ÖNCEKİ gün birkaç gazeteci arkadaşımla birlikte Ak Parti Milletvekili Dr. Yıldırım M. Ramazanoğlu ile birlikte bir akşam yemeği yedik ve deyim yerindeyse geç saatlere kadar Sayın vekili dört koldan sorguladık.


Bir kere şunu baştan belirtelim: Ne kadar uğraşsak da, ne kadar insanın sinir katsayısını yükseltecek sorulara boğsak da Ramazanoğlu, mesleğinin de verdiği bir özellikle adeta sinirleri alınmış bir insan gibi hiç gerilmedi, bütün sorularımıza açıkyüreklilikle yanıt verdi.


Önce bu konuyu sordum, “neden sinirlenmiyorsunuz?” diye…


Ramazanoğlu bu sorumuza şu yanıtı verdi: “Birincisi tıp eğitimi aldık, insan psikolojisini en iyi biz biliriz. Her olaya daha hoşgörülü olma zorunluluğumuz beynimize işlenmiş durumda. İkincisi, biz Sayın Başbakanımızın mutfağından geldik. Yönetim sanatını, idarecilik sanatını onun mutfağında öğrendik ve o kültürü aldık. Hangi işi yaparsan yap, insani anlamda amatörlüğü bırakmamayı ama iş konusunda da profesyonel davranış biliminin bilincini aldık…”


Ramazanoğlu’na, vekil olduğundan bu yana kendisine nereden en çok nasıl talepler geldiğini sordum. Yanıt, her dönemde olduğu gibi klasikti. Oğluma iş, kızımın tayini, torpil vs. şeklinde bireysel taleplermiş.


Peki teşkilattan ve sivil toplum örgütlerinden gelen plan-proje anlamda talepler var mı?


Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kemâl Karaküçük’ün, başta yeni kurulması planlanan Organize Sanayi Bölgesi konusu olmak üzere kentin bir çok sorunu hakkında raporları düzenli olarak hazırlayıp kendilerine sunduğunu anlattı.


Karaküçük’ün en çok önem verdiği OSB konusunda nasıl ciddi çalışmalar yapılıp, hangi aşamaya geldiğini anlatırken, nezaketi de elden bırakmıyor ve diğer vekil arkadaşlarının da ekip halinde çalıştığını ifade ediyor. Zaten konuşmalarının çoğunda “Ben” değil, hep “Biz” demeyi tercih ediyor.


ŞEHİR EFSANESİ Mİ GERÇEK Mİ?


BİR ara politikacılar üzerine hep konuşulan ancak “Şehir Efsanesi”mi yoksa gerçek mi olduğu konusunda doğrulanamayan konulara girdik.


Mesela 70’li yıllarda bir Maraş milletvekilinin Kaleye top istemesi…


Mesela 80’li yıllarda ANAP milletvekili Ali Topçuoğlu’nun TBMM Genel Kurul Salonuna havadar olması için pencere açılması konusu…


Ramazanoğlu içinde bir “TBMM Genel Kurul Salonuna Kamusal Saat” istediği dedikoduları kentte dilden dile dolaşıyor ve biraz da “ti”ye alınıyor.


Akşam sormayı unutmuştuk, ertesi gün telefonla arayarak bu konuyu da sordum, doğru mu diye…


Direkt “evet doğru” dedi ve konuyu detaylarıyla anlattı.


Konu, partinin Kızılcahamam Kampında geçmiş. Yani memleket meselelerinin ele alındığı bir toplantıdan daha çok parti politikalarının belirlendiği ve vekillerin meclis çalışmalarının konuşulduğu bir toplantı.


Saat meselesi de onlarca konu içinden maksatlı olarak cımbızlanarak çekilmiş bir tanesi…


Ramazanoğlu’nun kürsüde anlattığı konu, ülkenin bilişim stratejileri ve ülke olarak teknolojiyi daha iyi ve daha verimli kullanma, kullanabilme politikaları üzerine…


Sonra konu, vekillerin TBMM’de olmalarına rağmen bir dakikalık bir zamanla bazen yoklamaları kaçırdığına geliyor. Yani bir vekil TBMM içinde olmasına rağmen yoklama sırasında kolundaki saatin birkaç dakika geri ya da ileri olması genel kurul çalışmalarının aksamasına yol açabiliyor.


Bunu önlemek adına TBMM Genel Kurul Salonunda, her zaman doğruyu göstermesi anlamında, yani devletin belirlediği saat zamanını, her zaman doğru gösterecek bir saat konulmasını ve bütün vekillerinde o saati baz alarak gecikmelerin önüne geçmek istemiş.


Şimdi şunu demek istiyorum: Bu konunun dalgaya alınacak nesi var? Bazılarının aklı sadece siyasette ayak kaydırmaya erdiğinden, bu tarz konuları “ti”ye alıyor.


Milletvekili Ramazanoğlu ile sohbetimiz elbette bunlarla sınırlı değil ancak yerimiz bitti.


Hafta içinde işlememiz gereken bir iki konu daha olduğu için sohbetteki izlenimlerimizin devamını önümüzdeki hafta başı Pazartesi tekrar yazacağız.


Mesela “Büyükşehir” konusunda ne düşünüyor?


Mesela diğer mevkidaşı “Mahir Ünal” için ne diyor?


“Yerel teşkilat”tan ne bekliyor?


Ve daha bir çok konuyu haftaya Pazartesi yazacağız.


Bu hafta başı Abbas yolcu. İstanbul ve Ankara seyahatlerimiz olacak.


Bu kış kıyamette bu yazımız inşallah bir “veda yazısı” olmazda tekrar döneriz. Görüşünceye kadar Allaha emanet olun…


 


YENER ATLI


Kaynak: Maraş Times


[email protected]


http://www.marastimes.com/?page=Articles&YazarID=2&ID=19