12 Eylül sinemayı da vurdu, her demokrasi adımını desteklerim.....Anayasa değişikliği tartışmaları, 12 Eylül döneminde yapılan antidemokratik uygulamaları yeniden Türkiye'nin gündemine soktu.

Darbe mağdurları peşpeşe anayasa paketine destek açıklamaları yapıyor. Dönemin paletleri arasında çiğnenenler arasında 'beyazperde' de vardı. Onlarca yönetmenin filmleri yasaklanmıştı. Türk sinemasının önemli isimlerinden, Avrupa Konseyi ödüllü yönetmen ve aynı zamanda Türkiye Sinema Konseyi Başkanı Erden Kıral, bu alanda ilk akla gelen isimlerden biri.

Darbeyle birlikte sansür getirilen 937 filmin arasında, Kıral'ın yönettiği ve yurtdışında birçok ödüle layık görülen 'Bereketli Topraklar Üzerinde' ile 'Hakkâri'de Bir Mevsim' filmleri de yer aldı.

Türkiye'de bir daha darbenin olmaması için sivil iradenin gerekli yasal önlemleri alması gerektiğini söyleyen Kıral, hükümetin Meclis'e sunduğu anayasa değişiklik paketinin bu yönde atılmış önemli bir gelişme olduğu görüşünde. Binlerce insanın mağdur olmasına sebep olan cuntanın başında yer alan Kenan Evren'in de yargılanmasını istiyor. Demokrasi yolunda gösterilen her türlü çabayı desteklemeye hazır olduğunu belirten Kıral, mevcut anayasanın bir an önce değiştirilmesini isteyenlerden.

Darbenin sadece demokrasiyi askıya almadığı, kültür ve sanat alanlarında da gelişme kat edilmesini engellediğine dikkat çekiyor. Darbe sonrasında Türk sinemasının yozlaştığını da savunan yönetmen, "Eğer darbe olmasaydı Türk sineması bugünkü konumundan daha ileride olurdu." tespitini yapıyor.

'Bereketli Topraklar Üzerinde' filmi 1981'de Avrupa'da 'En İyi Film' seçildi. Kıral, ödülünü almak üzere programın düzenlendiği otele giderken, Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından engellendi. Bu nedenle Kıral, ödülünü yıllar sonra ancak Paris'e giderek alabildi. Darbe sonrasında sanatını icra etmek için Türkiye'yi terk etmek zorunda kalan yönetmen, o günleri anlatırken duygulanıyor: "Cunta bana layık görülen ödülü almamı engelledi. Çok acı çektim. Emek harcayarak, ülkemin değerlerinden yola çıkıp hazırladığım filmler dünyanın her yerinden alkış alırken, ülkemde ise yasaklandı."

Ödüllü yönetmen, o dönem için yeni filmlerin çekilmesinin de çok zorlaştırıldığını hatırlatıyor. Baskılardan dolayı Türkiye'de kalamayacağını anlayan Kıral, film çekmek için yurtdışına gitmek zorunda kalıyor. Yurtdışında binbir güçlükle Anadolu motifli filmler için kamera arkasına geçtiğini anlatan Kıral, şöyle devam ediyor: "Almanya'ya gittim, orada çalışmalarımı sürdüm. Alman sermayesiyle filmler çevirdim. Çünkü filmlerin çekilmesine izin verilmiyordu. Bu uygulama sinemayı iki kez geriye götürdü."

Yurtdışına çıktığı dönemlerden sonra darbe taraftarı bazı kesimler tarafından eleştirildiklerini de dile getiren Kıral, şunları kaydediyor: "Çok acı çektim. Dünyanın her yerinde filmlerim gösterime girdi. Ama ülkemde buna izin verilmedi. Hatta Rauf Tamer 'vatan haini' diye bir yazı yazdı. Çok üzülmüştüm, ağladığımı hatırlıyorum." ZAMAN - TANJU ÖZKAYA