşlarının başında geliyor.

Sahaya çıktığında hâlâ 20'li yaşlardakilere taş çıkartırcasına performans sergiliyor, ilerlemiş yaşına aldırmadan. Ama... İşte bu 'ama' yok mu Türkiye'nin başına en büyük belaları açan bu 'ama'... Sergen dünyanın en büyük yeteneği, ama... Hakan yaşayan bir efsane, ama... Parti kapatılmasına karşıyım, ama... Bu 'ama'lardan sonra gelen her cümle bir öncekini yerle yeksan eder.

Hakan Şükür'ün önceki gün Zaman'da çıkan demeçleri aynı gün bazı internet sitelerinden başlayarak gazetelere kadar öyle bir yayıldı ki dönüp ilk gün yayınladığımız haberi tekrar satır satır okuma ihtiyacı hissettim.

G.Saraylı taraftarlar, 2006 yılındaki Kutlu Doğum Haftası'nda tribünlere, 'Canlar sana feda olsun Ya Hz. Muhammed' pankartı asarak peygamberimize sevgisini göstermişti.

Ne diyordu Hakan Şükür: "Kutlu Doğum'a yakışır bir derbi olsun. Taraftarlar stada güllerle gelsin, hoşgörü elden bırakılmasın." Fair-play adına çok güzel bir çağrı. Neden Hakan bu açıklamayı yapmış; "Çünkü Hakan irticacıymış, Peygamber'in adını ağzına almış, dini futbola alet etmiş."

Taraftarlara sağduyu çağrısı yapanlar sadece bizim ülkemizde linç ediliyor. Zira dünyaca ünlü Brezilyalı yıldız Kaka her yıl gelirinin yüzde 10'unu kiliseye bağışlarken, dindarlığıyla tanınan F.Bahçeli Kezman futbolu bıraktıktan sonra keşiş olacağını söylerken, yine F.Bahçeli Alex her maç öncesi orta sahada neredeyse ayin yaparken dini futbola alet etmiyor da, Hakan Şükür, taraftarları tarihin en önemli derbisi öncesi hoşgörüye çağırırken mi ediyor?

Hakan'ı yerden yere vuranlar Türk toplumunun hassasiyetlerini umursamadıklarını da gözler önüne seriyor aslında. Kutlu Doğum Haftası bu ülkede yıllardan beri kutlanan, hoşgörü ve güzel ahlak çağrılarının kalben yapıldığı bir etkinlik. Pazar günü Türk futbol tarihinin en önemli derbilerinden birisi oynanacak.

Kazanan takım neredeyse şampiyon olacak. Durum böyleyken, ev sahibi takımın kaptanı tarafından yapılan fair-play ruhuna uygun, hoşgörü çağrısının çarpıtılması niye? Geçen sezon Ali Sami Yen'de oynanan ve tarihe 'su savaşları' olarak geçen GS-FB derbisi hâlâ hafızalardaki tazeliğini korurken, bir bardak suda bu fırtınanın kopartılması niye?

Aslında daha geçen yıl Ali Sami Yen başta olmak üzere tüm statlarda açılan, 'Canlar sana feda olsun, ya Hz. Muhammed' pankartı bile toplumun bu konudaki hassasiyetinin göstergesi. Birkaç gazete ve internet sitesinde, 'G.Saray'da Hakan Şükür krizi' başlığını okuyan da bir şey var zannedecek.

Real Madrid'li futbolcuların, Papa 2. Jean Paul'ü ziyaret etmesi İspanya'da kilise ile sporun bağları şeklinde değerlendirilmişti.

Ama krizi yaşayanlar ne yazık ki, değerlerine bağlı Türk halkı değil, sadece oturdukları sırça köşklerden halkı bir tek haber bültenlerinde gören medya elitleri.

Yalman'a kulak verelim

G.Saray camiasını Adnan Öksüz ve Fatih Altaylı'dan ibaret sananlar bir de duayen başkanlardan Alp Yalman'a kulak versinler. Hakan Şükür'ün açıklamalarına en anlamlı yorumu yapan Yalman'dı. Yalman, 'Hakan'ın sözlerini çarpıtanlar toplumu ayrıştıranlardır.' diyor ve ekliyordu: "Ben Hakan Şükür'ün sözlerinde tuhaf görülecek bir taraf bulamadım. Tam tersine olumlu bir çağrı olarak gördüm. Her şeye hoşgörüyle yaklaşılmalı ve Hakan'ın niyeti de buydu. Centilmenlik çağrısı yadırganır mı?"

Kezman'ın, Hz. İsalı tişörtüne eleştiri gelmezken, Hakan Şükür'ün pet şişelerin havada uçuştuğu geçen yılki F.Bahçe maçını hatırlatıp centilmenlik çağrısı yapması farklı yorumlandı!

Hakan'ın açıklamalarına Fenerbahçe camiasının unutulmaz isimlerinden Cemil Turan da destek veriyordu: "Hakan, mücadelenin dostça geçmesini isteyen bir açıklama yapmış."

Tamamen iyi niyetle yapılmış hoşgörü davetinin çarpıtılması karşısında şaşkınlığını gizleyemeyen Hakan Şükür'ün son açıklamaları da alkışlanacak cinsten: "Sözlerimin arkasındayım. Yaptığım, bir centilmenlik çağrısıdır, bunun başka yönlere çekilmesine bir anlam veremedim. Ne yapsaydım, taraftarları kışkırtacak mesajlar verip, derbiyi savaşa mı dönüştürseydim? Geçen yıl oynanan derbiyi hâlâ unutmadık. O maçtan sonra 5 maç ceza aldık."

