Büyük işdünyası, Kürt sorununun ne kadar farkında?

Zaman gazetesi, işadamı Hüsnü Özyeğin’e soruyor: “Kürt açılımını nasıl değerlendiriyorsunuz?”

Özyeğin’in yanıtı:

“Amerika’nın Avrupa’ya üstünlüğünün mozaik yapısından kaynaklandığına inanıyorum. Amerika dışa açık bir ülke. En azından son elli yıldır insanları ile barış içerisinde. Bundan da çok büyük fayda görüyor. Bizim de bütün vatandaşlarımızla aynı yakınlık, aynı sıcaklık içinde olmamız lazım. Türkiye’nin gücünün buradan gelmesi gerekiyor. Dolayısıyla ben bu açılımı açılım olarak değil, yapılması gereken iş olarak addediyorum.”

Soru:

“Size göre geç mi kalındı?”

Hüsnü Özyeğin:

“Tabii, geç bile kaldık. Dolayısıyla burada kat edilecek mesafe ülkeye huzur getirecek. Böylelikle tüm ülke vatandaşlarını kucaklamış olacağız ve biz aynı amaca yönelik, aynı idealleri, aynı hayalleri olan ülke haline geleceğiz.”

Soru:

“Hükümetle birlikte Çankaya’nın da yürüttüğü bu açılıma işdünyası nasıl katkı sağlayabilir?”

Hüsnü Özyeğin:

“Türkiye’de bu sefer en üst düzey yetkililer de başarılı olmak istiyorlar. Bence başka türlüsü düşünülemez. Dolayısıyla toplumun her katmanının bu işin içine girmesi lazım.” (Özyeğin röportajı,16 Ağustos 09 tarihli Zaman)

Hüsnü Özyeğin’in ‘Kürt açılımı’yla ilgili bu sözlerinin altını çizmekte yarar var.

Her şeyden önce Özyeğin herhangi bir işadamı değil. Türkiye’yi bunca yıl kanatmış son derece hassas bir meseleyle ilgili olarak görüşlerini açıkça dile getirmesi de önemli.

Öncelikle sorunun çözümünde geç kalındığını söylüyor.
Amerika gibi Türkiye’nin toplumsal yapısının da bir mozaik olduğunu belirtiyor. Amerika’daki gibi bizde de farklı köklerden gelen yurttaşların kucaklanması halinde, Türkiye’nin çok daha ileri gideceğine işaret ediyor.

Bu bakımdan Türkiye’nin özellikle ekonomik alanda elde edebileceği kazançlara dikkati çekiyor.

Ankara’da işin sıkı tutulduğuna dair işaretlere değindikten sonra da, başta işdünyası ve sivil toplum olmak üzere herkesin elini taşın altına sokması gerektiğini söylüyor.

Hüsnü Özyeğin’in bu açıklamalarını okuyunca bir soru özellikle aklıma takıldı.

Büyük işdünyası, TÜSİAD acaba Kürt açılımı konusuna bugün gerektiği kadar zaman ayırıyor mu, bu sorunu yeterince düşünüyor mu?..

Yoksa yaz rehaveti mi?..

Bilemiyorum.

Ama şunu biliyorum.

Türkiye bugün sancılı bir değişim sürecinde ilerlemeye çalışıyor. Bu sefer üstesinden gelinmek istenen sorun, öyle böyle bir sorun değil.

Kısaca denebilir ki:

Bu ülkede eğer her şeyin başı olan istikrar artık yakalanmak isteniyorsa, Kürt sorununun çözüm rayına oturması şarttır.

Türkiye bu sorunu çözüm rayına sokamadığı ve gerçek istikrarı yakalayamadığı içindir ki, ekonomik büyüme ve kalkınma yolunda nal topladı.

Türkiye gerçek istikrardan yoksun kaldığı içindir ki, aş ve iş sorununu çözecek yeterli dış kaynağı bunca yıldır kendisine çekemedi.

Bu soruna takılıp kaldığı içindir ki, demokrasi ve hukuk çıtasını yükseltemedi, insan hakları ve özgürlükler düzenini kuramadı ve bu nedenle de Avrupa Birliği yolunda sürekli tökezledi.

Kürt sorununu çözemeyen siyasal iktidarlar maalesef Türkiye’yi bir ‘kısır döngü’nün içine itmiştir. Yanlış devlet politikaları, Türkiye’nin demokrasi, hukuk ve refah yarışında geri kalmasına yol açmıştır.

Şimdi kritik kavşaktayız.

Demin belirttiğim gibi, Türkiye’de sancılı bir değişim süreci yeniden uç vermiş durumda. Hükümetin, Ankara’nın işi bu sefer ciddi tutmaya başladığına dair güzel işaretler var.

Bu konuda büyük işdünyasının yapabileceği çok şey var.

1990’larla, 2000’li yılların başlarını anımsıyorum.

Özellikle TÜSİAD’ın demokratikleşme, AB’ye uyum, Kıbrıs gibi bazı temel konulardaki dosyalı çalışmaları yararlı ve yol gösterici olmuştu. AB ve Kıbrıs’la ilgili olarak 2003-2004 kavşağının dönülmesinde ve AB ile müzakere kapısının açılmasında önemli katkı sağlamıştı.

Gündemde bugün Kürt sorunu var.

Bu sorun bir yerde o sorunları tümünü kapsıyor. Daha doğrusu, Kürt sorununu çözüm rayını oturtan ve dağda silahların susmasını gerçekleştiren bir Türkiye’nin önü her alanda açılır.

Büyük işdünyası bunun farkında mı?.. Sancılı değişim sürecini görebiliyor mu?

Değişim mi, statüko mu sorusunun yeniden gündemde olduğu zamanları yaşıyoruz.

Farkında mı büyük işdünyası?..

HASAN CEMAL
MİLLİYET