Kanal46 bugünleri önceden görmüştü..
Yazılmayanları yazan, tarafsız ve cesurca olayları yorumlayan Kanal46, bugün Türkiye'de gündemi oluşturan emniyet içinde bir grubun hükümete karşı takındığı tavrı aylar önce Editörün köşesinde "silahlı teşkilat kendisine destek veren hükümetin bile üstünde, kontrolsüz hareket etmeye başlarsa…" diyerek dile getirmişti.
Bu yazının yazıldığı dönemde polise tam destek veren Başbakanımızı uyarmaya çalışmıştık. Editör köşesindeki, "Biz bu milletin bağrından çıkmış polisimizi kimseye yedirtmeyiz ama ya polis bizi yerse!..." cümlesiyle başlayan yazımızda polise tam destek veren Başbakan ve Ak Parti teşkilatlarını uyarmaya çalıştık.
Yazıda Polis teşkilatının kendisini dokunulmaz zannederek hareket etmeye başlayacağını şu cümlelerle anlattık: "Gezi olayları sırasında güç kullanmakla, olayları tırmandırmakla suçlanan ve siyasi olarak hükümeti yıpratmak için çok eleştirilen polis teşkilatı iktidarın siyasi olarak desteğini kazanmış görünüyor.
Başbakanın gezi olayları sonrası verdiği demeçler bu algıyı oluşturdu. Başbakanımızın "Polisimizi daha da güçlendireceğiz. Her yönüyle daha da güçlendireceğiz. Ki bütün bu olaylar karşısında çok daha müdahale gücünü artıracağız",”Polise biber gazı kullandı diye yapılmayan kalmadı. Hep bir ağızdan hepsi aynı şeyi söylediler. Dünyaya bu yönüyle takdim ettiler. Şiddet uygulayan kim? Terörist, anarşistler şiddet uyguluyor" şeklinde ki demeçleri valilerde, savcılarda, polis teşkilatında ve vatandaşta siyaseten dokunulamaz bir teşkilat algısının oluşmasına neden oldu."
İşte bu durum tespitinden sonra Eylül ayında yazılan bu yazıda önümüzdeki günlerde ülke gündeminde "silahlı teşkilat kendisine destek veren hükümetin bile üstünde, kontrolsüz hareket etmeye başlarsa…" diye önemli bir tehlikeye dikkat çekmiştik.
Bugün geldiğimiz noktada İçişleri Bakanının haberi olmadan, hükümetin, Başbakanının haberi olmadan hatta MİT'in dahi bilgisi olmadan bir gece operasyonuyla devlet içinde devletten habersiz bir operasyon yapılması ülke gündemini değiştirdi.
Ama bizim yazımızda belirttiğimiz dönemde tehlike geliyorum diyordu.
Şu anda da bambaşka bir tehlikeyle ülkemiz karşı karşıya.
Bu ülkenin bağrından çıkmış bir cemaat, yine bu ülkenin bağrından çıkmış Ak Partiyle hatta bu ülkenin hükümetiyle karşı karşıya getirilmeye çalışılıyor. Mendirekleri tarumar edilerek, içinde bir ve beraber olunmaya çalışılan gemi, selametle kıyıya varmak üzereyken batırılmaya çalışılıyor. Karşılıklı suçlamalar, birine diğerini hedef gösterenler ve yaşananları provoke eden tahrikçiler var. Evet, bugün yaşananlar geçmişte olduğu gibi kardeşi kardeşe kırdırmaya çalışanların oyunundan başka birşey değil..
Her iki kesimin taraftarları karşılıklı safları sıklaştıralım derken, aslında herkesin aynı safta olduğunu aynı gemide olduğunu hatırlamıyor.
Elbette bu durum eski bir atasözünü hatırlatıyor, "Kurt dumanlı havayı sever."