Kamuoyunda "Cübbeli Ahmet Hoca" olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü Hocaefendi, Vahdet gazetesindeki son yazısında şehit yakınlarının serzenişlerine karşı anlayışlı olunması gerektiğini ifade etti.


Şehit ailelerine müsamahalı davranmak, onların acılarını derinden paylaşmak gerektiğini anlatan Ünlü, onlara çok saygılı davranılması gerektiğini belirtti. Şehit yakınlarının zulme uğradıklarını ve beddua hakları olduğunu söyleyen Ünlü, "Bunların PKK'ya, terör örgütlerine, katillere, sebep olanlara, bunları destekleyenlere karşı kötü konuşmalarına Allah-u Teâlâ müsaade etmiştir." dedi.


Cübbeli Ahmet Hoca'nın yazısının satırbaşları şöyle:


Şehit ailelerine çok müsamahalı davranmak, onların acılarını derinden paylaşmak, onlarla görüşüldüğünde çok saygılı, hürmetli, izzetli davranmak gerekir. Şehit yakınları zulme uğradıkları için bunların PKK'ya, terör örgütlerine, katillere, sebep olanlara, bunları destekleyenlere karşı kötü konuşmalarına Allah-u Teâlâ müsaade etmiştir.


Şehit yakınları zulme uğramıştır. Haksızlığa uğratılmıştır. Çünkü vatanını müdafaa uğrunda, kutsallarını savunurken kâfir, dinsiz teröristler tarafından şehit edildikleri için en büyük zulme maruz kalmışlardır. Bunların en çok acısını da anası, babası, eşi gibi yakınları çekmektedir. Biz onlara Allah-u Teâlâ'dan sabr-ı cemil, ecr-i cezil niyaz ediyoruz. Kadere rıza üzere, Allah'a itiraz etmeksizin sabredebilmeyi müyesser eylesin. Geçenki sohbetimizde ve yazılarımızda da bildirdiğimiz üzere şehit yakınlarının çok ecri vardır. Allah katında çok mükâfatları vardır, şehidin yakınları olma hasebiyle.


BEDDUA HAKLARI VAR


Ancak tabi ki insanlar bazı bunaldıkları zamanlarda beddua edebiliyorlar. İleri, geri kötü sözler konuşabiliyorlar, konuşmaktadırlar. Bu hususta Allah-u Teâlâ “Allah, kötü sözün (bilhassa) açıkça söylenmesini sevmez; ancak zulme uğrayan müstesnâ.” (Nisa-148) buyuruyor. Bundan dolayı şehit yakınları da zulme uğradıkları için bunların PKK'ya, terör örgütlerine, katillere, sebep olanlara, bunları destekleyenlere karşı kötü konuşmalarına Allah-u Teâlâ dahi istisna yapmıştır. Sevmediği beddualardan istisna yapmıştır. Yani bu demektir ki onlara beddua hakkı vermiştir.


MAZLUMUN BEDDUASINI ALMAYIN


Nitekim ben de hapse atıldığımda suçsuz yere atıldığımı bildiğim için yani isnat edilen suçların bende olmadığını bildiğim için bu suça zerre kadar bile ortak olanı, rızası olanı, sevineni bile kattım beddualarıma. Ki o beddualar neticesinde neler oldu neler memlekette. Çünkü hadis-i şerifte zulme uğrayan facir bile olsa “Zulme uğrayanın bedduasından sakının” buyruluyor. Yani zulme uğrayan adamın bedduasını almayın diyor. Çünkü mazlumun bedduasıyla Allah arasında perde yoktur. Yani diğer dualar gibi melekler aracılığıyla veya bazı makamlarda bekletilmez, Allah'a direk ulaşır diyor. Hatta kâfir bile olsa diyor. Bakın facir bile olsa diye de bir hadis var. Yani en bozuk adam da olsa, kâfir de olsa zulme uğramışsa zalime karşı yaptığı bedduayı Allah kabul eder diyor.


Bundan dolayı adamın kâfirliği, facirliği, kendi günahları ayrı bir mesele. Ama o noktada haksızlığa uğramışsa, işkenceye, eziyete uğramışsa bu zulmü yapana beddua ediyor ve tutuyor diyor. Bundan dolayı Allah-u Teâlâ zulme uğrayanların beddualarına müsaade vermiş. Beddua etmesen daha iyi değil mi? Daha iyi tabi. Ama bugün Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bile, âlemlere rahmet olarak gönderilen bir zat bile Mekke müşriklerinden bazılarına beddua etmiştir. Sahih hadis-i şeriflerde sabittir. Onların helak olmaları için beddua etmiştir. Allah-u Teâlâ Kur'an'da beddua ediyor. Müşrikleri Allah kahretsin diye kaç tane ayet var.


ACILARINI DERİNDEN PAYLAŞIN


Dolayısıyla şehit yakınlarının serzenişlerine, terör örgütüne ve yandaşlarına, bunları destekleyenlere ve sebebiyet verenlere yaptıkları beddualara anlayışlı olmak lazım. Çünkü Allah-u Teâlâ'nın istisnasındandır. Bedduayı, laneti, kötü konuşmayı sevmem ama zulme uğrayan müstesna diyor. Bu ayetin metnidir. Yani tefsir ve yorumu değildir, metnidir.
Bundan dolayı şehit ailelerine çok müsamahalı davranmak, çok tevazulu olmak, onların acılarını derinden paylaşmak, onlarla görüşüldüğünde çok saygılı, hürmetli, izzetli davranmak gerekir.
Ve en mühim mesele tabi ki acılarını paylaşma neticesinde anlayışlı olmak, serzenişlerine karşı da alttan alarak, bu hususta onların haklı olduğunu, beddualara hakkı olduğunu ima edecek, işaret edecek sözler sarf etmek ve davranışlarda bulunmak icap eder.
Ayet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden yola çıkarak bu hususu okuyucularımızla paylaşmak istiyorum.