Mazlumder'den yapılan açıklamada, 'Tevhid-i Tedrisat'  anlayışının sonlandırılması gerektiği belirtildi.


Gaziantep’te Mazlumder GYK üyesi Abdurrahim Çelik yaptığı açıklamada, Tevhid-i Tedrisat anlayışının Mazlumder açısından temel bir insan hakları ve özgürlükleri meselesi olduğunu, bu anlayışın ve bundan neşet eden tüm kanun ve yönetmeliklerin yürürlükten kaldırılması gerektiğini söyledi.


GYK üyesi Çelik, konuyla yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “3 Mart 1924 tarihinden bugüne yürürlükte olan ve milli eğitim sisteminin bir nevi anayasasını teşkil eden bu kanun, aynı zamanda genel bir ilkeyi, bir referans kaynağını temsil etmektedir. Bu ilke, eğitim-öğretim faaliyetlerinde tüm meşruiyetin, her şeyi belirleme ve denetleme yetkisinin yalnızca devlette olmasıdır. Eğitimin tamamen devlet tekeline sokulmasıdır. Tevhid-i Tedrisat’ın bir ilke olarak benimsenip uygulamaya koyulmasından sonra aşama aşama ilerleyen bu süreçte, önce geleneksel eğitimin sürdürüldüğü medreseler kapatılmış, ‘mektep’ler ulus-devletin ideolojik aygıtı olarak işleyecek ‘okul’lara dönüştürülmüştür. Yine bu süreçte, azınlık okulları gibi farklı ihtiyaçları karşılayan okul türleri ortadan kaldırılmıştır. Böylece eğitim, bir siyasal ve toplumsal mühendislik projesinin en önemli aracı haline getirilmiştir. Milli eğitim sistemi, ulus devletin resmi ideolojisini, kültürünü ve tek tip bir hayat tarzını içselleştirmiş bireyleri yetiştirme amacına uygun olarak inşa edilmiştir. Eğitim aracılığıyla toplumu tek tipçi bir potada eritmeyi hedefleyen bu tek merkeziyetçi bürokratik vesayet sistemi, toplumsal dokuyu, coğrafyamızdaki etnik, dini, sosyal ve kültürel farklılıkları yok saymaktadır. Bir yandan eğitimi herkes için zorunlu tutarken, insan hayatında kalıcı izler bırakan zorunlu eğitim sürecinde ne çocuğa, ne de velisine herhangi bir söz ve karar hakkı tanımamaktadır. Toplum, istemediği bir eğitime mazur bırakılırken, kendi dilediği gibi bir eğitim veyahut başka bir okul anlayışını ortaya koyma hakkından da mahrum bırakılmaktadır.”
Tevhid-i Tedrisat anlayışını Mazlumder olarak temel bir insan hakları ve özgürlükleri meselesi olarak gördüklerini ifade eden Çelik, “Öğretim programlarından ders içeriklerine ve kitaplarına; sınıf içi eğitsel faaliyetlerden ders dışı sosyal ve kültürel faaliyetlere kadar her şeyi devlete bırakan, sivil toplumu ise tüm bu süreçlerin dışında tutan Tevhid-i Tedrisat anlayışı, Mazlumder açısından temel bir insan hakları ve özgürlükleri meselesidir. Bu anlayışın ve bundan neşet eden tüm kanun ve yönetmeliklerin yürürlükten kaldırılması da öncelikli amaçlarımızdandır. Son yıllarda eğitim sistemine birçok müdahale yapılırken, Tevhid-i Tedrisat gibi en temel sorunlara dokunulmamıştır. Bilakis, TBMM’de kabul edilen son ‘Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nda ortaya çıktığı gibi bu kanun, hâlâ haklı ve yerinde bir uygulamaymış gibi savunulabilmiştir. Söz konusu kanunda yer alan ‘Her ne ad altında olursa olsun, eğitim ve öğretim sunmak amacıyla yürütülen faaliyetler bakanlığın izin ve denetimine tabidir.’ maddesi, şayet onaylanır ve yürürlüğe girerse, 90 yıl sonra Tevhid-i Tedrisatçı eğitim anlayışı karşımıza daha da güçlenerek çıkmış olacaktır. Son derece geniş yorumlara müsait ve mevcut şartlarda devlet lehine fakat toplum aleyhine yorumlanacağı açık olan bu kanun maddesi, sivil toplumun sunduğu her türlü eğitim-öğretim faaliyetlerini dahi bakanlığın iznine mecbur bırakmaktadır. Bu sebeple ileride telafisi zor sonuçlara yol açmadan mezkur maddenin reddedilmesi gerekmektedir. Mazlumder, kurulduğu günden bugüne eğitimin özgürleşmesini, insan hakları anlayışına uygun bir eğitim sistemini savunmaktadır. Bu talebini, hem sembolik bir önemi bulunan hem de kendisinden sonraki birçok kanuna ilişkin temel bir kaideyi getiren Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun kaldırılması kampanyasıyla da somutlaştırmaktadır. Tevhid-i Tedrisat anlayışının sonlandırılmasıyla, eğitim sistemindeki tüm sorunların çözülmeyeceğinin farkındayız. Fakat bu engelin kaldırılmasıyla, devletin baskıcı, yasakçı, inkarcı, tek tipçi uygulamalarından kurtulan toplumun, kendi alternatiflerini geliştirebilmesinin ve özgürce gerçekleştirebilmesinin önü açılmış olacaktır. Mazlumder Genel Yönetim Kurulu olarak, bu talebimizi yerinde bulan herkesi, sivil toplum örgütlerini, eğitim-bilim hizmetleri alanında faaliyet gösteren sendikaları dayanışmaya çağırıyoruz. Bu süreci birlikte geliştirip, yaygınlaştıralım” dedi.(İHA)

Editör: TE Bilisim