Türkiye'nin en önemli sağlık sorunlarından biri olarak kabul edilen kanser, bireylerin yaşamını altüst ediyor. Kalp hastalıklarından sonra en yaygın ölüm nedeni olan kanser, artık 40'lı yaşlardaki gençleri de etkiliyor. Bu önemli halk sağlığı sorununu Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Eralp ile masaya yatırdık. Kanser sıklığının son 10 yılda iki katına çıktığına dikkat çeken Prof. Dr. Eralp, "Günümüzde her 5 kişiden biri yaşamı boyunca kanser tanısı alırken, 6 kişiden biri de kanser nedeniyle hayatını kaybediyor. 2040'ta bu sayıların yüzde 50 artması bekleniyor" dedi.

SİGARA KANSERİN EN BÜYÜK TETİKLEYİCİSİ

Kanser vakalarındaki bu artışın nedenleri nelerdir?

"Kanserde genetik faktörlerin yanı sıra, bireylerin günlük yaşamındaki bazı hatalı alışkanlıklar da önemli rol oynuyor. Örneğin, tütün kullanımı akciğer kanserinin yüzde 87'sinden sorumlu olurken, baş, boyun, pankreas ve mesane kanseri gibi birçok kansere de zemin hazırlıyor."

Yanlış beslenmenin kanser üzerindeki etkisi nedir?

"Günümüzde birçok kişi evde yemek pişirmek yerine, pratik ve hızlı fast-food ürünlerine yöneliyor. Konserve ve işlenmiş et ürünleri gibi gıdalar kanser riskini artırıyor. 'Batı tarzı beslenme' olarak adlandırılan doymuş yağ asitleri ve kırmızı etin yoğun tüketimiyle hareketsiz yaşam tarzı, kolon kanseri riskini yüzde 45 oranında artırıyor."

Çevresel faktörler hastalığı nasıl tetikliyor?

"Güneşin zararlı ultraviyole ışınları, uzun süre güneşe maruz kalmak melanom ve diğer cilt kanserlerinin riskini artırıyor. Örneğin, 25 yaşından önce altı veya daha fazla ciddi güneş yanığı yaşamak, melanom riskini 2.7 kat, diğer cilt kanserlerini de 2 kat artırıyor. Kanserden korunmak için, güneşin zararlı ışınlarının yoğun olduğu 10:00-16:00 saatleri arasında dışarı çıkmamak ve SPF 30 veya üzeri güneş koruyucu kullanmak gerekiyor."

Ramazan'da Zinde Kalmanın Yolları: Uyku Düzeni Rehberi Ramazan'da Zinde Kalmanın Yolları: Uyku Düzeni Rehberi

ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIYOR

Ailesinde kanser öyküsü olanlar genetik test yaptırmalı mı? Ne zaman yaptırmalı?

"Genetik testler için belirli bir zamanlama yok. Bu tür testlerin öncelikle kanserli aile üyesinde yapılması ve sonuçlara göre sağlıklı bireylerin de tarama yaptırması öneriliyor. Kilo kaybı, iyileşmeyen yaralar, kitleler ve kronik yorgunluk gibi belirtiler ciddiye alınmalı. Meme kanserinin yüzde 60'ı tarama sayesinde erken evrede tespit edilirken, doğru tedaviyle yüzde 90 iyileşme sağlanıyor. Benzer durum akciğer kanseri için de geçerli. Düşük doz tomografi ile ölüm oranları yüzde 20 azaltılıyor. Bu nedenle 40 yaş üstü kadınlar meme kanseri için mamografi çektirmeli, rahim ağzı kanseri için Smear ve HPV testleri düzenli olarak yaptırılmalı. Bağırsak kanseri için 50 yaş üstü kişiler kolonoskopi, prostat kanserinden korunmak için de 50 yaşından itibaren PSA testi yaptırmalı."

Prof. Dr. Eralp, "Aşılar ve tarama programları kanser yükünün küresel olarak azaltılmasını sağlayabilir. HPV, hepatit B, C ve Helicobacter pylori enfeksiyonu ile ilişkili bazı kanserleri farkındalık, eğitim, enfeksiyon tedavisi ve belirli aşılarla önlemek mümkün" dedi.

BİTKİSEL ÜRÜNLERDE DİKKATLİ OLUNMALI

Kemoterapi gören hastaların kulaktan dolma bilgilerle bitkisel ürünler kullanması ne kadar doğru? Bilinçsizce kullanılan bitkiler ilaçlarla etkileşime girer mi?

"Bitkiler de bazı yiyecekler gibi ilaçlarla etkileşime girebiliyor. Örneğin, hafıza destekleyici olarak bilinen ginseng, kırmızı yonca ve ginkgo biloba gibi bitkiler, östrojenik etkileri nedeniyle tamoksifen adlı meme kanseri ilacının etkisini azaltıyor. Sarımsak fazla tüketildiğinde kan sulandırıcıların etkisini artırarak kanama riskini yükseltiyor. Astragalus gibi bazı bitkiler ilaç metabolizmasını değiştirerek bazı ilaçların kan düzeylerini artırıp yan etkilere neden olabiliyor. Hastalarımızın bitkisel ürünler kullanmadan önce mutlaka doktorlarına danışmaları gerekiyor."

Son dönemde popüler olan aralıklı oruç diyetinin kanseri önlediği söyleniyor. Bu doğru mu?

"Araştırmalar, kısa süreli aralıklı oruç ile kanserle ilişkili şeker, insülin, leptin ve adiponektin gibi bazı metabolik parametrelerin düzeldiğini gösteriyor. Aralıklı oruç, insülin direncini azaltarak ve oksidatif stres gibi kansere yol açan metabolik olayları düzenleyerek koruyucu olabiliyor. Ancak bu konuda kesin kanıtlar bulunmuyor."