MİLLİYETÇİLİK konusuna dün Obama dolayısıyla değinmiştim. Bugün “Güz Sancısı” filmini konu edinerek milliyetçilik bahsine değinmek istiyorum.
Yılmaz Karakoyunlu’nun romanından perdeye aktarılan“Güz Sancısı” bugün sinemalarda gösterime giriyor.
Geçen pazartesi akşamı basın için düzenlenen özel gösterimde filmi seyrettim. Hakkı Devrim Ağabey’le beraber izledik.
Hakkı Ağabey olayları hatırlıyor, gazeteci olarak da izlemiş.
Sinema uzmanı değilim ama şunları söyleyebilirim: Filmin ilk bölümleri biraz düşük tempolu, mekânlar ev içleriyle dar birkaç sokak; Hakkı Ağabey’in deyimiyle, biraz “mağmum”, gamlı...
Fakat bu ilk bölümleri bile sıkıcı değil. Kısa sürede izleyiciyi sarıyor.
Yönetmen Tomris Giritlioğlu’nun başarılı bir yapımı.
Aşk, arkadaş ve fikir
“Güz Sancısı”nın konusu 1955 yılındaki “6-7 Eylül Olayları..”
Demokrat Partili toprak ağasının oğlu Behçet’i Murat Yıldırım canlandırıyor. Behçet, idealist bir milliyetçi. Karşı apartmanda oturan Rum kızı Elena’ya âşıktır.
Elena’yı, Beren Saat oynuyor.
Aşkta buluşmuşlardır ama ‘karşı taraflar’da yer alıyorlar, öyle doğmuşlar çünkü!
Behçet muhafazakâr, sakin, ağırbaşlı, ahlaken ilkeli bir genç. Murat Yıldırım’ın ‘ağır abi’ duruşu bu role çok uygun düşmüş.
Sevimli ve fettan Beren Saat ise Elena rolünde çok başarılı.
Milliyetçi Behçet’in yakın arkadaşı, “komünist gazeteci” Suat rolünü oynayan Okan Yalabık’ı da başarılı buldum.
Yılmaz Karakoyunlu çelişkileri iyi yazmış, Tomris Giritlioğlu iyi sergilemiş: Rum kızıyla milliyetçi Türk gencinin aşkı...
Milliyetçi Türk gencinin yakın arkadaşı komünist gazeteci Suat...
Suat bir sokak komplosuyla öldürülüyor. 6-7 Eylül Olayları’nda kalabalıklar azınlık dükkânlarını, evlerini mahvediyor! Bunlar filmde, adı konulmamış “derin devlet” işleri...
Ve Elena’nın vahşice öldürülüşü!
Bu cinayetler Behçet’te bir iç hesaplaşmasına yol açıyor, ‘ezber’i bozuluyor, ‘feodal’ babasıyla çatışıyor ilk elde...
Film, “6-7 Eylül’de İstiklal Caddesi”nin mahvolmuş, perişan, hüzünlü ve utanç verici görüntüsüyle sona eriyor.
Aynaya bakmak
Sinemadan hüzün içinde çıktım, aklımda Hilmi Ziya Ülgen’in “İnsani Vatanperverlik” kitabı... Hakkı Ağabey, 6-7 Eylül olayları için “Tarihimizde bir utanç lekesidir, ne barbarlıktı bilemezsin” dedi.
Filmde Emniyet Müdürü ‘Üst Makam’a bildiriyor:
- Efendim, olaylar kontrolümüzden çıktı!
Öyledir, bir defa o tür düğmelere basmaya gör!
Sıkıyönetim, tutuklamalar, yargılamalar...
Bu tür utançlarımızın yazılması, sahneye konulması beni rahatsız etmiyor. Başka türlü yüzümüze nasıl ayna tutup bazı şeylerin “çirkin” olduğunu öğrenebiliriz?
El âleme ilan etmiş olmaz mıyız?!
El âlem zaten biliyor. 6-7 Eylül Olayları konusunda Batı üniversitelerinde yapılmış doktora tezleri var!
Tarih Vakfı, 6-7 Eylül Olayları’nı yargılayan Sıkıyönetim Mahkemesi’nin başhâkimi, merhum Fahri Çoker’in arşivini, büyük boy, 400 sayfalık bir kitap halinde üç yıl önce yayımladı.
Bu filmden bağımsız olarak şunu söylemek isterim: Tarih üzerine yazanların tarihimizi bütünüyle hamaset olarak göstermesi de, bütünüyle kötü göstermesi de yanlıştır; gerçek de değildir, ‘pedagojik’ de değildir.
Yüksek bir manevi değer olan milli şuur, insani değerlerle bütünleşerek zenginleşir, saygınlaşır.
Taha Akyol
[email protected]
Milliyet
Ekonomiden memnun musunuz?
Ankete Katıl
Trend Haberler
Sina Bilgiç kimdir, neden öldü, kaç yaşındaydı? Sina Bilgiç hayatını kaybetti!
Fenerbahçe Galatasaray'a yenilirse, yenerse ve berabere kalırsa ne olur?
Türkan Koç Yener kaçtı mı? Türkan Koç Yener nerede, Arnavutluk'ta mı?
Mutluluğa 'evet' dediler! Genç çifte üç cocuk tavsiyesi
DenizBank çöktü mü, DenizBank neden açılmıyor? 1 Aralık DenizBank Mobil erişim sorunu
Esra Erol'da İbrahim Haymana - Zeynep Haymana olayı nedir?