MOLİVOS, Midilli Adası

Ne yazık, öldürün çağrısını suç saymayan yargıçlar da var! Dalgalar şap şap vuruyor oturduğum küçücük, daracık balkonun altına. Bir tahta masa, bir hasır sandalye ve önümde bilgisayarım.

Yazı bekliyorum yine...

Çok eski bir zeytinyağ fabrikasından bozma oteli denizin tam kıyısına yapmışlar.

Güneş çok parlak, Ege sonsuz mavi. Sabah sabah denizin sesi güzel geliyor.

Biraz ileride, tepede Osmanlı'dan kalma bir kale tüm heybetiyle dikkati çekiyor. En yüksek burca pek öyle büyük olmayan bir Yunan bayrağı çekilmiş...

İlginç, bizdeki kadar çok ve büyük bayrağa rastlanmıyor buralarda. Yunanlılar yoksa bu toprakların kendilerine ait olduğu konusunda -bize göre- daha fazla mı özgüvene sahip?..

Bilemiyorum.

Her şeyi de bilmek zorunda değilim.

Nedense aklıma takılıyor.

Bunca yıldır her Allah'ın günü otur ve memleketin halleri, dünyanın halleri üzerine ahkâm kes!

Aklı başında bir insanın yapacağı iş mi bu? Veyahut böyle bir insan zaman içinde günlük deyişle kafayı yemez mi?

Yoksa çoktan yedik mi kafayı Selahattin Duman, sen ne diyorsun?..

Her gün yalnız başına çök masaya, aç bilgisayarını ve başla siyasetle ilgili ahkâm kesmeye... Avrupa'daki, Amerika'daki ciddi meslektaşlar gibi haftada bir, bilemedin iki yazı olsa hadi neyse.

Her gün, her gün!

Ve okuyan da çıkıyor. Belki bizimle birlikte onlar da kim bilir kafayı yiyor olabilirler.

Sen ne diyorsun Selo?..

Spor sayfalarına transfer olup futbol üzerine geyik yapsam, kıvırabilir miyim? Sen bilirsin, mesela bana hep Fenerbahçe maçlarını yazdırırlar mı?.. Üstelik arada bir Fenerli fanatiklerin arasına oturup, onların nabzını tutarak da yapabilirim bu işi...

Geçen gün elektronik postayla bir bayram tebriği aldım.

Anlaşılan sarı lacivert renklere tutkun birinden geliyordu.
Bir sigara ilanı göndermişti:

"Son haftalarda Fener'i seyredip kahırdan öleceğinize, beni içip zehirden ölün!"

Mesela Selo, senin de eşsiz katkılarınla bu ilanı çok daha fazla okunur bir yazı haline getirebilirdim.

Ya da geçen sezon başladığım 'Üzgünüm Leyla' dizisini devam ettirir, Ayhan Aktar'ın teklifini ana başlık atardım:
"Parayla saadet olmaz!"

Ne hoş olurdu.

Fener'in halleri öyle ki, bu sezon galiba böylesi yazılar için ihtimal pek uzak sayılmaz.

Selo;

Tonton ihtiyar Aragones'in son maçlarda kulübedeki hallerini herhalde izliyorsundur. Viyana'da Almanya'yı yenip Avrupa Şampiyonası kupasını kaldırdığından beri kendisine çok sempatim var. Ama fücceten gidebilir diye korkuyorum.
Şaka bir yana...

İnternete nihayet girebildim ve canımı fena halde sıkan bir haber gördüm Milliyet'in manşetinde:

"DTP'liyi öldürün çağrısı suç sayılmadı"

Bir önceki yazımda ifade özgürlüğü nedir ne değildir sorusunun karşılığını ele almıştım. Bu konuda sınırların son derece geniş, istisnaların son derece az tutulmasını savunurken, şiddeti kışkırtmaya, övmeye özgürlük tanınamayacağını belirtmiştim.

Bu açıdan çok çarpıcı bir örnekti Gökçer Tahincioğlu'nun manşet haberi.

Özeti şuydu:

"Bolu'daki bir yerel gazetenin köşesinde, ‘Her şehit için DTP’li öldürülmeli'’ diyen köşe yazısını ‘fikir özgürlüğü’ olarak değerlendiren Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kararını mahkeme de ‘isabetli’ buldu. I.E., öldürme çağrısı yaptığı köşe yazısının devamında, DTP milletvekillerinin, DTP yöneticilerinin ve DTP’li belediye başkanlarının isimlerini tek tek sıraladı.
Bu tip kesinleşen kararlara karşı Adalet Bakanlığı’nın 'Kamu yararına bozma' hakkı bulunuyor. Ancak bakanlık bu yola başvurmazsa iç hukuk yolları tamamen tükenmiş oluyor.
Bu durumda savcılığın kesinleşen kararına göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi aksi bir karar verene kadar DTP’lilerin öldürülmesi için çağrı yaparak isim listesi yayımlamak suç sayılmayacak."

Korkunç değil mi?

Böylesine yargıç ve savcılarla bir ülkede demokrasi ve hukukun üstünlüğü hiç gerçekleşebilir mi? Barış, kardeşlik kâğıt üzerinde kalmaz mı?

Ne yazık!

Bakalım, Adalet Bakanımız Mehmet Ali Şahin ne yapacak bayram sonrası?.. Deniz Feneri davasındakine benzer tepkili kayıtsızlığını devam mı ettirecek, yoksa hukukun gereğini yaparak kesinleşen bu kararı bozacak mı?

Dip not:

Bu yazıyı yazdıktan sonra Mehmet Ali Şahin'in "Yazılı emir yoluna başvuracağız" açıklaması geldi. Olumlu bir gelişme...

Hasan Cemal
[email protected]
Milliyet