Gökhan Karakaş - Birbiri ardına çıkan orman yangınlarıyla mücadele etmek için sürdürülen özverili çalışmalar sırasında insanoğlunun alevler karşısındaki yetersizliği de ortaya çıkıyor. Bodrum’un yüksek tepelerinde başlayan orman yangını rüzgârın da etkisiyle kısa süre içinde iç bölgelere doğru ilerledi.

Yaz aylarında Bodrum’da denizden eserek hafif bir serinlik veren meltem rüzgârının yerini “Deli Mehmet” isimli yönü tahmin edilemeyen ve çok hızlı değişebilen rüzgâra bırakınca yangının büyümesi kaçınılmaz oldu. Mazı bölgesinin ağaçlık alanını tamamen kaplayan alevler ilerleyince türkülere konu olan eşsiz turizm koyu Çökertme alevlere teslim oldu.

EVLER, TESİSLER BOŞALTILDI 

Alevlerin çıkarttığı kıvılcımları yüzlerinde hisseden balıkçılarla birlikte Çökertme koyunda bekleyen Milliyet muhabiri Gökhan Karakaş, orman koruma memurlarının yardımıyla güvenli alana ulaşabildi. Tepelerden aşağı alevler hızla ilerlerken çam kozalaklarının etrafa yayılırken çıkardığı sese kızılçamların ateşle verdiği ölümcül sınavın gürültüsü eklendi. Çok yakındaki iki termik santralde güvenlik önlemleri artırılırken yazlık evler, plajlar, köy evleri ve tüm turizm tesisleri boşaltıldı.

Çökertme koyunun yakınındaki bir plaj işletmecisi olan Aykut Güney, “Tesiste sabahlıyoruz. Yönü belirsiz ismiyle müsemma Deli Mehmet rüzgârının birkaç gün daha etkili olacağını öğrendik. Doğa ne yazık ki yanımızda değil” ifadelerini kullandı.

Birkaç kilometre ilerideki Geren mevkiinde ise daha canhıraş bir mücadele yaşandı. Civar köylerde ve mahallelerde oturanlar traktörleriyle ve tarla sulamada kullandıkları depolarla gelmişlerdi. Küçükbaş hayvancılık ve çiftçilik yapan Ali Dülger, yananın sadece ormanlar olmadığını gelecek nesillere bırakacağımız Anadolu’nun da yandığını söylüyordu. Yeğeni Bilal ile Çökertme koyundaki çalışmalara yardım için gelen Ali Dülger, “Üç gündür uyumuyoruz. Ailece sırayla nöbetteyiz. Hayvanlarımızı çıkarttık ve güvenli bölgeye aldık. Bir faydamız olur diye bekliyoruz ama çaresizce izliyoruz. Havadan müdahale dışında yapılacak bir şey yok” dedi.

‘SÖNDÜRMEKTE KARARLIYIZ’

‘SÖNDÜRMEKTE KARARLIYIZ’ 

Uykusuz, dinlenmeden hatta mola vermeden çalışma temposunun üçüncü gününe giren isimlerden biri de kadın orman mühendisi Selen Suna Kaçmaz oldu. Milas Orman Müdürlüğü’nde şef olarak çalışan genç orman mühendisi Kaçmaz, elinde telsizi ile yönlendirdiği ekip arkadaşları arasında büyük saygı görüyor.

Alevlerin ortasında kalmaktan korkmadığını ve tüm ormancıların özveriyle ara vermeden görevine devam ettiğini belirten Kaçmaz, “En kısa sürede söndürmek ve buraları eski yeşil görüntüsüne kavuşturmak için elimizden geleni yapacağız. Dinlenmememiz, mola vermememiz gerekiyor. Çünkü bir anlık boşluk daha kötü sonuçlar doğurabilir. Alevleri söndürmekte inançlı ve kararlıyız” diye konuştu.

