Kahramanmaraş İl Sağlık Müdürü Dr. M. Reha Hüdayioğlu, rahat bir Ramazan geçirmenin yenilecek yemeklerin miktarına, çeşidine, yeme sıklığına ve yemek sonrası uyulması gereken bazı küçük önlemlere bağlı olduğunu bildirdi.

Hüdayioğlu; “Ramazan ayında dini görevimizi yerine getirirken sağlığımızı da tehlikeye atmamalıyız” diyerek, bazı kronik hastalığı olanlar (Diyabet, Hipertansiyon, Kalp Hastaları vb.) uzman hekime danışmadan oruç tutmamaları uyarısında bulundu.

Ramazan ayında sıvı alımının çok önemli olduğunu belirten Hüdayioğlu, iftar ve sahur arasına dağıtılmış şekilde günlük 2 litre su içilmesi gerektiğini ve bu su miktarının ağır işlerde çalışan kişilerde daha da artırılması gerektiğini söyledi. Yemeklerin seçiminde ise çok yağlı, tuzlu, aşırı tatlı besinlerle kızartmalardan kaçınmak gerektiğini anlatan Hüdayioğlu, açıklamasında şunları kaydetti:

"Bunların yerine hazmı kolay, mide- barsak sisteminde uzun süre kalabilen lifli gıdalar tercih edilmelidir. İftar yemeği yavaş yavaş, küçük porsiyonlar halinde ve iyice çiğneyerek yenmelidir. Çünkü yemeği yedikten 20 dakika sonra beyine tokluk uyarısı gidiyor. İftardan sahura kadar 2- 2.5 litre suyun yanı sıra taze sıkılmış meyve suyu, ayran gibi sıvı gıdalar tercih etmeliyiz.

Çorba, kahvaltılık ürünler ve salata ile oruç açıldıktan sonra ana öğünün yenmesi boş mideyi birden yemekle doldurmanın oluşturabileceği sağlık sorunlarını engellemek açısından önemlidir. Beslenme düzenindeki değişikliklere bağlı olarak kabızlık sorunu olanlar bol lifli gıdalar tercih etmeliler. İftarda ağır ve şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlıları tercih etmeliyiz. İftardan sonra hareketsiz kalmak yerine kalbi yormayacak tempolu yürüyüşler yapmalıyız.

Aksine iftar sonrası hemen yatılmaması ve hafif egzersiz yapılması gerekir. Ramazan ayında öğünler sahur ve iftarda 2 ana öğün ve iftardan sonra 1.5 saat aralıklarla 2 ara ödün şeklinde düzenlenmeli. Sahura kalkmadan tutulan oruç yaklaşık 16 saat olan açlık süresini 20 saate çıkarmaktadır. Bu da açlık kan şekerinin daha erken düşmesine ve günün verimsiz geçmesine neden olmaktadır. Aç kalma süresi artacağından bu kişilerde gün içinde kan şekeri düzeyinde düşüşler, gözlenebileceği ve böylece metabolik hız düşeceği, halsizlik, baş ağrısı, yorgunluk ve dikkatte azalma ortaya çıkabilir.”

Bu durumun açlık hissinde artmaya, sonuçta iftarda aşırı yemek yemeye yol açacağının altını çizen Dr. Hüdayioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gün içinde kan şekerinin düşmesini ve uzun süreli açlık sonrası iftarda aşırı yemek yemeyi engellemek için sahurda yavaş sindirilen ve besin değeri yüksek gıdaların tüketilmesi önemlidir. Protein içeriği yüksek olan yumurta, süt, yoğurt, peynir, kuru baklagiller midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktirdikleri için sahurda tüketilmeleri daha uygundur. Lif oranı zengin besinlerin tüketimiyle kabızlık problemi de önlenmiş olur. Açlık sonrası hızlı ve fazla yemek yemenin kalp krizi riskini ve mide-barsak şikâyetlerini arttırdığı unutulmamalıdır. Şeker hastalığı, hamilelik, 9 yaşın altındaki çocuklar, kalp, karaciğer ve böbrek hastası olanlar için oruç tutmak ciddi risk taşımaktadır. Oruç tutmayı planlayan tüm hastaların doktoruna danışması uygun olacaktır.” (Kaynak: Manşet Gazetesi - www.kanal46.com)
Editör: TE Bilisim