Ne denir ki; Hakan Şükür'ün açıklamalarına aklıselim sahibi herkes imzasını atar. Futbolda yıllardır bitirilmeye çalışılan şiddeti Şükür'ün saf duygularla ve tamamen taraftarı hoşgörüye davet eden açıklamalarıyla önlemek mümkünken, bir bardak suda fırtına kopartanların iyi niyetinden nasıl emin olunur? Bu ülke, rakip takımın bayrağını yırtan spor yazarlarını ve rakibini yendikten sonra bayrağı orta sahaya diken antrenörleri unutmadı.

[NE DEDİLER?]

Mehmet Ali Şahin (Adalet Bakanı): Söyledikleri, iyi niyet göstergesi

Hakan Şükür'ün bunu iyi niyetle söylediğini düşünüyorum. Tabii dinî duygularımızın spor etkinliklerine karışmaması gerekir. Ama bu amaçla da söylediği kanaatinde değilim. Hakan Şükür herhalde, 'dostluğun, kardeşliğin, centilmenliğin öne çıkacağı bir maç olsun' temennisinde bulunmuştur, kastı da odur.

Togay Bayatlı (TMOK Başkanı): Görüşleri en iyi fair-play örneği

Hakan Şükür, kendi dinî inançları açısından bu maçın centilmenlik içinde geçmesi için beyanatta bulundu. Bunu başka yerlere çekmenin âlemi yok. 'Bu karşılaşmayı dostluk içinde oynayalım' dedi. Özellikle Galatasaraylı taraftarlara şiddete başvurmamaları konusunda uyarıda bulundu. Ben Hakan'ın bu görüşünü fair-play içinde olumlu buluyorum. Dinî inancından misal vermesi dolayısıyla hiç kimse onu eleştiremez. Hakan Şükür'ün, bu beyanatından dolayı eleştirilmesini doğru bulmuyorum.

Davut Dişli (Eski F.Bahçe ve TFF yöneticisi): Duygularımıza tercüman oldu

Hakan Şükür'ün bütün söylediklerinin altına imzamı atıyorum. Hepimizin istediği ve özlediği bir olgu futbol maçlarının centilmenlik ve barış içerisinde oynanması. Yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede Hakan Şükür'ün sözlerinin başka taraflara çekilmesini de doğru bulmuyorum. Öküzün altında buzağı aramaya hiç gerek yok. Hepimizin istediği, onun dile getirdiği fikirler değil mi? Hakan'ın düşünceleri onun ne kadar samimi olduğunu gösteriyor ve bu açıklaması Hakan'ın hoşgörüsünü ön plana çıkarıyor. Kutlu Doğum Haftası'nın, derbi haftasına denk gelmesi sebebiyle mesajlarını bu çerçevede vermiş olmasını ve başlık olarak bunu ön plana çekmesinin de yadırganacak bir tarafı kesinlikle yok.

Alp Yalman (Eski Galatasaray Başkanı): Farklı yorumlamak, ayrımcılık

İnsanların inançları kendilerinedir. Olanları maneviyatı çerçevesinde gözlemlemek gerek. Ben Hakan Şükür'ün sözlerinde tuhaf görülecek bir taraf bulamadım. Tam tersine bu olayı ve Hakan'ın düşüncelerini başka taraflara çekmek toplumda ayrıcalığa sebep oluyor. Ben bu olayın bu türlü değerlendirilmek istenmesini ve farklı boyutlara çekilmesini yadırgıyorum asıl. Ve hiç de doğru bulmuyorum. Söylenenler ve yapılanlar kendi içinde değerlendirilmeli. Başka türlü ele alınınca bu tür yaklaşımlar ortaya çıkıyor. Her şeye hoşgörüyle yaklaşılmalı. Hakan Şükür'ün de niyeti buydu sanırım. Centilmenlik mesajı yadırganabilir mi? Türkiye'deki yabancı futbolcular sahaya çıkarken nasıl Hıristiyansa haç ve put çıkartıyor, golden sonra benzer dini olgularını tekrarlıyor. Onlara bu yönlü eleştiriler yapılmıyor.

Aziz Yılmaz (Birleşik F.Bahçeliler Vakfı Başkanı): Hakan, gençlere örnek bir isim

Mısırlılar Afrika Kupası'nı kazandıklarında topluca secdeye varıyor. Diğer dinlere inanan futbolcular maçlara girerken çıkarken gol kaçırdığı veya attığı zaman bu anı dinî sembolleriyle yaşıyor. Her zaman bunlar normal karşılanıyor. Türkiye'de bütün rekorları kırmış, hatta bu rekorların geçileceği bile düşünülemeyen, gelmiş geçmiş en büyük santrforlardan Hakan Şükür'ün yüzde 99'u Müslüman ülkede maçın dostane bir şekilde geçmesi için İslam âleminin çok önem verdiği Kutlu Doğum Haftası'na vurgu yapması olay oluyor. Hani derler ya 'ne Musa'ya ne İsa'ya...' Hakan Şükür de hiç kimseye yaranamıyor. Herkesin Hakan'ı gelecek nesillere örnek gösterip takdir etmesi ve görüşlerine saygı göstermesi lazım.

SERKAN AKCAN /Zaman