1 KİŞİ TUTUKLANDI 

Antalya'nın Manavgat ilçesinde çıkan orman yangınıyla ilgili yakalanan zanlı, tutuklandı. Merkez Kavaklı Mahallesi Side Kavşağı'nda 28 Temmuz'da çıkan yangınla ilgili C.Y. (16), 30 Temmuz'da gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen zanlı, çıkarıldığı sulh ceza hakimliğince "kasten orman yakmak" suçlamasıyla tutuklandı.

YKS TERCİH TARİHLERİ UZATILDI 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, YKS tercih tarihlerini uzatma kararı aldıklarını belirterek şunları kaydetti: Ülkemizde meydana gelen yangın ve sel felaketleri sebebiyle 5-13 Ağustos olarak belirlenen YKS 2021 tercih tarihlerini uzatma kararı aldık. Yapılan değişiklikle birlikte öğrenci kardeşlerimiz 5 Ağustos'tan 20 Ağustos saat 23.59'a kadar üniversite tercihlerini yapabilecek. Her bir kardeşime hayırlı bir tercih dönemi ve başarılı bir üniversite hayatı diliyorum.

TOPYEKÜN MÜCADELE 

Denizli Tavas ilçesi Pınarlık Mahallesindeki ormanlık alanda çıkan ve rüzgarın etkisiyle birlikte büyüyen yangına, Orman Bölge Müdürlüğüne ait 35 arazöz, 250 orman işçisi, 10 iş makinesi ile karadan müdahale edildi.

Kızılçam ağaçlarının bulunduğu alanda meydana gelen yangına 2 helikopter de havadan destek verdi. Mahalle sakinleriyle birlikte kent merkezi ve çevre ilçelerden çok sayıda vatandaş söndürme çalışmalarına katıldı. Bölgeye akın eden vatandaşlar, kazma ve küreklerle alevlerin yayılmaması için çabaladı.

BAKANLAR BÖLGEDE 

Muğla'da bakanların katılımıyla orman yangınlarıyla ilgili koordinasyon toplantısı düzenlendi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli Marmaris Öğretmenevi’nde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

TRAFİK NORMALE DÖNDÜ

TRAFİK NORMALE DÖNDÜ 

Ortakonuş Mahallesi'ndeki ormanlık alanda 29 Temmuz'da çıkan yangın, rüzgarın etkisiyle geniş bir alana yayılarak yerleşim yerlerini tehdit etti. Tedbir amaçlı mahalle boşaltılırken, alevlere havadan ve karadan yoğun müdahale gerçekleştirildi. Bazı bölümlerde yangınlar kontrol altına alınırken, bazı mahallelerde de söndürme çalışmalarına devam ediliyor.

Alevlerin yol kenarında da etkili olduğunu belirten Özbilgi, "Gündoğmuş-Antalya kara yolunun bir tarafında alevler etkili olmuştu, ulaşımda tedbir almıştık. Bir süre kontrollü geçiş sağladığımız Gündoğmuş-Antalya kara yolu tamamen ulaşıma açıldı." ifadelerini kullandı.

Gündoğmuş Kaymakamı Hamza Özbilgi, AA muhabirine, söndürme ve soğutma çalışmalarının devam ettiğini söyledi.

'HAYATIMDA BÖYLE BİR YANGIN GÖRMEDİM' 

Yangın çıktığı ilk andan itibaren bölgede olan ve çalışmaları Manavgat Afet Yönetim Merkezi'nden idare eden Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, büyükşehir meclis üyelerini olağanüstü toplantıya çağırarak, çalışmalar hakkında bilgilendirdi. Başkan Böcek, yangında yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet, ailelerine baş sağlığı ve sabır dileyerek, "27 yıllık siyasi hayatımda böyle bir yangın görmedim. Yangının dört yerde aynı anda çıkması düşündürücü. Can kaybımız var, binlerce canlımız da ormanda gitti. Yangın sürecinde Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak 713 araç 2 bin 108 personel ile gece gündüz oradayız" dedi.

