Başbakan Tayyip Erdoğan bir süre direndikten sonra nihayet DTP yöneticileriyle biraraya geldi; buna karşılık CHP ve MHP yöneticileriyle buluşmaktan kaçınıyor Başbakan Erdoğan... CHP lideri Deniz Baykal ile MHP lideri Devlet Bahçeli de hükümet adına yeni açılımı koordine eden İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın görüşme talebini geri çevirdiler...

Sanırsınız ki, birbiriyle savaş halinde iki ülkenin siyasileri bu insanlar; savaş halindeki ülkelerde bile, barışa ulaşılabilmenin yolunun görüşmekten geçtiğini bilir siyasiler ve bunun için her zaman bir açık kapı bırakırlar... Yakın siyasi tarihimizde liderlerin görüşüp konuşmama inatçılığı yüzünden yaşanan sıkıntılar ve başa gelenler bilinir; ancak yine de tarihin tekerrürü engellenemez.

Muhalefet partilerinin liderleriyle Başbakan görüşse, muhalefet liderleri de İçişleri Bakanının görüşme teklifini reddetmese ne kaybederler?

Siyaset yalnızca koltukların doldurulması için yapılmaz; sorun çözme ve sorunlarla çözümleri paylaşma sanatıdır da siyaset... İçişleri Bakanı Beşir Atalay bir yerde söylemişti tekrarlayayım: İktidar 'Kürt sorunu' konusunu muhalefet için de çözmeye çalışıyor... Çözüm aranan 'sorun' Ak Parti iktidarı tarafından çıkartılmadı, Tayyip Erdoğan ve arkadaşları kendilerinden önceki iktidarların çözemediği sorunu kucaklarında buldu; sorun çözülürse Ak Parti'den sonra gelecek iktidar 'terörün kaynağının kurutulduğu için daha kolay yönetilen bir ülke' teslim almış olacak...

Kronikleşmiş bir sorunun çözümü için gösterilen çabalara bütün partilerin katkıda bulunması gerekir...

Hemen itiraz edilmesin; 'katkı' illâ önlerine konulanı kabul etmek anlamına gelmez, itiraz ve eleştiri yoluyla da katkıda bulunulabilir. CHP ve MHP iktidarın anayasa değişikliği teklifine 'oldu-bitti' yapıldığı, kendilerine danışılmadan hazırlanmış bir pakete onay vermeleri istendiği gerekçesiyle karşı çıkmışlardı; şimdi kendi önerdikleri türden bir 'önyargısız katılım' talebini geri çevirmeleri büyük bir tutarsızlık...

CHP'nin soruna yaklaşımı Deniz Baykal'ın açıklamalarından biliniyor; iktidar kamuoyunun bilgisi dahiline giren o açıklamalardan da yararlanmalıdır. PKK'nın silâhtan elini çekmesini getirecekse ve gerekliyse af teklifini CHP olarak yapacakları vaadi önemliydi Baykal'ın; çalışmalar o noktaya geldiğinde sözünün arkasında durması CHP liderine hatırlatılacaktır.

MHP 'çözüme karşı' bir profil çiziyor. Gerekirse 50 yıl daha dağda militan peşinde koşmaktan söz ediyor Devlet Bahçeli. MHP sözcüleri de ondan aldıkları işaretle en hafifi 'vatan haini' olan çeşitli sıfatlarla 'kavgacı' bir tavır benimsediler. Bir yandan şehit cenazeleri arkasında saf tutarken, bir yandan da yeni şehitler gelmesini önleyecek bir arayışa karşı çıkmak kamuoyunun kafasını karıştırıyor. MHP'nin kamuoyunun bütününü ikna etmek gibi derdi yok; belli bir kesimin hassasiyetlerini kabartmayı 'siyaset' yapmak sayıyor.

'Çözüme doğrudan katkı sağlamak' yerine, biri (CHP) gazeteler aracılığıyla mesaj vererek, diğeri (MHP) vatandaşların yalnızca bir kesimini muhatap kabul ederek görevini savmış oluyor.

Ne kadar yazık...

Artık çözüm aşamasına gelmiş olan sorun ülkedeki her eğilimin katkılarını bekliyor oysa. MHP'nin de yapabileceği katkılar var ve bundan uzak durması kendi savunduğu çizginin yansımaması yüzünden eksik bir çözümle karşılaşmamızı getirebilir. Partiler birbirinden farklı çizgilere sahip olacaklar elbette; ancak görüşlerini her zeminde dile getirmeyi de görev bilecekler.

Sıradan vatandaş olanın farkında, liderler de yanlışlıklarını görebilseler iyi olacak.

Fehmi Koru
Yeni Şafak