MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Suriye’ye askerî operasyonun görüşüldüğü zirvenin ses kayıtlarının internete düşmesine sert tepki gösterdi.


“Devlet fiilen yoğun bakımdadır.” benzetmesinde bulunan Bahçeli, Türk milletinin her türlü tehdit ve baskıya karşı korumasız olduğunu, Başbakan’ın kendisini ve oğlunu kurtarayım derken devletin prestijini, caydırıcılığını ve milletin bekasını ateşe attığını söyledi. MHP lideri, Erdoğan’ın ‘Cemaat’ eksenli suçlamalarının gerçeği yansıtmadığının altını çizerken, “Başbakan ve zihniyeti bu konuyu Cemaat’in üzerine yıkmakla kendisini aklayamayacaktır. Çünkü bu kadar geniş çaplı bir dinleme ve gözetleme faaliyetinin küresel güç ve istihbarat örgütlerinden bağımsız icra edilmesi aklın inkârı olacaktır.” dedi.


Seçim gezilerine dün ara veren Devlet Bahçeli, akşam saatleride basının karşısına geçerek Suriye konusunda Dışişleri Bakanlığı’nda yapılan güvenlik zirvesiyle ilgili internete düşen ses kayıtlarını değerlendirdi. Başbakan’a ve Milli İstihbarat Teşkilatı’na sert eleştiriler yönelten Bahçeli’nin açıklamaları özetle şöyle:


Haşhaşi hedef saptırma, kendisi yolsuzluğun ininde: Rüşvetçiler, hırsızlar, soygun çeteleri cezaevinden çıkarılmıştır. Hain, casus, ajan, paralel yapılanma, örgüt, maşa, kaset montajcıları, takiyeci, haşhaşi, virüs, sülük, vaiz lobisi, kan lobisi, faiz lobisi diyerek hedef saptırmaktadır. Tam 102 gündür, itibar suikastçıları, dindar kisvesine bürünmüş iftiracılar, milli irade hırsızları, yalancı peygamberler, içi boş alim müsveddeleri beyanlarıyla akılları karıştırmaktadır. Başbakan Erdoğan, gerçekleri boğmak için ananas polemiğine girmiştir. Rüşvetin üzerini örtmek için tesbihlerin gelip gittiğinden bahsetmiştir. Başbakan, hedef yaptığı grupların inlerine gireceğiz derken yolsuzluk ininde kendisinin saklandığını gözlerden uzak tutmaya kalkışmıştır.


Başbakanlığı yürütemez: Görevinden derhal ayrılmalı, arkasından da bağımsız yargının huzuruna çıkmalıdır. Yoksa bu kadar isnat ve olağanüstü suçlamalarla başbakanlık görevini yürütemeyecektir. Zira aldığı kararlar, attığı imzalar, yaptığı idari tasarruflar gayri meşru ve gayri ahlaki olacaktır. Türk milletinin başhırsız, başçalan, başyürüten, başgötüren dediği bir kişi iktidarda kalamaz, koltukta oturamaz. Başbakan için seçenekler ikiye düşmüştür. Ya paşa paşa hesap verecektir ya da tarihi nitelikli yolsuzluklarından dolayı gün gelecek, ülkeden kaçmak zorunda kalacaktır.


Devlet, içler acısı durumda: Devletin en mahrem ve özel bilgilerinin sanal medya kanalıyla servis edilmesi devletin içine düşürüldüğü içler acısı halin özetidir. Dışişleri Bakanı, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı, MİT Müsteşarı, Genelkurmay 2. Başkanı’nın katıldığı toplantının dinlenmesiyle elde edilen ses kayıtları internet sayfalarına düşmüştür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti baştan ayağa dinlenmekte, plan, hedef ve niyetleri ülke ve dünya kamuoyuna servis edilmektedir.


Tüm güvenlik duvarları yıkıldı: Bu ajanlar kimdir, nerelere saklanmıştır, arkalarındaki güç kimlerdir? Devlet, bu kadar hainin, düşmanın ve her tarafa sızmış ajan-provokatörün saldırısına ne kadar dayanabilecektir? Tüm güvenlik duvarları yıkılmış, tüm mahremi çökmüş, kozmik şifreleri çözülmüş bir devletin yaşama ve var olma şansı şimdiye kadar görülmemiştir. Devletin perişan hali Başbakan Erdoğan’ın eseridir.


Gerçek paralel ihanet: Erdoğan’a sesleniyorum. İktidar ve koltuk hırsı uğruna devletin posasını çıkarmaktan dolayı mutlu musun? Türkiye’yi bölüp parçalamak amacıyla devleti tahrip etmekten, her tarafını çürütmekten dolayı sevinç duyuyor musun? Gerçek paralel ihanete, bölücü alçaklara ortam açmaktan memnun musun? Devletin sırlarını bugüne kadar kimlerle paylaşmış, milli çıkarların aleyhine kimlerle işbirliği yapmıştır? Türkiye’yi yediden yetmişe dinleyenler gerçekte kimlerdir? Başbakan ve zihniyeti bu konuyu Cemaat’in üzerine yıkmakla kendisini aklayamayacaktır. Çünkü bu kadar geniş çaplı bir dinleme ve gözetleme faaliyetinin küresel güç ve istihbarat örgütlerinden bağımsız icra edilmesi aklın inkârı olacaktır.