'O AN BENİM YERİMDE KİM OLSA AYNI ÇAĞRIYI YAPAR' 

Alevlerin Gündoğmuş'a doğru ilerlediği anlarda ilçeye giderek yardım çağrısında bulunduğunu ve vatandaşın yanında olduğunu ifade eden Başkan Böcek, "Her yer yangın ve alev topuydu. Belediye Hizmet Binası'nın olduğu alanda insanlar ağlayarak sarılacak kişi arıyordu. Herkes bize 'Başkanım bizi kurtarın' diye önümüze atlamış. Ben gittiğimde orada sadece iki helikopter vardı. Sosyal medyadan bir çağrı yaptım. Paylaşımın altına Gündoğmuşlular, 'Allah razı olsun başkanım bizi yanmaktan kurtardın' diye yazmış.

Ben orada bağırmayayım da kim bağırsın. Kim feryat etsin. Eğer Muhittin Böcek olarak orada bağırmasaydım 2 helikopter devam edecekti. Bin defa da olsa yine yaparım. Bin defa doğruyu yapmaya devam edeceğim. İnsanlar yanıyor derken, bir yeri velveleye ver düşüncesi değildir, o an benim yerimde kim olsa aynı çağrıyı yaparsınız" diye konuştu.

KREDİ KULLANMA YETKİSİ VERİLDİ

KREDİ KULLANMA YETKİSİ VERİLDİ 

Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi'nde Başkan Böcek'in bilgilendirmesinin ardından siyasi partilerin grup sözcüleri de söz alarak yangından zarar gören vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini iletti. Gündem konuşmalarının ardından, Manavgat ilçesi ve çevre ilçelerinde yaşanan yangın felaketi sonrasında, zararların tespitinin yapılmasına yönelik komisyon oluşturulmasına, yönelik komisyon oluşturulması, yaraların sarılması, gıda, barınma, ilaç, tedavi, ev eşyası, inşaat malzemesi vb. ihtiyaçların temin edilmesi, zarar gören alanların temizliği, onarımlarının yapılabilmesi için ek ödenek tahsis edilmesi ile ilgili madde görüşüldü. Ayrıca ek olarak helikopter veya uçak alımı ya da kiralanması konusunda bakanlık izni alınarak Başkan Böcek'e 100 milyon TL'ye kadar kredi kullandırılması konusunda meclis tarafından yetki verildi. 

ASAT BORÇLARI ERTELENİYOR 

Büyükşehir Belediye Meclis toplantısının ardından ASAT Genel Kurulu da yapıldı. Genel kurulda Manavgat, Akseki, Alanya, Gündoğmuş ve Gazipaşa ilçelerinde 28 Temmuz günü başlayan ve etkili olan orman yangınları nedeniyle bahse konu bölgelerde bulunan ASAT abonelerine ait borç erteleme veya iptal edilmesi için ASAT Yönetim Kurulu'na yetki verildi.

HAVADAN GÖRÜNTÜLENDİ 

Muğla'nın Köyceğiz, Kavaklıdere ve Marmaris ilçelerinin yanı sıra, Milas'ta başlayarak Bodrum'a sıçrayan orman yangınları henüz kontrol alınamadı.

Basın mensupları, uçak ve helikopterlere binerek, söndürme çalışmalarını görüntüledi.

Havadan çekilen görüntüler, yangınların boyutunu gözler önüne serdi.

Yurt dışından gelen pilotlara ise koordinatlar konusunda brifing veriliyor.

YANGIN EVLERE SIÇRADI 

Milas'ın Beyciler Mahallesi'nde 3 gün önce başlayan orman yangını Ören Türkevleri, Çökertme, Bozolan, Fesleğen, Gökbel ve Türkevleri ile Bodrum'un Aşağı Mazı, Yukarı Mazı mahallelerinde etkili oluyor. Söndürme çalışmaları havadan uçak ve helikopterler, karadan da çok sayıda arazöz, itfaiye, orman işçileri, bazı dernekler, gönüllüler ve vatandaşlarca yürütülüyor.

