Tweet attı diye evi basılan ünlü gazeteci Sedef Kabaş, "Benim üzüldüğüm nokta şu. Koskoca bir Cumhuriyet savcısının Türkiye’de bu kadar yolsuzluk hukuksuzluk, usulsüzlük, gasp, şiddet, cinayet, hırsızlık varken bizim gibi vatandaşlarla uğraşıyor olması" dedi.


Bir ay önce attığı yolsuzluk tweeti yüzünden, evine sabah vakti baskın yapılarak gözaltına alınan daha sonra serbest bırakılan gazeteci Sedef Kabaş, attığı tweet’in arkasında olduğunu açıkladı. Kabaş şöyle konuştu: “Bana hep soruyorlar. Korktunuz mu üzüldünüz mü? Benim üzüldüğüm nokta şu.
ŞİDDET, CİNAYET VARKEN
Koskoca bir İstanbul Cumhuriyet savcısını Türkiye’de bu kadar yolsuzluk hukuksuzluk, usulsüzlük, gasp, şiddet, cinayet, hırsızlık var iken bizim gibi vatandaşlarla uğraşıyor olması. Gerçekten Türkiye açısından zaman ve enerji kaybı. Türkiye’nin sadece bunlardan dolayı zaman kaybetmesi üzdü beni. Çünkü dün o kadar polis savcı hakim gazeteci benim işimle meşgul oldu. Oysa ki Türkiye’nin bugün başka şeyleri konuşuyor olması gerekirdi.”
CİHAZLARA EL KOYDULAR
Önceki sabah polisleri kapısının önünde görünce şaşırdığını anlatan Kabaş, şöyle devam etti: “Polisleri kapımın önünde görünce insan şaşırıyor doğal olarak. Tabii polislere sorup, niçin geldiklerini öğrendim. Zaten beni bilerek tanıyarak gelmişler. Evime davet ettim. Çay yaptım onlara. Gayet nazik insanlardı. İstedikleri gibi arama yapabileceklerini söyledim. Tabii elektronik cihazlara el koydular.
OĞLUMUN TABLETİ
Oğlumun kullandığı tablet dahil el koydular. Ardından Bilişim suçlarına götürdüler. Ancak oradaki ifademi Savcı, yeterli görmedi ki bizzat görmek istedi. Avukatlarım bunun doğal bir süreç olmadığını söyledi bana. Olağan dışı bir süreç olarak nitelediler. Savcıya ifademi verdim. Orada ben tehdit gibi bir üst suçla suçlandım.
Aslında benim oradaki eleştirim şahsa yönelik değil herkes görüyor. Karara yönelik. Ancak tweetimin arkasındayım. Benim eleştirim tarihin en büyük yolsuzluk sürecinin yeterince araştırılmamasına yönelik. Kuvvetli şüpheler konusunda sorgulamaya çekilmeyen insanlar olduğu biliniyor.
TWEETİMİN AKASINDAYIM
Vicdanlar rahat değil. Dolayısıyla benim attığım tweetteki eleştirim soruşturmanın kapatılmasına yönelik eleştiriden ibaret. Savcılık mahkemeye tehdit olarak sevk etti. Hakim bey ise bunu ifade özgürlüğü çerçevesinde yorumladı. Ama dediğim gibi tweetimin arkasındayım.”
TERÖRLE MÜCADELE EDENLERE DUACIYIZ
“Terörle Mücadele konusunda hedef göstermeyi bırakın tam tersine terörle mücadele ederken hayatlarını vermiş olan insanlara duacıyız biz. Tam tersine terörle mücadele edenler her zaman arkasındayız. Terörle mücadelenin yeterli yapılmadığı düşüncesindeyiz.”
BASKI ORTAMI ARTIYOR
Ankara Barosu:
Toplum üzerinde kurulan baskı ortamı her geçen gün varlığını daha çok hissettirerek devam etmektedir. Bir gazeteciye yönelik yürütülen soruşturmadan çok, temel hak ve özgürlükler çerçevesinde görüşünü açıklamak isteyen herkese yönelik bir gözdağı operasyonu yürütülüyor. Bu olay, iktidarın hoşuna gitmeyen konularda eleştiri hakkını kullananların başına gelen kabul edilemez bir sindirme yöntemidir.
GAZETECİLER SUSTURULMAK İSTENİYOR
Medya Etik Konseyi Başkanı Halit Esendir:
Aynı gün içersinde iki farklı yayın organından gazetecilerin göz altına alınması, gazetecilik mesleğini yapılamaz hale getirmektedir. Gazetecilere gözdağı verilmek istendiğinin somut bir örneğidir. Özellikle Mehmet Baransu’nun ev adresi belli olduğu halde ifade için gözaltına alınması, gözdağı vermek anlamına gelmektedir. Zaman Gazetesi ve Samanyolu TV ile başlayan medyaya darbe, yavaş yavaş halkasını genişletmekte diğer gazetecileri de içine çekmektedir. Muhalif fikir beyan eden gazeteciler ‘makul şüphe’ ile gözaltına alınmakta, baskılarla susturulmak istenmektedir. Medya mensuplarına yapılan her türlü susturma, gözdağı ve yıldırma girişimlerini şiddetle protesto ediyoruz.
KAYNAK:BUGÜN GAZETESİ