Müstakil Sanayici İşadamları Derneği (MÜSİAD) Gaziantep Şubesi tarafından dernek üyeleri ve ailelerine ‘İnsan Yetiştirme’ konulu konferans verildi.


Grand Otel’de düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katılan Yavuz Bahadıroğlu Hz. Muhammed’in (Sallallahu Aleyhi ve Selem) hayatından, Osmanlı padişahlarının yaşantılarından örnekler vererek aile yapısı ve çocukların yetiştirilmesi ile ilgili önemli bilgiler verdi.


Konferans öncesi açılış konuşmasını yapan MÜSİAD Gaziantep Şube Başkanı Kurt Ali Kılçık, çocuğun ilk eğitimini aileden aldığına işaret ederek, ailelere büyük görevler düştüğünü ifade etti. Başkan Kurt Ali Kılçık, anne, babanın ve ailede yaşayan diğer aile bireylerinin günlük yaşamlarında ve bir birlerine karşı olan davranışlarında çocuklara iyi örnek olmaları için davranışlarına azami özeni göstermeleri gerektiğini ifade ederek, “Her devirde, ana-baba için çocuk terbiyesi önem arz etmiştir. Her aile bilgisi, kültürü ölçüsünde evladını iyi yetiştirmek için gayret göstermiştir. Çocuğun terbiyesi, aile açısından toplum açısından önemlidir. Çünkü, çocuk, ana baba elinde bir emânettir. Gerekli terbiye verilmezse emanete hıyanet edilmiş olur. Çocukların temiz kalpleri kıymetli bir cevher olup, mum gibi, her şekli alabilir. Küçük iken, hiçbir şekle girmemiştir. Temiz bir toprak gibidir. Temiz toprağa hangi tohum ekilirse, onun mahsûlü alınır. Neye meylettirilirse, oraya yönelir. Eğer hayrı âdet eder, öğrenirse hayır üzerine büyür. Çocuklara îmân, Kur'ân ve Allahü teâlânın emirleri öğretilir ve yapmaya alıştırılırsa, din ve dünya saâdetine ererler. Bu saâdete anaları, babaları ve hocaları da ortak olur. Eğer bunlar öğretilmez ve alıştırılmaz ise, bedbaht olurlar. Yapacakları her fenâlığın günâhı, ana, baba ve hocalarına da verilir” dedi.


Başkan Kurt Ali Kılçık, harâm olan şeyi çocuğa yaptıran kimsenin, harâm işlemiş olacağını belirterek, “Çocuklarına içki içiren, kumar oynamaya alıştıran, müstehcen neşriyatı okumasına sebep olan, yalancılık, hırsızlık gibi kötü huylara alıştıran, kıbleye karşı ayak uzatmasına sebep olan kimse, günâh işlemiş olur. Dînimizin temeli, îmânı, farzları ve harâmları öğrenmek ve öğretmektir. Allahü teâlâ, Peygamberleri bunun için göndermiştir. Gençlere bunlar öğretilmediği zaman, İslâmiyet yıkılır, yok olur. Allahü teâlâ, Müslümanlara (Emr-i ma'rûfu) emrediyor. Yâni, benim emirlerimi, bildiriniz, öğretiniz buyuruyor. (Nehy-i münkeri) emretmekle de, yasak ettiğini bildirdiği harâmların yapılmasına râzı olmamamızı istiyor. Ne zaman çocukta iyi bir hareket görülürse, onu takdir etmeli, mükâfatlandırmalıdır! İnsanların yanında bazen onu övmelidir. (Amcası benim çocuğum böyle yaptı.) diyerek iyiye teşvik etmelidir. Bir kabahat işler veya kötü bir söz söylerse birkaç defa görmezlikten gelmeli, (Onu yapma) dememeli, azarlamamalıdır. Sık sık azarlanan çocuk, cesaretlenir, gizli yaptıklarını açıktan yapmaya başlar. Yaptığı kötü işlerin zararı, kendisine tatlı dil ile anlatılmalı, ikâz edilmelidir! Yapılan iş, dîne aykırı ise işin zararı, fenâlığı ve neticesi anlatılarak, o kötü işe mâni olmalıdır” diye konuştu.


Çocukların bir ülkenin en değerli varlıkları olduğunu hatırlatan Başkan Kurt Ali Kılçık, “Anne ve babalar olarak hepimizin genelde bir ön yargısı vardır ve her anne ve baba kendi çocuklarının çok zeki olduğunu düşünür ve çocuğunu okula gönderirken de, istisnasız çocuğunun çok başarılı olmasını ve güzel bir meslek sahibi olmasını ister. Bu istek çok doğal ve masumane bir istektir. Çocuklarımız bizim ve ülkemizin en değerli varlıklarıdır. Onlar bizim ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin geleceğidir. Bu gün bizim yürüttüğümüz sosyal, siyasal ve kamu alanlarındaki bütün görevlerimizi gelecekte çocuklarımıza devredeceğiz. Kısacası geleceğimizi onların eline emanet edeceğiz. Biz çocuklarımızı bu gün ne kadar iyi yetiştirirsek gelecekte onlarda bizi o kadar güzel yöneteceklerdir. Bir ülkenin gelişmesinde, kalkınmasında ve modernleşmesinde etkili olan en büyük güç eğitilmiş insan gücüdür. O yüzdendir ki çocuklarımızın çağdaş ve nitelikli insanlar olarak yetişmesi için veliler olarak bizim üzerimize çok büyük görevler düşmektedir. Artık çocuğumuzun eğitimini tesadüflere, şansa veya sadece öğretmenin inisiyatifine bırakma devri çok gerilerde kalmıştır.Eğer çocuğumuzun başarılı bir insan olmasını istiyor ve ona kaliteli bir eğitim aldırmak istiyorsak ana ve babalar olarak bizimde değişmemiz ve kendimizi buna bilinçli olarak hazırlamamız gerekmektedir.Şunu bilmenizi isterim ki çocuklarımızın başarılı yada başarısız olmalarında sorumluluk sadece çocuklarımızın ve öğretmenlerimizin üzerinde değil aynı oranda bizimde bundan büyük payımız vardır. Başarısızlığın suçunu ve sorumluluğunu sadece çocuklarımızın ve öğretmenlerimizin üzerine yıkmak büyük haksızlık ve insafsızlık olur” şeklinde konuştu.(İHA)