Kissebükü mevkisinde ekiplerin söndürme çalışmalarına bazı vatandaşlar da destek veriyor. Rüzgarla birlikte hızla yükselen alevleri arazöz ve itfaiyelerin yanı sıra Emniyet Genel Müdürlüğüne ait Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı (TOMA) da su sıkarak kontrol altına almaya çalışıyor.

Yangının bölgedeki diğer yerleşim alanlarına sıçramaması için ise güvenlik önlemi alınıyor. Yangın bölgesine giden güzergahta güvenlik tedbiri de alan güvenlik güçleri, özel araçların geçişine izin vermiyor.

YANGIN EVLERE SIÇRADI 

Türkevleri Mahallesi'nde 3 bağ evi, kullanılamaz hale geldi. Ekipler, rüzgarın yön değiştirmesi nedeniyle farklı noktalarda yükselen alevlere müdahale etmekte güçlük çekti.

HAVUZ HAYATLARINI KURTARDI

HAVUZ HAYATLARINI KURTARDI 

Antalya'nın Aksu ilçesinde yaşayan ve tarımla uğraşan Harun Yılmaz, geçen hafta iş yerinden yıllık izne ayrıldı. Ailesiyle baba ocağına giden Yılmaz, burada bir anda alevlerin evlerine doğru geldiğini gördü. 3 çocuğunu, eşini ve Alzheimer hastası anneannesini yanına alan Yılmaz, otomobille bölgeden ayrılmaya çalıştı. Girdiği yolda alevlerin arasından geçen Yılmaz, bir süre sonra döndüğü yolun da çıkmaz sokak olduğunu gördü. Arkasından aracına doğru gelen alevleri çaresizce izleyen Yılmaz, bu sırada kapısı kapalı olan villayı fark etti.

Kendisi ile ailesini duvardan atlayarak villanın bahçesine sokan Yılmaz, yanındakilerle buradaki yüzme havuzuna girdi. Alevlerin iyice yaklaşmasıyla sıcaklık artınca çocuklarını suya sokup çıkaran Yılmaz, panik içinde ağlayan çocuklarını sakinleştirmeye çalıştı. Saatler süren bekleyişin ardından alevler, villanın etrafındaki ormanları yaktı ve son olarak villaya sıçradı. Alevleri gören Yılmaz, villanın çökeceğini düşünerek ailesiyle aracını bırakıp kaçarak, güvenli bölgeye ulaştı.

GÖZYAŞLARIYLA ANLATTI 

Yangının ardından ailesiyle birlikte beklediği havuza tekrar giden Harun Yılmaz, villanın yanarak çöktüğünü gördü. Cep telefonu kamerası ile yaşadıklarını gözyaşlarıyla anlatırken video çeken Yılmaz, "Arabayla buraya kadar geldim. Arkamdan çok kuvvetli bir şekilde yangın geliyordu. Kendimiz havuza attık. Üstümüzde alevler vardı. Çocukları havuza batıra çıkara hayatta kaldık. Son anda hayatımızı kurtardık. Bu havuz olmasaydı hepimiz ölüyorduk. Köyümüzde sağlam 5 ev kalmış sadece" dedi.

'DÖNSEM ARABANIN İÇİNDE HEPİMİZ YANACAKTIK' 

Yangının ilk çıkışını gördüklerini ancak evlere ulaşacağını düşünmediklerini söyleyen Yılmaz, "Yıllık izne çıkmış babamı ziyaret gelmiştim. Kozalaklar atınca bir anda yangın evimizin önüne geldi. Kaçarken yanlış yola girmişim. Kaçacak bir yerimiz yoktu. Tekrar dönsem arabanın içerisinde hepimiz yanacaktık. Burada havuz olduğunu görünce korkuluk demirlerinin üzerinden atlayıp buraya girdik. Uzun süre havuzun içerisinde kaldık. Villa tutuştu, yıkılsaydı yine ölecektik. Havuzdan çıktık ve çocukları güvenli bir alana ulaştırınca gidip yardım istedim" diye konuştu.

