Dışişleri Bakanı Babacan gerçekten müthiş bir “adam!” İngiliz Konsolosluğu yemek veriyor, Avrupa Birliği temsilcisi ile İngiliz Konsolosluğu’nun yemeğine katılıyor. Hem de “Ankara’da falan da” değil, İstanbul’da! Ayrıca dediğim gibi yalnız da değil, yanında “abisi” Avrupa Birliği temsilcisi de var! Diplomatik olarak kendisinden “çok düşük” olsa da olsun “koskoca Avrupa temsilcisi!”

Düşünsenize “Türk Konsolosluğu” Fransa’da veya İngiltere’de yemek veriyor, o ülkenin dışişleri bakanı o yemeğe “konsolosluğa” geliyor! Ne görülmüş, ne de duyulmuş bir olay!

Ama Türkiye’nin “Dışişleri Bakanı” kendi ülkesinde “ev sahipliği” sıfatını bırakıp, onların yemeğinde “sıraya” giriyor!

Büyük skandal! “Ne var” demeyin! Aynı seviyede biri Türkiye adına oraya gidebilir, ama kendi ülkesinde “ev sahibi olduğu topraklarda” ancak ve ancak konsoloslar “dışişleri bakanının” verdiği yemeğe katılır! Bu noktada sizlere başımdan geçen ve bu köşede aktardığım olayı “yazımdan alıntı” ile aktaracağım. Ben “taşıdığım sıfatlar ile oraya gitmeyi evsahipliğini bırakarak kendime yakıştırmadım. Ben neyim ki dışişleri bakanının yanında gariban bir gazeteci...” Alıntıya gelince

“...İspanya’nın Türkiye Büyükelçisi, İstanbul’daki Tarabya rezidansında “aklınca” önemli bulduğu “gazetecilere” yemek vermeyi düşünmüş ve yaklaşık 10 kişilik bir liste yapmış. Beni de “acil” olarak CNNTURK’ten aramışlar ve asistanıma not bırakmışlar. ABD Büyükelçisi “milletvekillerini” toplayıp, onlara yemek verir de Avrupa’nın bir büyükelçisi “gazetecilere” evinde yemek vermez mi!

Katılımcıların listesini istedim, tam tahmin ettiğim gibi “Türkiye’de olmayan Avrupa tezini” pazarlayan ne kadar adam varsa, hepsi orada! Ha bir de öne çıkmış “İkinci Cumhuriyetçi” kardeşler! Davet sahibine “bir büyükelçinin Türkiye’de kamuoyu oluşturan gazetecileri ayağına çağıramayacağını, isterse kendisine Tarabya’da balık ısmarlayabileceğimi, ayrıca o listedeki isimler ile asla bir araya gelmeyeceğimi” asistanım vasıtasıyla ilettim. Kısacası ben “gitmedim” ama “bu ülkede gazeteci sıfatı taşıyan” birçok isim gitti.

Geldiğimiz noktaya bakın, sanki “sömürge” ülkesi. Büyükelçiler “milletvekillerini ve gazetecileri” özel yemeklerde bir araya getirip, ülkenin durumunu ve geleceğini sorguluyorlar! Halk da “sadece faiz” ödemek için çalışıp, dursun...”

Sevgili dostlar, güzel ülkem ne halde! Talabani ile New York’ta “terörist saldırıdan” günler önce görüşen Babacan’a tavsiyem isterse bir de Türkiye’deki Barzani’nin temsilciliğine yemeğe gitsin! Onun da Boğaz’da manzarası fena değil! Boşuna dememişler

“Ankara’nın taşına bak! Gözlerimin yaşına bak! Uyan Uyan Gazi Kemal memleketin haline bak!”

Bence hiç uyanma ATAM, uyu da “bazı şeyleri” görüp kahrolma!!