RUSLAR işgal ettikleri Anadolu’dan 1917 yılında çekilirken, yerlerine Ermenileri bırakıp gittiler. Ermenilerde Türklere zulmedip, katliam yaptılar. Türkleri camilere, binalara sokup yaktılar. Bir süre sonra tekrar Ermenistana çekilirken, köyleri şehirleri yaktılar. Bu uygulamayı, Azerbaycan- Karabağ’ dada yaptılar. Karabağ’dan çekilirken, binaları ateşe verdiler.

Kaymakamımızın ilk görev yeri, Muş- Varto ilçesi oluyor. Eşi ile Muşa geliyor. İlk gün Muş’ ta kalıp, Valilikten Varto’ ya gidebilmek için bilgi alıyor. O zamanlar, dağlar bölücü militanlar ile dolu. Yol kesip, adam kaçırıyorlar. Valilik diyor ki- “Sen eşinle Varto’ya gitme. Önce sivil ticaret adamı olarak sen git, eşin sonra korumalı olarak Varto’ya gitsin.”

Kaymakam, valizine kimliğine ortaya koyacak bir şey koymadan, taksiye binip yola çıkıyor. Muştan çıkıp 30 km. gittikten sonra, arabanın önünü militanlar kesiyor. Şoförle Kürtçe konuşup, hırpalıyorlar. Şoför arabadakinin ticaret adamı olduğunu, Kürtçe bilmediğini söylüyor.  Kaymakamın valizinin içine bakıp, üzerini de arıyorlar. Üzerinden çıkan paraya el koyup, gönderiyorlar.

Kaymakam şoförden, hırpalandığı için özür diliyor. Şoför “Abi ben senin sivil olmadığını anladım, onlara bir şey söylemedim.” diyor. Bir hafta sonra ’da Muşta oluşan konvoy ile eşi Varto’ya geliyor.

Varto ve bölgesi önceden, çoğunlukla Ermenilerin yerleşim yeri imiş. Çarşıya çıktığımda, 5 tane İstanbul plakalı, arazili yeni cipin bulunduğunu gördüm. Daireye geldiğimde görevlilere, bu ciplerin niye geldiğinin öğrenilmesini istedim. Daha sonra ciplerin ekip başı ile daireye dönen görevli, ciptekilerin Fransa’dan geldiğini. Varto’nun Yukarısındaki yaylada dedelerinin mezarı bulunduğunu, mezarlığı ziyaret edip bakımını yaptıracaklarını söylüyor. (Ermeni mezarlığı) Mezarlığa bakması için para verip, bakıcı tutmuşlar. Bakıcı hem mezarlığa bakıyor hem de koruyormuş.

Hatıra- 2

Bir gün ilçenin nüfus müdürü, Kaymakamın yanına çıkarak. “Kaymakamım nüfus kütüğü defterlerinin bazı sayfaları kesilmiş. Bize müracaat eden bazı vatandaşların kütüklerini bulamayıp, nüfus kayıtlarını veremiyoruz.” Demiş. Nüfus kütükleri incelendiğinde, sayfaların kesildiğini görmüşler. Konu Nüfus işleri Genel Müdürlüğüne iletilince, müfettiş göndermişler.

Müfettişler, bundan önceki müdürün zamanında, Ermeni olduğu sanılan kişilerin müdüre rüşvet teklif ederek, Ermenilerin nüfus kütüğünde kayıtlı oldukları sayfaları imha etmişler. Varto’daki Ermenilerin çoğu, Fransa’ ya yerleşmişler. Buna rağmen nüfus kütüklerinde izlerini kaybettirmenin, çabası içindeler.

Varto’ dan Muş’a, CHP il kongresine katılmak üzere bir otobüs insan gidiyor. Kongre yapılıp Varto’ya dönerken, yolları militanlar tarafından kesiliyor. Otobüstekilerin tamamını indirerek yere yatırıyorlar. Onlara “sol kolunuzu havaya kaldırın demişler. Onlarda- “Arkadaş biz zaten solcuyuz, CHP’nin kongresinden geliyoruz.” deyince, küfrediyorlar. Biz kolunuzdaki saatleri almak için, sol kolunuzu kaldırın diyoruz.” demişler. Saatlerini toplayıp, paralarını alarak göndermişler.

Osmaniye’de görevli iken, 200 kişi nüfusu olan bir köye, 500 kişilik kültür evi ve salonu yapıldığını bildirdiler. Bu işi kimin sübvanse ettiğini sorduğumda, İstanbul’dan bir kısım entelektüellerin inşaatı organize ettiğini öğrendim. Fransızların bölgede istihbarı olarak çalıştığını, bölgeyi halen kendi nüfus bölgeleri olarak tanımladıklarını öğrenmiştim. Görevlilere yapılan inşaatın ruhsatı var mı diye sordum, yok dediler. Binayı yıkın talimatını verdim ve yıktırdım.

Demek’ ki su uyuyor düşman uyumuyor. Bilhassa yöneticilerin uyanık olması gerekiyor.

Mustafa Yolcu

8.1.2021

Valinin Hatırası -3

Vali olarak şehre yeni atanmıştım. Makamda otururken birden kapı açıldı, eli cebinde birisi odadan içeri girdi.

Ben bir şey demeden – “Vali hoş geldin. Ben bu şehrin milletvekiliyim” Dedi. Sinirlenmiştim!

“Sayın milletvekili, burası lingonon ahırı değil. Çat kapı içeri giremezsiniz. Ben size sayın milletvekili diyorum. Bana vali diye hitap edemezsiniz. Ben burada devleti temsil ediyorum. Bir daha böyle davranmayın.” Diye söyledim.

Millet vekili Valilik makamını, emir verme yeri olarak görüyormuş. Bu sebeple ondan çekiniyorlarmış.

Sonraki günlerde beni telefonla arayarak Vali diye hitap edip, talimat vermek istedi. Bir kez daha sert çıkıp, daha ağır söyleyerek, aynı şekilde davranacaksan bir daha beni arama dedim.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı gelmişti. Bayram törenine ve Protokole katılmak üzere Milletvekili’ de geldi. Beni görünce, nazik bir şekilde tokalaştı. Eski tavırlarından eser kalmamıştı.