'BİR ANDA ETRAFIMIZI SARDI' 

"Geldiğimizde alevler bir anda sardı etrafımızı. Havuzda yanmayız, diye düşündüm. Çocukların hepsini kucakladık. Çocuklar 'Baba öleceğiz' diye ağlıyordu. Çocukları sürekli suya batırıp çıkarıyorduk. Çocuklarıma bir şey olursa ne yaparım diye düşündüm. Bir şey olsaydı intihar ederdim. Bir baba olarak babalığımı yapamadım, diye. Çocuklarım hala şokta. Uyurken bile 'Yangın var. Ev yanıyor' diye bağırıp uyanıyorlar."

ÇÖKERTMEYİ 'DELİ MEMET' RÜZGARI YAKTI 

Gökhan Karakaş - Çökertme’deki alevlerin söndürülememesinin en büyük nedeni olarak ise birkaç gündür hissedilen denizden esen ‘meltem’in yerini nereden estiği belli olmayan yöresel tabirle ‘Deli Memet’ adlı rüzgâra bırakması gösteriliyor.

Her yönden esen ‘Deli Memet’ rüzgârının yangını karıştırması nedeniyle bütün koy alevlerle kaplandı. Çökertme Koyu’nda 3 uygulama noktası oluşturan jandarma ekipleri ise, sadece söndürme amaçlı araçlar ve su tankerlerinin bölgeye geçişine izin veriyor. Kıyı şeridindeki tüm turizm tesisleri ve plajlar ise kapatıldı. Plaj işletmecisi Aykut Güney, 10 Ağustos’a kadar büyük işletmelerin randevularını iptal ettiğini söyledi.

İÇİMİZDEN YANGIN SÖNMEYECEK

'İÇİMİZDEN YANGIN SÖNMEYECEK' 

Manavgat’ı küle çeviren cehennem alevlerinin arkasında bıraktığı enkaz yürekleri dağlıyor. Yangında evi tamamen yanan Hatice Korkmaz, ‘Elimiz, kolumuz bağlı, evimizin yanışını izledim. Ev yandıkça ben bağırdım. Bağıra, bağıra, evimin yanışını izledim’ diyerek çaresizliğini dile getirdi

'SADECE DEMİR YIĞINLARI KALDI' 

Can Erok - Cihat aslan / Manavgat’ta altı gündür süren yangının arkasında bıraktığı enkaz yürekleri yakıyor. Yangının vurduğu köylerden Oymapınar, Dikmen, Sırtköy ve Bucakşeyhler köylerinde taş üstünde taş kalmamış. Dikmen köyünde parktan, çay bahçesine, evlerden, marketlerden geriye sadece demir yığınları kaldı. Oymapınar’da da çoğu evden sadece geriye harabe kalırken, köy sakinlerinden Hatice Korkmaz’ın söyledikleri aslında çaresizliği özetliyor: “Evi olmayanın neyi olur?”

Manavgat’taki yangının altıncı gününde, kontrol altına alınan yerlere gidildikçe dehşetin ne kadar büyük olduğu görülüyor. Sadece ormanları değil, evleri ve umutları da yıkan yangın, gerisinde büyük bir demir enkazı bırakıyor. Çünkü yangının kül ettiği bölgelerde sağlam kalan tek şey demir yığınları.

‘BAĞIRA BAĞIRA İZLEDİM’ 

Bunun en açık örnekleri yangının üç gün önce söndürüldüğü Manavgat’ın Dikmen ve Oymapınar köyleri. Köylere Side merkezinden giderken sağlı sollu ormanlardan geriye sadece küle dönmüş ağaçların kalıntıları kaldı. Köylere girildiğinde ise evleri yanan vatandaşların çaresizce kurdukları çadırlarda beklediğini görüyoruz.

