MHP, hükümetin ‘Kürt açılımı’na şiddetle tepki göstermesi kendisiyle tutarlıdır, üslubu ise fazla serttir. “12 kötü adam” sözü Bahçeli’nin kişiliğindeki ‘olgunluk’ görüntüsüne yakışmadığı gibi, bu son derece karmaşık sorunu pek bir basite indirgemektedir.

Keşke Kürt sorunu “12 adam”ın marifeti ve iktidarın “ihanet”inden ibaret olsaydı!

Yaklaşık yüz yıldır Türkiye’de rejimler, hükümetler değişmiş ama bu sorun çözülememiştir. Çeyrek yüzyıldır “terör” olarak ortadadır, nasıl taban tuttuğu da seçim sonuçlarıyla bellidir.

Çağımızda bırakın Takrir-i Sükûn ve sıkıyönetimleri, OHAL bile söz konusu olamaz. Kürt sorununu en azından yumuşatmak için böyle bir çağda ne gibi politikalara ihtiyaç vardır? MHP’nin de bu yönde tezler geliştirmesi gerekmiyor mu?

MHP için bir hareket noktası, Ziya Gökalp’in konuya ilişkin yazdıkları olabilir. Faruk Bildirici’nin “Yemin Gecesi” adlı kitabında anlattığı olay da önemlidir: Rahmetli Türkeş, Demirel’in reddettiği DEP heyetini kabul ederek Leyla Zana ile konuşmuş, Kürtleri yok saymayıp “kardeş” olarak nitelemiş, hatta kız kardeşinin bir Kürtle evli olduğunu anlatmıştır. MHP için önemli bir referanstır bu.

Kürt vatandaşlarımızda Kürtlük duygusunu tahrik edecek davranışlar ise herhalde ülkeye hizmet etmez.

CHP ne diyor?

CHP açısından konu son derece ‘tuhaf’tır, daha doğrusu vahim... Baykal’ın 7 Ocak 2009’da Diyarbakır’da yaptığı konuşmada, “yanlış anlaşıldığını” belirterek söylediği şu sözlere bakın:

“Haklı olarak dile getirilen demokratik talepler var. Biz bütün siyasi partilerin arasında bu konuda ilk önce görüşlerini açıklamış bir partiyiz. 1989 yılında SHP’de kurulan komisyona Genel Sekreter olarak öncülük ettim. O komisyon raporu, o gün ne düşündüğümü ve bugün de ne düşünmekte olduğumu yansıtır”.

Gerçekten Baykal’ın imzasını taşıyan 1989 raporu önemliydi, ilkti, hatta ‘açılım’ konusunda ‘öncü’ niteliğindeydi.

Dahası, CHP, 1999 Ağustos’unda da bir “Doğu ve Güneydoğu Raporu” ve bir de “Demokratikleşme ve İnsan Hakları Raporu” hazırlayıp Diyarbakır’da tartışmaya açmıştı.

Ne oldu?!

CHP bugün hükümetin ‘açılım’ına karşı çıkarken, kendisinin “rapor”larındaki ilkeleri ve “haklı demokratik talepler” dediği neyse onları ortaya koyup “Bunlara evet, başka türlüsüne hayır” diye bir tavır koysaydı tutarlı olurdu, inandırıcı olurdu.

Öyle yapmıyor, önerisiz karşı çıkıyor. Tutarlı ve inandırıcı olamadığı için oy alamıyor, demokrasimizin sol ayağı sürekli topallıyor.

Solcu Kürtler nereye?

Milliyet‘te Devrim Sevimay’ın “Türkiye Kendi Modelini Arıyor” dizisi, bu konudaki tartışmalara değerli bir katkıdır: Çok farklı çözüm önerileri ileri sürülüyor. Önerilerin bu kadar çeşitlenmiş olması sevindirici... Aralarında geçişkenlikler olmayan katı iki bloka ayrılmış olmaktan korkmak gerekirdi!

O tür bloklaşmalar yumuşama yaratmaz, çatışmayı kızıştırır.
Kürt meselesinde ‘liberaller’den farklı düşündüğüm yönler var, ayrı bir yazı konusu.

Bu tabloda “sosyal demokrat görüş” diye ortaya siyasi bir fikrin konulamayışı son derece vahimdir: AKP’ye gidemeyen solcu Kürtler için PKK ve partisi DTP dışında yol yok demektir bu!

Etnik milliyetçiliği demokratikleştirmede Türkiye’nin İspanyol Sosyalist Partisi gibi bir imkânı yok demektir bu!

Bu, Türkiye için iyi mi Sayın Baykal?

TAHA AKYOL
MİLLİYET