Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Kahramanmaraş Milletvekili Av. Veysi Kaynak, 497 sıra sayılı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın bazı maddelerinde değişiklik yapılması hakkında kanun teklifinin 15.maddesi üzerinde Ak Parti Grubu adına söz alarak bir konuşma yaptı.

Kaynak şöyle konuştu: “CHP’nin sayın Genel Başkanı,1960 darbesini kurumsal olarak nasıl 50 yıl sonra reddettiyse umarım henüz soruşturması bile yapılmadan ‘’katil Allahuekber diyerek tetiği çekiyordu’’ diye taraflı hüküm verenleri, hiçbir günahı olmayan masum Danıştay Hakimini katleden ve onun müşevviklerini, işbirlikçilerini, sağa-sola uzun namlulu lav silahları, tüfekler, tabancalar ve bombalar gömenleri kendisini hukuk yerine koyup, hukuk dışı cezalar veren ve infaz edenleri kınaması ve reddetmesi içinde bir 50 yıl daha beklemeyiz diyor, sabrınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyor,tam bağımsız ve pür tarafsız bir yargının inşaası için yapılan bu önemli düzenlemenin ülkemiz ve insanımıza hayırlı olmasını temenni ediyorum.”

AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak TBMM’de yaptığı konuşmada şunları kaydetti:

“Sözlerime başlamadan önce Millet egemenliğinin tecelligahı olan bu Gazi Meclisin 90. Kuruluş yılında, ilk meclisi kuran başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ‘’hakimiyeti milliye ve istiklali tamme’’ yani Milli hakimiyet ve tam bağımsızlık uğruna kan ve ter döken kahraman ecdadımızı bir defa daha rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Onlar hangi ruhla, hangi aşkla istiklalimizi kazandılarsa, bizde aynı ruhla ve aynı aşkla istikbalimize yürüyoruz diyor ve millet iradesinin yegane tecelligahı olan bu meclisin Anayasa yapmak dahil her türlü kararın mercii olduğunu bir kez daha ifade ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım,

İşte bu yüce meclis, 5 Nisan tarihinden beri, yaklaşık 20 günden beri yine çok önemli bir konu üzerinde çalışıyor ve müzakere yürütüyor.12 Eylül 1980 Askeri darbesi sonucu, darbeyi yapanlarca hazırlatılan, ancak Danışma Meclisinin hazırladığı Anayasa metni ile de yetinilmeyip,125 maddesi son şeklini Milli Güvenlik Konseyi Anayasa Komisyonu tarafından verilen 1982 Anayasası’nın 144.maddesinde değişiklik öngören teklifin 15. maddesini konuşuyoruz.

Değiştirilmesini teklif ettiğimiz bu maddenin kenar başlığı ‘’Hâkim ve Savcıların denetimi’’ dir. Hâkim ve savcıların yargısal faaliyetleri de dâhil görevlerini mevzuata uygun olarak yapıp yapmadıklarının denetlenmesi sorunu aslında yargı bağımsızlığı sorununun temel unsurlarından biridir.

Sayın Milletvekilleri,

En önemli ve en güzel vazifesi adalet dağıtmak olan hâkim ve savcıların denetlenmesi, yargı bağımsızlığının ayrılmaz bir parçasıdır. Denetim faaliyeti, hâkim ve savcıların görevlerini yürürlükteki mevzuata uygun yapıp yapmadıkları, mevzuata aykırı hareket ederek vazifelerini ihmal edip etmedikleri ya da kötüye kullanıp kullanmadıkları, ihmal ya da yolsuzluk veya usulsüzlük yapanların haklarında yasal işlem yapılmak üzere ilgili mercilere iletilmesi faaliyeti olarak özetlenebilir. İlk olarak kendi deyimiyle ‘’kurulan ve açılan mahkemelerin daimi bağımsızlığını takviye ve teyit etmek ve hukukun temin ve tesisini bir kat daha arttırmak için mahkeme ve hâkimlerin teftişi’’ amacıyla 1360 tarihinde 1.Murat Hüdavendigar zamanında Adalet Müfettişliği kurumu teşkil edilmiştir. Çağının çok çok ilerisinde bir anlayışla teşkil edilen bu kurum sürekli olarak hayatiyetini korumuş, Türkiye Büyük Millet Meclisi reisi Gazi Mustafa Kemal riyasetindeki vekiller heyetinde kabul edilen 17 Kasım 1920 tarihli zeyil talimatnamenin 1.maddesi ile de Adliye Müfettişlerinin soruşturma yapma yetkileri tespit olunmuştur.

1982 Anayasası’nın şimdi görüştüğümüz 144.maddesi ile1961 Anayasası’nın aksine Adalet Bakanlığına bağlı bir denetim sistemi oluşturmuş ve bunu yargı bağımsızlığına aykırı görmemiştir.

