Pazartesi günkü yazıda Başbakan Erdoğan’a yaptığım çağrıyı hatırlıyor olmalısınız.
“Sayın başbakan lütfen” başlıklı yazıdaki imza henüz ıslakken, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan ve Sakarya Emniyet Müdürü Faruk Ünsal görevden alındı.

Tutuklu iki müdürün görevde kalması doğru değildi. Bu delikanlı tavrından dolayı başbakanı bir vatandaş olarak kutluyorum.

Bu karar, Erdoğan’ın, Genelkurmay Başkanı’na yaptığı “yöneticiler tutucu olmamalı” çağrısını daha anlamlı hale getirdi.

Sıra, İlker Paşa’da...

Faili meçhul cinayet davasında tutuklu Albay Cemal Temizöz’ün Kayseri’deki alay komutanlığı koltuğu boşaltılmalıdır.

Skandal belgede imzası olduğu belirtilen Albay Dursun Çiçek’i korumak için Ergenekon savcıları üzerinde kurulan dolaylı baskı kaldırılmalıdır.

Haydi Paşam sıra sende...

Kuran’da açık hüküm olmasa

Dün, devlet ve siyaset adamı Bülent Ecevit’in 3. ölüm yıldönümüydü. Siyasi emaneti DSP ve eşi Rahşan hanım, ayrı ayrı andılar.

Bu tablo, karizmatik lider ve eşlerinin yaşlandıkça Türk siyasetine nasıl “GDO- Genetiği Değiştirilmiş Organizma” etkisi yaptığını göstermesi bakımından ibret vericidir.

Ayakta yürümekte güçlük çeken Rahşan Hanım, hala siyasi ikbal peşinde. Rahmetli Bülent Bey de son nefesine
kadar kenara çekilmeyi başaramadı.

Sadece onlar mı?

Süleyman Demirel ve Necmettin Erbakan öyle değil mi? Alpaslan Türkeş ve Turgut Özal öyle değil miydi?

Bu tür durumlarda, hep, ANAP’ın kurucularından Şadi Pehlivanoğlu’nun Özal ve Demirel arasındaki kriz dolu günlerde söylediği şu sözleri hatırlarım: “Allah’tan Kuran’da çok açık hüküm var, Hz. Muhammed’in son peygamber olduğu yazıyor. Yazmasaydı, bizim liderler peygamberliğe de talip olurlardı.”

Haksız mı?

Yeniden buluşuncaya kadar esen kalın.

Şamil TAYYAR
Star