Amerika’nın ve dünyanın çok umut bağladığı Başkan Obama’ya bol şans!
Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni Başkanı Barack Hüseyin Obama, bir siyah, kocaman bir umut dalgasının tepesinden kayarak Beyaz Saray’a yerleşmiş durumda.
İşi elbette kolay değil.
Devrim ve değişim heyecanı her yanı sardığı için öyle.
Beklenti çıtası çok yüksek.
Başkan Obama, dile kolay, Amerikan toplumunun yüzde 80 desteğini alarak işe başlıyor ki, böylesine bir destek ABD’de bir ilki oluşturuyor.
İlkler bununla sınırlı değil.
En devrimci ilk, bir siyahın ilk kez Beyaz Saray’da ev sahipliği yapacak olması.
Bu açıdan Başkan Obama’nın yemin törenindeki şu sözleri anlamlı ve dokunaklıydı:
“Altmış yıldan kısa bir süre önce babasına belki de buralardaki bir restoranda servis yapılmayacak bir adam, şu anda Başkanlık yemin etmek üzere karşınızda duruyor.”
Bir zamanlar Amerikan halkının alnında kocaman bir utanç lekesi olarak duran ırkçılık, ırk ayrımcılığı şimdi Barack Obama’nın başkan seçilmesiyle birlikte nihai olarak yine halkın eliyle siliniyor.
Ve Başkan Obama, ülkesinde o kadar çok şeyin simgesi haline gelmiş durumda ki... Değişim ve yenilenme başlığının altında eşitlik, özgürlük, demokrasi, insan hakları sözcükleri yer alıyor.
Bu konuların tümünde Başkan Bush daha şimdiden ülkesinin en sevilmeyen, tam bir hayal kırıklığı olan başkanı olarak tarihe geçmiş durumda...
Küresel ekonomik kriziyle, gittikçe yaygınlaşan işsizlikle, Irak ve Afganistan savaşlarıyla selefinden neredeyse her alanda, içte ve dışta kelimenin gerçek anlamıyla enkaz devralıyor Başkan Obama.
Dünya şu gerçeği de biliyor:
Amerika’sız olmuyor!
Amerika bugün yine dünyanın en zengin, en güçlü ülkesi. Dünyanın başına bela büyük sorunların çözümü Amerika’sız ya da Amerika’ya rağmen olamıyor.
Örneğin, seksen yılın en büyük krizinin pençesinde kıvranan Amerikan ekonomisi düzelmeye başlamadan, dünya ekonomilerinin düzelmesi olanaksız.
Ama şu da bir gerçek:
Çözüm anahtarı tek başına Amerika’nın da elinde değil. Çünkü hem Amerikan gücünün bir sınırı var, hem de çözüm bekleyen bazı büyük sorunları yaratan da Amerika’nın kendisinden başkası değil.
Son sekiz yılda bunların örnekleri apaçık görüldü. Başkan Bush döneminde izlenen kendi başına buyruk, yanlış, ‘kibirli’ politikalarla Amerika’nın ve dünyanın başına büyük belalar sarıldı.
İşte bunun içindir ki, yeni Başkan Obama’nın dostlarıyla işbirliği, düşmanlarıyla diyalog sözü vermiş olması ve ‘çatışma’ya değil ‘diplomasi’ye öncelik tanıyacağını açıklaması gelecek açısından umut vericidir.
Amerika’nın Bush dönemindeki gibi silah gücünü değil, zoru değil, bunun yerine ‘yumuşak gücü’nü kullanması, dünyada barış ve istikrar kapısının açılmasına büyük katkı yapabilir.
Amerikan halkı, Barack Hüseyin Obama’yı Beyaz Saray’a göndererek birçok konuya kırmızı kart gösterdi.
Başkan Bush’un Irak Savaşı’nı, terörle mücadele yöntemlerini, yani dünyayı iyiler ve kötüler diyerek siyah beyaz ikiye ayırmasını ya da ekonomideki ‘piyasa köktenciliği‘ni reddetti.
Bu kırmızı çizgiler belki aynı zamanda Başkan Obama’nın yeni görev alanının çerçevesini de çiziyor.
Kırılgan bir çerçeve bu.
Öylesine bir çerçeve ki, günün birinde bir bakarsınız Obama da ‘Bush’laşıvermiş!
Irak’ta hem savaşı bitireceksiniz, hem de ‘istikrar’ı getireceksiniz.
Terörle hem mücadele edeceksiniz, hem de ‘kötüler’le diyalog içinde olacaksınız.
Ekonomide, hem ‘piyasa neylerse iyi eyler” efsanesine nokta koymaya çalışacaksınız, hem de demokrasinin can damarı ekonomik rekabetçiliğe zarar vermeyeceksiniz.
Kısacası Sayın Başkan;
Hem ülkeniz hem dünya sizden çok şeyler bekliyor.
Size çok umut bağladık.
İşiniz çok zor.
Bol şans, Allah kolaylık versin.
HASAN CEMAL
MİLLİYET
Ekonomiden memnun musunuz?
Ankete Katıl
Trend Haberler
Sina Bilgiç kimdir, neden öldü, kaç yaşındaydı? Sina Bilgiç hayatını kaybetti!
Fenerbahçe Galatasaray'a yenilirse, yenerse ve berabere kalırsa ne olur?
Türkan Koç Yener kaçtı mı? Türkan Koç Yener nerede, Arnavutluk'ta mı?
Mutluluğa 'evet' dediler! Genç çifte üç cocuk tavsiyesi
DenizBank çöktü mü, DenizBank neden açılmıyor? 1 Aralık DenizBank Mobil erişim sorunu
Esra Erol'da İbrahim Haymana - Zeynep Haymana olayı nedir?