Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremlerinin üzerinden iki buçuk yılı aşkın süre geçmesine rağmen, felaketten etkilenen şehirlerde vatandaşların barınma hakkı ve sağlık çalışanlarının insanca mesai şartlarına dair güçlükler devam ediyor. Konteynerlerde yaşam mücadelesi veren bölge halkı ve kısıtlı imkânlara rağmen sağlık hizmeti sunmaya çalışan sağlık çalışanlarının durumu aciliyetini koruyor.
Bu kapsamda, deprem öncesinde Kahramanmaraş Fatmalı Mahallesi’nde aynı yapıda hizmet veren Aile Sağlığı Merkezi (ASM) ile Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu (ASHİ), sarsıntıdan kısa süre önce ayrı binalara taşındı. ASM, yıkılma riski taşıyan yapının hemen yakınına konuşlanırken, ASHİ çöken binanın yanına kurulan bir konteynera yerleştirildi. Birinci katı tamamen çöken, ağır hasarlı bu bina aradan geçen onca zamana karşın ne yazık ki yıkılmadı.
AĞIR HASARLI YAPI HALK SAĞLIĞINI TEHDİT EDİYOR
Meseleye ilişkin Cumhuriyet gazetesine değerlendirmelerde bulunan Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Dr. Derya Uğur, önemli uyarılarda bulundu. Uğur, “Söz konusu bina, yalnızca çökme tehlikesiyle değil, içinde barındırdığı kanserojen maddelerle de halk sağlığı için açık bir tehlike oluşturuyor. Oyun alanına dönüşen, kanserojen madde yaymayı sürdüren bu yapıda çocuklarımız maalesef ölümle burun buruna kalıyor! Ayrıca, her gün yüzlerce vatandaşın ziyaret ettiği ASM’nin, çökme riski taşıyan bu binaya yakınlığı, yalnızca çocukların değil, sağlık hizmeti almaya gelen tüm yurttaşların yaşamını tehlikeye atıyor” dedi.
Uğur, mevcut durumu “Bu utanç tablosu, sadece geçmişin acılarını değil, bugünün ihmallerini de gözler önüne seriyor. Her an çökme tehlikesi barındıran bu yapı, hiçbir çocuğumuz zarar görmeden derhal yıkılmalı! Bugün dahi kanserojen madde yayan bu binayı yıktırmak için dahi mücadele vermek mecburiyetinde kalmamız, ‘Türkiye Yüzyılı’nın bütün ihtişamını gözler önüne seriyor” şeklinde konuştu.
SİYASİ İKTİDAR SORUMLULUKTAN KAÇIYOR
Deprem öncesinde tedbir almayan siyasi iktidarın, felaket sonrasında da sorumluluk üstlenmekten kaçındığını vurgulayan Uğur, “Ödediğimiz her vergi, halkın faydasına değil; rantın ve sermayenin kasasına aktarılıyor. Halk sefalet içinde yaşarken, gösterişli törenlerle daha temeli yeni atılmış veya inşası tamamlanmamış yapıların anahtarları teslim ediliyor; kamuoyuna ‘yaralar sarıldı’ söylemi servis ediliyor. Vatandaşın evinde, ocağında, yüreğinde o yaraları açanlardan, yaraları sarmasını beklemek de bizim bu ülkeye olan inancımız ve çocukça umudumuzdan kaynaklanıyor,” ifadelerini kullandı.
'AĞIR HASARLI BİNALAR HEMEN YIKILMALI'
Yaraların sarılmadığını ve bölgenin normalleşmediğini dile getiren Uğur, “Yıllardır depreme hazırız diye milleti kandırdınız, şimdi de depremin enkazını kaldırıyoruz diye kandırıyorsunuz. Genel Sağlık-İş olarak sormak istiyoruz:
Bu bina çökerse, altında kalacak canların sorumlusu kim olacak? Çocuklarımızın ciğerlerine dolan kanserojen maddelerin yol açacağı sağlık sorunlarının hesabını kim verecek? Vatandaşlardan topladığınız vergilerle ne yapıyorsunuz? Bu manzara, sadece bir ihmal değil; halk sağlığını, insan yaşamını ve kamu sorumluluğunu hiçe sayan kurumsal bir kayıtsızlıktır! Düzenlediğiniz törenlerde dağıttığınız maket anahtarlar, süslü açılışlarınız ile gerçeği gizleyemeyeceksiniz! Dikkate alırsınız umuduyla; deprem bölgelerinde ağır hasarlı binalar derhal yıkılmalı! Halkın barınma ve sağlık hakkı güvence altına alınmalı! Çocuklarımız ölümle ve zehirle baş başa bırakılmamalı, insan hayatı önemsenmeli! Kederimize, üzüntümüze kader dediniz. Umutsuzluğumuza ‘bize süre verin’ dediniz. Size ayrılan sürenin sonuna geldik. Ülkemizin gelmiş geçmiş en büyük felaketi ve sonrasında yaşananlar sizin yönetiminizde başımıza geldi. Eriyip giden, yitirdiğimiz her şeyin bir anlamı olsun diye mücadele etmeye devam edeceğiz,” sözleriyle tepkisini ve kararlılığını ortaya koydu.