Muhtevası Erdoğan’ın masasındaki komplo: Elbette, milli güvenliğimizi sakatlayıcı casusluk faaliyetidir. Fakat bu yolu açan, mütecaviz hareketlere karşı gafilce sessiz duran Erdoğan’dır. Dışişleri Bakanlığı’ndaki toplantının dinlenmesi bir sorunsa, orada konuşulanların muhteviyatı daha ağır bir başka sorunun varlığına işarettir. Toplantı Türkiye’nin güvenliğini konuşmak yerine Başbakan ve hükümetinin siyasi güvenliğini sağlama almak için bir beyin fırtınası şeklinde geçmiştir. Başbakan Erdoğan’ın Süleyman Şah Türbesi’ni bahane ederek Suriye’yle savaşı ciddi ciddi aklından geçirdiği ortaya çıkmıştır. MİT Müsteşarı’nın; “Gerekirse Suriye’ye dört adam gönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırıp savaş gerekçesi üretirim, Süleyman Şah Türbesi’ne de saldırırız.” sözleri, Başbakan’ın masasındaki asıl komployu ele vermiştir.


MİT Müsteşarı kendi ülkesine füze attırıp savaşa sokmayı amaçlıyor: İstihbarat teşkilatının başındaki bir şahıs, ülkesine, vatanına, milletine başka bir ülkeden füze atmaktan bahsetmektedir. Başbakan’ın sır küpü olan MİT Müsteşarı’nın bu denli pervasız, bu kadar kontrolsüz ve bu derece kendi ülkesini yok sayması, yaptığı görevle kesinlikle bağdaşmamaktadır. Camileri bombalayacaklar diyerek yıllarca TSK zan altında bırakılmış, değerli komutanlar haksız yere cezaevinde tutulmuştur. Ancak şimdi kendi ülkesine füze attırıp Türkiye’yi savaşa sokmayı amaçlamış birisi karşımızdadır. Güçlü bir ihtimaldir ki, bu fikrin patent hakkı Başbakan Erdoğan’ındır. Yani Başbakan, rüşvet, yolsuzluk ve hırsızlıktan yakayı kurtarabilmek için Suriye’ye karşı düzmece bir savaş senaryosu dahi hazırlamıştır.


Milletine kurşun sıkacak kadar gözü dönmüş: Başbakan, Türkiye’ye bizzat kendi işbirlikçi adamları vasıtasıyla füze atılmasına dahi sıcak bakacak kadar ahlaksız, vicdansız ve insafsızdır. Milletim asıl yüzünü ve maksadını anlamalıdır. Başbakan için atılacak füzeler sonucunda kimlerin öleceği, hangi felaketlerin yaşanacağı, hangi gözyaşlarının döküleceği önemsiz bir ayrıntıdır. Geçmişte tıpkı PKK’yla yaptığı kanlı barutlu pazarlıklar gibi, Suriye’de de aynı yöntemi denemeye kalkışmıştır. Meydanlarda hizmetkârlıktan dem vuran Başbakan Erdoğan, milletine kurşun sıkacak kadar gözü dönmüş siyasi bir kişiliktir.


MİT ne iş yapıyor: Bu kadar yıpranan, tartışılan, zihniyeti hakkında çok ciddi eleştiri ve iddiaların olduğu bir kişinin MİT’in başında kalması Türkiye’nin milli güvenliğini daha da aşındıracaktır. Şunu da merak ediyorum ki, Türkiye telekulak çetelerinin eline geçerken MİT, ne iş yapmıştır? Devletimiz açık ya da örtülü operasyona uğrarken MİT, Kandil’de midir, İmralı’da mıdır, yoksa yeni bir Oslo masasında ter mi dökmektedir?


Kaset tezgâhına bulaşması, ipliğini pazara çıkardı: Başbakan Erdoğan’ın geleceği zifiri karanlıktır. Başbakan Erdoğan siyasi menfaatleri uyarınca her kötülüğü yapacak kadar insanlıktan ve Allah korkusundan uzaklaşmıştır. Twitter’ı kapatması, YouTube’u karartması, siyasi partilere kaset tezgâhına bulaşması Başbakan’ın ipliğini pazara çıkarmış, maskesini tümden düşürmüştür. AKP’nin Türkiye’yi tasfiye hamlesine ilk ve kat’i itiraz 30 Mart günü yapılacaktır.


‘Evlatlarıma operasyon yapacaklar’ diyen babaya: Yalnız değilsiniz


Devlet Bahçeli'nin parti genel merkezinde yaptığı basın toplantısı sonrasında bir vatandaş, “Saygıdeğer genel başkanım, biraz evvel üzerinde durduğunuz gibi AK Parti'ye rey veren günahkârlardan biriyim.” diye seslendi. Vatandaşın sözlerine Bahçeli, “Estağfurullah kendinizi öyle görmeyin.” şeklinde karşılık verdi. Vatandaş, son günlerde olup bitenlerden rahatsız olduğunu belirterek, “Evlatlarımdan bir iki tanesi de Hocaefendi ile irtibatlı. Dolayısıyla operasyon yapılacağı söyleniyor. Bir baba olarak, yalanlarla çocuklarımızın içeri alınacağının istihbaratı var. Bendeniz 82 yaşında bir baba olarak elbette onlara gelecek şeyleri göğüslemek üzere dün istifa ettim. Tekrar MHP'ye katılmak istiyorum. Yüzde 8 civarında eski MHP'lilerin orada olduğunu söylediler. MHP'liler tamamen terk etmiş durumdalar. Gerekli cezayı seçimde mutlak surette vereceklerdir.” dedi. Yaşlı vatandaşın bu sözleri üzerine Bahçeli, “Sizin partimize katılma istediğiniz bizim için şereftir. Hiçbir şart altında da ne siz ne de çocuklarınız yalnız değilsiniz.” ifadelerini kullandı.


ZAMAN

Editör: TE Bilisim