Komşunun evi yanıyorsa, alevlerin sizin eve sıçraması muhtemel iken, komşu komşunun külüne muhtaç iken, bayram günü komşumuz Gaziantep’te yaşanan ve ölümlerle sonuçlanan saldırılarla ilgili olarak, Kahramanmaraş Platformu, (akil insanları) hem Gaziantep’teki saldırıyı, hem de Belediye Başkanımız Mustafa Poyraz’a yapılan çirkin saldırıyı kınayan bildiriler yayınlamalı, cenaze törenlerine katılmalı, geçmiş olsun ziyaretleri yapmalı, taziye ve başsağlığı mesajları yayınlamalıdırlar.



Terör örgütü Gaziantep’te, kentin göbeğindeki en işlek caddede, Korutürk Caddesinde haince saldırıyı gerçekleştiriyor, kadınlar ve çocuklar ölüyor, ocaklar sönüyor, tüm ülke değil sadece, dünya ayağa kalkıyorken, bizim, yani Kahramanmaraş sivil toplum kuruluşlarının, siyasilerinin, bürokrasinin seyirci kalması beklenemez ve düşünülemez.



Birileri buna öncülük yapmalı, kim bu başta Valimiz sayın Şükrü Kocatepe…İktidar - muhalefet denilmeksizin, herhangi bir siyasi irade aranmaksızın, tüm siyasi partiler birleşmeli, başta iktidar olmak üzere, yani AK Parti, CHP ve MHP’den oluşan siyasi kadro (Başka parti mi kaldı sanki) diğer akil insanlarla bir araya gelip, hem Gaziantep’teki katliamı,  hem de belediye başkanımız sayın Mustafa Poyraz’a yapılan saldırıyı kınama eylemi içinde olurlarsa, kazanan insanlık olur, Kahramanmaraş olur.



*



Aslında bu yazıyı kaleme almama sebep duyarlı dostlarım oldu. Başta MHP eski İl Başkanı Salman Özdoğan, yerel medyanın güçlü isimleri Mustafa Şirin ve Mehmet Taş kardeşlerim, oluşacak Kahramanmaraş Platformu’nun komşuya destek babındaki girişimi, hem insani,  hem vicdani bir hareket olacaktır.



Biz susarsak, öteki susarsa, beriki sesini çıkartmazsa, yarın yangın, yani alevler bizim bacayı sardığında, ki ne ekersen onu biçersin hesabı, komşuların, yardımına gittiklerin, yanında oldukların da senin yanına gelecek, acını paylaşacaktır.



Acı bu, ne zaman seni-beni bulacağını kestirmek güç.



O halde,  komşu acılar içindeyken, yas tutuyorken, cenazeler bir bir kalkarken, devletin zirvesi Gaziantep’e akarken, siyasi parti temsilcileri Gaziantep’e bilet kestirirken, bizim baka kalmamız, seyirci durmamız şık olmaz!



Öte dünyada bile insanı ilk önce komşusundan sorduklarına göre, kenetlenmenin, omuz vermenin, destek çıkmanın, komşunun kapısını çalmanın tam vakti…



*



Terörü tasvip etmek, saldırıyı onaylamak, cana kıymayı makul ve makbul göstermek insani değil.



Komşu yangın yeri, acılar evi, biz seyirci kalıyoruz.



Doğru mu, değil!



Valimiz sayın Şükrü Kocatepe’nin oluşturacağı bir heyet, ki adına günümüzde platform deniliyor, akil insanlardan ve sivil toplum kuruluşlarından oluşan kitle, komşuya gitmeli, acıları p aylaşmalı, yaralarına merhem olunmalıdır.



Gaziantep’te bunlar olurken, bize düşen de gidip acılara ortak olmak varken, aynı günlerde belediye başkanımıza saldırı oluyor, ayak bileğinden yaralanıyor sayın Poyraz.



Bakıyoruz, kimsede ses sada yok.



Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kemal Karaküçük hariç. Duyarlı davranıyor, hassasiyet gösteriyor, acıya ortak oluyor, saldırıları kınıyor.



Kendine, kurumuna ve şehrimize yakışanı yapıyor.



Genele baktığınızda, ne siyasi irade, ne bürokrasi, ne sivil toplum kuruluşları, sanki ateş komşuya değil, Patagonya denilen ülkeye düşüyor.



Öyle de olsa, küçümsediğimiz, küçümsediğimiz Patagonya da olsa, acının tarifi ve adresi yoktur.


*



Komşuda cenazeler kalktı, kalkacak. Ama hayat devam ediyor. Ederken de, komşuluk görevimizi yerine getirmediğimizde, yarın aynı acı bizi adres gösterdiğinde, gelmedi diye komşuyu eleştirme hakkımız olmayacak.



Hani derler ya, ne verirsen elinle, o gider seninle…



Acıya ortak olursan, başın derde girdiğinde senin de yanında olanlar çıkar.



Bana ne dersen, nemelazımcı davranırsan, komşuyu, olayı ve kişileri önemsemezsen, ateş senin evine düştüğünde şikâyet etmeye, sızlanmaya bırak hakkı, zamanın bile olmayacak.


Sayın valim, bu iş size düşüyor.



Bir platform oluşturun, içinde yerel yönetimler, bürokrasi kesimi, siyasi irade, sivil toplum kanaat önderleri ve basın olan bir akil insanlar topluluğu Gaziantep’e gitmeli, cenaze namazlarına katılıp, başsağlığında bulunulmalı.



Ve içimizi sızlatan, bize bayramı zehir eden bir başka örnek, belediye başkanımıza yapılan saldırıyı sadece iki cümle ile kınamak yetmez, yine bu akil insanlardan oluşan topluluk, hep birlikte belediyeyi ziyaret etmeli, gerekirse başkanın evine giderek geçmiş olsun dileklerini iletmeli, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız bulunan şu günlerde, topluma bu mesajı  vermenin bir insanlık borcu olduğunu unutmamalıyız!



Hadi, bismillah deyin, çıkın yola!


 


MEHMET FİSKECİ


(NOT: Bu çağrı Kimlik ve Kanal 46'da ortak olarak yayaımlanmaktadır. Diğer basın-yayın organlarını da bu ortak çağrıya destek vermeye davet ediyoruz...)