33 yıl önce Maraş'ta taş dolu tabutlarla halkı galeyana getirdiler...Maraş'ta 33 yıl önce Alevî ve Sünnî vatandaşları karşı karşıya getiren olayların provokasyon olduğu konusunda artık iki taraf da hemfikir.


12 Eylül darbesi öncesinde 105 vatandaşın hayatını kaybettiği kanlı Maraş olaylarının 33. yıldönümü.



Olayların tanıklarından millî güreşçi Güngör Gencay, o güne kadar Alevi ve Sünnilerin şehirde kardeşçe yaşadığını belirtiyor. Gencay, ortaya konan oyunu çarpıcı bir örnekle anlatıyor: "Ulu Cami'nin avlusuna tabut getirmişler, millet aşağıdan yukarıya hücum edince tabutu koyup kaçıyorlar. Tabutları açınca içinden taşların çıktığını gördük." O günlerde esnaflık yapan Alaaddin Karakoru da tabutlardan taş çıktığını doğruluyor.


Olayların yaşandığı güne kadar Alevi ve Sünnilerin şehirde kardeşçe yaşadığını belirten milli güreşçi Güngör Gencay şöyle konuşuyor: "Her iki tarafla alakası olmayan şer insanlar vardı. Olayların olduğu günlerde bunlar halkı galeyana getiriyorlardı. Ne kadar komşum varsa, bunları bir alanda toplamışlar. Ellerine birer beyaz kâğıt vermişler. Herkese sağ görüşlü komşusundan tanıdığı kim varsa buraya yazsınlar demişler. Boş kâğıtlara herkese bir suç isnat etmişler. Bana da 'Bu judocu, elinde makineli tüfekle damdan atlayarak herkesi taradı' demişler. Halbuki benim için 'atladı' dedikleri duvarların arası 15 metreden fazla. Zaten ben askerde de silah kullanmadım. Silah söküp takmayı bile şu gün olsun bilmem. Daha sonra bizleri cezaevine aldılar. İçeride bize yapmadıkları işkence kalmadı."


Gencay, olaylarda ne tür oyunların oynandığını şu sözlerle aktarıyor: "Ortamda çok fazla söylenti vardı. Kimler olduğunu bilmediğimiz insanlar gelerek iki kardeşimizin öldürüldüğünü ve cenazelerin Ulucami'ye getirileceğini söyledi. Hepimiz birden gerildik. Cenazeleri almak için kalabalık bir şekilde Ulucami'ye yürüdük. Şekerdere'den aşağıya doğru, 2 tabut cami yönünde kalabalıkla birlikte geliyordu, tam o esnada kargaşa oldu. Daha sonra tabutları atıp herkes bir tarafa kaçıştı. Sonra tabutların içerisine taş doldurulmuş olduğunu gördük."


Alaaddin Karakoru, o günlerde esnaflık yapıyordu. "Alevilerin bir suçu da yoktu. Bizim Alevi kardeşlerimizle alışverişimiz vardı. Birbirimizin düğünlerine, cenazelerine gider gelirdik." diyor. Karakoru şöyle konuşuyor: "Alevi genci askeriyenin bahçesine çağırmışlar. 'Oğlum kimleri tanıyorsan isimlerini yaz da ver' demişler. Ama ne için olduğunu söylememişler. O yazılan isimleri alan avukatlar o kâğıtları suç isnadıyla doldurmuşlar. Bana da 'otomatik silahla ev bastılar' diye suç yazmışlar. Olaylarda benim gibi 4 kişiyi suçlamışlar. Halbuki biz askeriyeye malzeme veriyorduk. Yani devamlı yanlarındaydık. Ticaret için askeriyeye gidince nezarethaneye attılar beni. 40 gün boyunca içeride kaldıktan sonra mahkemeye çıkarıldım. Alevi gencin mahkemede ifade vermesiyle kurtuldum. Alevi çocuk mahkemede, 'Ben bu amcadan alışveriş yaparım ama avukatlar bana tanıdığım isimleri yazmamı istedi. Sonrasını avukatlar doldurmuşlar' dedi. Bu kez çocuğa yalancı şahitlikten 6 ay verdiler." (NURULLAH KAYA KAHRAMANMARAŞ - 23.12.2011 tarihli ZAMAN GAZETESİ'nden alınmıştır.)



Editör: TE Bilisim