O köylerden biri olan Oymapınar’da aile apartmanlarının önünde çaresizce bekleyen 60 yaşındaki Hatice Korkmaz. Korkmaz, yaşadığı acıyı şöyle anlattı:

“Ağabeylerimle birlikte aile apartmanında oturuyoruz. Yangın yukarı taraftan gelince son anda fark ettik ama alevlerden çıkamadık. Askerlerimiz gelip bizi evden çıkardı. Bölgeden uzaklaştırdılar. Döndük, sadece apartmanın yanışını izledik. Elimiz, kolumuz bağlı, evi izledim. Ev yandıkça ben bağırdım. Bağıra, bağıra, evimin yanışını izledim. Saçlarımı yoldum ama gözlerimin önünde benimle beş kardeşimin evi gözlerimin önünde yandı. Evin içinde gelinimizin 50 altın bileziği vardı.

Burada doğdum, burada büyüdüm. Ömrüm burada geçti. Ama yana yana geçti. Ev yandıktan sonra yanına gelince içim parçalandı. Evin yanıyor ama müdahale edemiyorsun. Nasıl bir şeydir, kimse bilemez. Çadır kurduk, şimdi sadece bekliyoruz. Her yerden bir sürü erzak geliyor. Allah razı olsun. Ama evi olmayanın neyi olur? Evim olmadıktan sonra nasıl mutlu olayım. 5-6 saat evin yanışını izlemek kahretti. Hâlâ dumanı devam ediyor. Eşyalarımız, anılarımız, çocukluğumuz hepsi kül oldu. Üç gündür düşündükçe ağlıyoruz. Duman görsek korkmaya başlıyoruz.”

‘GELİNLİĞİMİ KURTARDIN MI?’ 

Aynı apartmanda yaşayan Selahattin Korkmaz ise evin yanmasına değil, kızının gelinliğine yanıyor. Korkmaz, “Evimin yanmasını geçtim. Anne,babamın, kızımın fotoğrafları gitti. Kızım İzmir’de yaşıyor.

Yangından sonra ilk aradığında ‘Baba gelinliğimi kurtardınız mı?’ diye sordu. Kurtaramadım. Evin yanmasını düşünmüyorum. Tekrar para bulur yaptırırsın ama içinde anılar var. Her şeyin anısı var. 60 yaşına kadar cıvata gibi getirip getirip bir kenara koyduk.

Hepsi neredeyse beş dakikada kül oldu. Güldüğüme bakma, içimiz yanıyor. İçeride 12 bin dolar ve 12 bin Euro paramız yandı. Zarar çok. Ama beş kardeşimizin birinin öldüğünü düşünün. Birimiz ölse evi mi düşüneceğiz, onu mu. Önce can. Buradan bir tane de cenaze çıkabilirdi. Ama şükür ki öyle bir yangından canımız sağ çıktık” dedi.

MANZARA SAVAŞ ALANI GİBİ 

Yangının küle çevirdiği bir diğer köy ise Dikmen Köyü. Köyün en çok kullanılan lunaparkı ve aile çay bahçesinde sadece sandalyelerin demiri var. Parklardaki salıncakların ve oyun alanlarının hali gelen yangının şiddetini en iyi şekilde yansıtıyor. Köyün marketindeki şişeler bile bu sıcaklıktaki yangına dayanamamış.

Marketin sahibi, “Durum ve hal ortada. Şu manzara savaş alanlarında bile ortaya çıkmaz. Sanki marketin ortasına bomba düşmüş. Baktığında buranın market değil de çöplük veya hurdacı olduğunu düşünürsün. Toparlanmamız ne kadar sürecek, onu da bilmiyoruz. Artık psikolojimiz bozuldu, küçük bir duman bile korkutmaya yeterli. Yangına markette yakalansam, aynı bu şişeler gibi eriyip giderdim. Kaçtığımıza mı, hayatımızın kurtulduğuna mı, yoksa hayatımızın alt üst olduğuna mı yanalım” diye konuştu.

