Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, milyonlarca sendikalı işçiyi yakından ilgilendiren önemli bir karara imza attı. Bu karar, bir iş adamının fabrikasında alınan grev kararı nedeniyle sendikayı mahkemeye şikayet etmesiyle başlayan bir hukuki süreci mercek altına aldı.

Davacı iş adamı, davalı sendikanın almış olduğu grev kararının durdurulmasını ve sendikanın yetki belgesinin geçersizliğinin tespit edilmesini talep etti. Davacı, işveren olarak dürüstlük kuralına aykırı hareket eden sendikanın yaptırıma tabi tutulması gerektiğini savundu.

Stüdyo Kahkahalara Boğuldu: Sinan Engin'in Komik Anı Stüdyo Kahkahalara Boğuldu: Sinan Engin'in Komik Anı

Davalı sendika yönetimi ise toplu iş sözleşmesi yapma yetkisinin netleştiği anda yetkinin düşeceğini ve grev kararının bu aşamayı planladığını belirterek, davayı reddettirmeye çalıştı.

Mahkeme, sendika üyelerinin dörtte üçünü kaybetmesi nedeniyle grev kararının uygulanmadığını ve bu nedenle durdurulma talebinin geçerli olmadığını, ayrıca davalı sendikanın yetki belgesinin geçersiz olduğuna karar verdi.

Davalı sendika, kararı istinafa taşıdı, ancak Bölge Adliye Mahkemesi itirazları reddetti. Bunun üzerine sendika yönetimi, kararı temyiz etti ve sonunda Yargıtay 9. Hukuk Dairesi devreye girdi.

Yüksek Mahkeme, önemli bir emsal karara imza attı. Kararda, grev kararının alınmasının kanuni süre içinde yapılması gerektiği, ancak bildirilen tarihte grevin başlamaması durumunda belirli hükümlerin uygulanacağı vurgulandı. Kararda ayrıca, sendikanın yetkisinin bildirilen tarihte grevin başlamaması durumunda da sona ereceği belirtildi ve böylece sendikanın yetki belgesinin hükmünün kalmayacağı kabul edildi.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, bu gerekçelerle kararı oy birliğiyle bozarak Bölge Adliye Mahkemesi kararını ortadan kaldırdı. Bu karar, Türkiye'deki sendikal haklar ve işçi-işveren ilişkileri açısından önemli bir dönüm noktası olabilir.

Editör: İsa Aslantaş