Bu hususunun yargı bağımsızlığını etkileyen en önemli faktörlerden biri olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Yürütme organının temsilcisi olarak siyasi bir kişiliğe sahip olan Adalet Bakanı’nın, hakim ve savcılar hakkında soruşturma izni verilmesi ya da verilmemesi ve yapılan inceleme ya da soruşturmada kovuşturma yapılması ve/veya disiplin cezası tatbiki hususunda yasal mekanizmayı harekete geçirip geçirmemek konularında tam bir takdir yetkisine sahip olmasının, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı ilkeleri ile ne derecede bağdaştığı 1982’den beri tartışılmaktadır. Her an yürütme organının soruşturma tehdidi altında bulunan bir hâkim ya da savcının bu organa karşı bağımsız kalmasının zorluğu da inkâr edilemez bir gerçektir.

Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri

Ülkemizde Adalet mekanizması içinde görev yapan teftiş kurulu ve yapılanması ile ilgili olarak uluslar arası düzeyde referans niteliğinde belgelerde düzenlenmiştir. Bunlar arasında; 2007 ve 2008 yılı ilerleme raporlarını; 1. , 2. , 3. ve 4. istişari ziyaret raporlarında kısaca Adalet Müfettişlerinin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun doğrudan denetimi altında çalışmak üzere yeniden yapılandırılması tavsiye edilmektedir.

Sayın Başkan, Saygıdeğer Milletvekili arkadaşlarım

Daha kurulduğu 14 Ağustos 2001 tarihinde ilan ettiği programında:

—Hukukun üstünlüğünü

—Hukukun evrensel ilkelerine saygıyı

—Hak arama yollarının açık tutulmasını

—Kanun önünde eşitlik

—Bireysel hak ve özgürlüklerin korunması

—Devletin hukuka bağlılığının güvence altına alınmasını temel değerleri olarak ilan eden partimizi bunun: ancak Anayasa, yasalar ve bağımsız bir yargı ile mümkün olacağını ilan etmiştir.

Kanunların hukuka, hukuku evrensel adalet ve insan hakları esaslarına dayandırmadıkça, Türkiye’nin gerçek bir hukuk devleti olamayacağını ve uluslar arası camiada saygın bir yer edinemeyeceğini parti programında deklare eden partimiz yargı ve yargıçsız bir hukuk düşünülmeyeceğine inanmaktadır.

Anayasa ve yasaların metinleri kadar, onları yorumlayacak yargı organlarının önemini programında vurgulayan partimiz yine programında; Yargıç tarafsızlığı ve yargı bağımsızlığını tam olarak sağlanacağı, yargıç güvencelerinin korunacağı bir yargı reformu yapılacağını programında ilan etmiştir.

İşte üzerinde konuştuğumuz bu madde bunun en önemli ayaklarından biridir ve yargıç bağımsızlığını zedeleyen, evrensel hukuka uymayan bir denetim sistemi kaldırılarak, uluslar arası camiada kabul görecek bir anayasal denetim mekanizması getirilmektedir. Bu madde bu paket içerisinde Anayasa Komisyonumuzda bile üzerinde bir tereddüt izhar edilmeden hüsn-ü kabul görmüş bir maddedir. Bundan böyle, Adalet Bakanlığınca yapılacak denetim savcıların idari görevleri ile sınırlı olarak ve ayrıca İcra daireleri, Noterler, Ceza infaz kurumları gibi Adli hizmetlerle sınırlı olarak yapılacaktır. Bu denetim Adalet Müfettişleri ve hakim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler eliyle yapılacaktır.

Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri

Yargının bağımsızlığı ve yargıcın teminatı bakımından çok önemli olan bu düzenlemeden dolayı yetkilerinden çok önemli bir kısmını Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna devretmek için büyük emek harcayan Sayın Adalet Bakanımıza teşekkür ediyorum.

Bugün bakanlığın yargıçlar üzerinde oluşturabileceği korku ve kaygıların giderildiği bir gün.

Bugün yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi bakımından tarihi bir gün yaşıyoruz. Ancak; Türkiye’de yargının ve yargıcın tek sorununun bağımsızlık olmadığının da açık yüreklilikle ifade etmeliyiz.Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın daha iki gün önce ifade ettiği gibi: ‘’Her konuda farklı düşünebiliriz, ancak yargının tarafsızlığı konusunda herkesin ittifak etmesi zorunluluğu vardır.Yargıyı ideolojik vesayet altında tutmaya çalışanlar bağımsızlık ve tarafsızlıktan en çok rahatsız olanlardır.(Bu arada partimizin ideolojilerin dar kalıplarını reddetmediğini,ilkeleri olan bir parti olduğunu belirtmeliyim.) Esasen yargıcın sahip olduğu inançlarını, siyasi görüşlerini, ideolojisini, özetle kutsallarını kararlarına yansıtması çözülmesi gereken en ciddi bağımlılık sorunudur’’.’’Toplumun geleceğe dair korkuları yıllarca istismar edilerek kullanılmış, hukuk dışı davranışların, işkencelerin, faili meçhullerin meşru zemini oluşturmaya çalışılmıştır.

