2012’te yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın esas amacı; çalışma hayatında iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemek veya minimuma indirmektir. 


 


Meydana gelen iş kazalarında, çalışanların sağlık açısından zarar görmemesi, etkilenmemesi de, söz konusu yasanın hedefleri arasındadır.


Yasa, iş sağlığı ve güvenliğinde en iyi koşulları hedefleyerek, işyerlerinin mevcut durumunun sürekli iyileştirilmesini amaçlıyor. İş kazası veya meslek hastalığı ortaya çıktıktan sonra neler yapılacağı değil, iş kazası ve meslek hastalığının önlenmesi için atılacak adımlar esas alınıyor. Bu kapsamda işveren; çalışanları ile birlikte işin her aşamasında işten kaynaklı tehlikeleri sürekli olarak tespit ederek, muhtemel risklere karşı tedbir alması gerekiyor.


Son 10 yılın istatistiklerine bakıldığında, Türkiye’deki iş kazaları sayısının ortalama olarak 80 Bin civarında olduğu görülmektedir. Bu sayısal verilere göre Kahramanmaraş gibi orta büyüklükteki bir ilde de iş kazası sayısının, Bin’e yakın olduğu söylenebilir.


6331 sayılı bu yasa, çok sayıda yönetmelikle desteklenerek,  güvenli ve sağlıklı bir iş ve çalışma hayatı sunuyor. Fakat Türkiye genelinde olduğu gibi, ne yazık ki Kahramanmaraş ilimizde de, bu yasanın uygulanmasında bazı sıkıntılar ve eksiklikler bariz bir şekilde karşımıza çıkmaktadır.


Şöyle ki; yasanın uygulanmasındaki sorunlardan biri, işverenlerin bir bölümünün, bu yasanın içeriğini, bu yasayla ilgili hem kendisine, hem de uygulanmasında aktif rol alan iş güvenliği uzmanlarına ve işyeri hekimlerine ait; görev, yetki ve sorumluluklarını tam olarak bilmemesidir. Şu husus unutulmamadır ki; Çalışma ve Sosyal Güvenliği Bakanlığı’nın ilgili takip ve izleme programında online olarak, iş sağlığı ve güvenliği hizmetini aldığını onaylamakla, işverenin sorumluluğu bitmiyor. İşveren ya da işveren vekili, aynı zamanda, iş güvenliği uzmanının ve iş yeri hekiminin tespit ve önerileri doğrultusunda ve rehberliğinde,  işyerindeki kaza ve hastalık riski taşıyan tehlikelerin ortadan kaldırılmasını sağlamalıdır. 


Başka bir sorun da; çalışanların büyük bir kısmının, iş sağlığı ve güvenliğini bir kültür olarak benimsememesi ya da benimseyememesi. İş ve sektör ne olursa olsun, bütün çalışanların,  önerilen kişisel koruyucu donanımlarını kullanması gerekir. Bu donanımların, iş güvenliği açısından, en çok ve öncelikli olarak kendilerinin can sağlığını korumaya yönelik olduğunu bilmelidirler.


Bir iş yerinde bütün çalışanlar, birimi fark etmeksizin, iş güvenliğinden sorumlu olduğundan, iş yerinde bir tehlike gören herkes, bu tehlikeli durumu üst yetkilisine bildirmekle mükelleftir.  Ayrıca; çalışanların, iş kazalarının ana sebeplerinden biri olan tehlikeli davranışlardan şiddetle kaçınması gerekir.


Ülkemiz genelinde emekleme döneminde olsa da, büyümekte olan ve çok sayıda çok tehlikeli sınıftan firmayı bünyesinde bulunduran sanayi şehri Kahramanmaraş’ımızda, iş güvenliğinin benimsenip önemseneceğini ümit ediyorum.


Unutulmamalıdır ki; iş güvenliği ve sağlığı, kaliteden, daima daha önemlidir. Öyle ya, ucunda; yaralanmanın, sakatlanmanın ya da ölümün olduğu bir işin, kalitesinin ne önemi var?


Ramazan AYDIN