Sırtköy’de iki evinden sadece taş yığını kalan Necati Sarı ise, “Manavgat’ta otelde çalışıyorum. Yangın esnasında otelden çıktım. Köye gelmek istedim. Evimin son halini görmek istedim. Ama oğlum bırakmadı. Yedi ay önce eşimi kanserden kaybettim. Oğlum, ‘Baba annemi kaybettim, seni de mi kaybedeyim’ deyince bırakmadı. Yoksa gelir ateşin içine atlardım. Evleri babam bana yapmıştı. 35 yıllık evlerin son halini bile göremedim. Sadece taş yığını kalmış, yıkılmış. Babamın kemikleri sızlıyordur şimdi” diyerek ağladı.

97 ADET SAFARİ ATV KÜL OLDU 

Bucakşeyhler Mahallesi’nde Manavgat Irmağı’nın hemen dibinde 13 bin 200 metrekareye kurulu Quad Safari merkezi de yangından küle döndü. İçerisinde tur şirketi, seyahat acentası, restoran, butik, karavan imalatı ve safari merkezinin bulunduğu işletmenin ayakta kalan hiçbir malzemesi yok. İşletmenin sahibi Cengiz Kartal (58), son durumu Milliyet’e değerlendirdi:

Köpeğimin yanımda olmadığını görünce o ateş fırtınasına girip kurtardım. Ben işletmem için bu mücadeleyi verirken en çok zoruma giden şey suyumuzun kesilmesi. Manavgat Irmağı’nın çimleri sulama kamyonlarının dolum tesisi, arazözlere hizmet veremedi. Burası yanmadan önce Akdeniz bölgesinin en büyük quad safari şirketiydi.

20 yıllık emeğim 30 saniyede gözlerimin önünde eridi. 150 ATV safari aracın 97’si tanesi yandı. Motorun tanesi 36-40 bin TL arası. Butik, ofis, yazlık ev, 200 kişilik endüstriyel mutfak hepsi kül oldu.

DEMİR: EVİMİ BIRAKAMADIM BURADA CEHENNEMİ GÖRDÜK 

Yangının Manavgat’ta vurduğu Sırtköy de önceki gece alevler kontrol altına alındı. Köyde 15’e yakın ev yanarken, evleri için mücadele eden ve damacana ile su söndürmeye çalışanlar da oldu.

O vatandaşlardan Mehmet Ali Demir, “Yanımızdaki ev ve yamaçtan ateşler yükselince üç metre öteyi bile göremedik. Yanımızdaki evde tüp vardı, en çok ondan korktum. İki tane Şaşal aldım eve sıçramasın diye müdahale ettim. Evimi bırakamazdım. Burada cehennemi gördük diyebilirim. Köyden kaçmak aklıma bile gelmedi” dedi.

“Ayın 28’inde üç ayrı bölgeden yangın geldi. Yangının geldiği gün öncesinde bütün sularımız ve elektrik kesildi. Belediyeyi aradım, ‘Yangın geliyor, suyumuzu açın’ dedim. Telefon kesildi. O gün sabaha kadar uyumadım. Saat 06.00’da tam güneş doğarken poyraz esmeye başlayınca bir kilometre ötedeki yangın işletmemizi buldu. Fırtına bir dönmeye başladı. Üç dağın yamacından poyrazın da etkisiyle 30 saniye içinde yangın bu taraflara geldi. O anda her yer mahşer alanı gibi oldu. Nereye koşacağımızı şaşırdık. Her yer yanmaya başlayınca elimizden geleni yaptık. Ama işin işten geçtiğini anlayınca arabalarla kaçmaya başladık. Bu sırada arabamın hava filtresi yandı. 200 metre ateş içinde koştum. Canımızı zor kurtardık.

KAYNAK: Milliyet.com

Editör: TE Bilisim