‘’Kurumlar yıpranmasın’’ anlayışının arkasında ülkeye nasıl bir bedel ödettirildiğinin farkında olduğumuzun bilinmesi gerekir. Hangi kurum ve kuruluş mensubu olursa olsun hukukun dışına çıkan bir eylemi sabit olduğunda, onu koruma ve kollama çabaları yerine, bedelini kendisinin ödemesine imkân sağlanması halinde kurumların yıpranması önlenmiş olacaktır’’.’’Hukuk dünyası yargılanan kişilerin itibarı, makamı unvanı ve rütbesiyle asla ilgilenmez. Zira insan onuru, sadece imtiyazların ve itibarların değil, insan olma ortak paydasına sahip,kayıtsız şartsız herkesin taşıdığı temel bir değerdir.Bu değerin yaşatılması tarafsız bir yargının güvencesi altında gerçekleşebilir.Ancak,yargı bağımsızlığını,taraf olduğu değerlerin sığınağı olarak kullanılan yargı güvencesini topluma hissettiremezler. Unutulmamalı ki, taraflı ve bağımlı bir yargının hiçbir dönemde kazananı olmamıştır.’’

Sayın Başkan, değerli Milletvekilleri

Partimizin amaç ve hedefi, halkın mutluluğu için, medeni âlemle bütünleşmiş, her türlü siyasi ve ideolojik etkiden arındırılmış, hızlı ve etkin bir yargı sisteminin kurulması ve çağdaş hukuk devleti niteliğini kazanmasıdır. Bizim amaç ve hedefimiz; yargıyı baskı altına almak, yargıya karşı üniformasız, apoletsiz bir darbeyle yargıyı işgal etmek değildir. Öyle olsaydı Adalet Bakanı’nın, yargıçlar üzerinde demokrasinin kılıcı gibi sallanan denetim yetkisini, bu değişiklikle Yüksek Kurula vermeye çalışmazdık. Aksine bizim amaç ve hedefimiz apoletli ve üniformalı darbecilerin Milli Güvenlik Konseyi Anayasasıyla yargının üzerine sallandırdıkları bu kılıcı oradan çekip atmaktır.

Sayın Milletvekilleri,

Bizim amacımız ve gayemiz yargıçlara Recep Tayyip Erdoğan cübbesi giydirmek değil, aksine yargıçlara ideolojilerin dar kalıpları yerine, siyasetçilerin denetim ve etkileri yerine sadece ve sadece kendi saf ve temiz cübbeleri içerisinde kalmalarını sağlamak.

Bizim amacımız birilerinin elde kalmış son ve tek kale olarak gördükleri bir yeri ele geçirmek değil,o son ve tek kalenin milletimizin bağımsızlığı kadar tarafsızlığına da inandığı yegane merci olarak görmesini sağlamaktır.

Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri

Sözlerimi tamamlamadan önce bir hususu daha sizlerle paylaşmak istiyorum.

Dün burada yüce meclisimizin 90.kuruluş yıldönümünde özel gündemle toplandık. Siyasi Partilerimizin genel başkanları ve temsilcileri bu kutlu gün sebebiyle bizlere ve milletimize hitap ettiler. Buradaki konuşmalardan beni en mutlu eden an ve avuçlarımı patlatırcasına alkışladığım an, ana muhalefet partisi Sayın Genel Başkanının 1960 darbesinden tam 50 yıl sonra darbecilerin utançlarını yüzüne vurması ve darbecileri lanetlemesiydi.

Ancak yine aynı konuşmasında çok iyi bildiğime inandığım, Anayasamızın 138.maddesine de aykırı olarak yürüyen davalarda ilgili de beyanları oldu. CHP’nin Sayın Genel Başkanı,1960 darbesini kurumsal olarak nasıl 50 yıl sonra reddettiyse umarım henüz soruşturması bile yapılmadan ‘’katil Allahuekber diyerek tetiği çekiyordu’’ diye taraflı hüküm verenleri, hiçbir günahı olmayan masum Danıştay Hâkimini katleden ve onun müşevviklerini, işbirlikçilerini, sağa-sola uzun namlulu lav silahları, tüfekler, tabancalar ve bombalar gömenleri kendisini hukuk yerine koyup, hukuk dışı cezalar veren ve infaz edenleri kınaması ve reddetmesi içinde bir 50 yıl daha beklemeyiz diyor, sabrınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyor, tam bağımsız ve pür tarafsız bir yargının inşaası için yapılan bu önemli düzenlemenin ülkemiz ve insanımıza hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Tekrar Sayın Başkanımı, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.” (www.kanal46.com)