Kanal 46 yazarı Mesut Tuğrul bugünkü yazısında, "Aydoğar ve Yeniden Refah Partisi gerçeği" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Siyasette vefa ve erdem her zaman en kıymetli iki kavram olmuştur.
Buna karşılık hırs, kibir ve ayak oyunları ise bir siyasetçinin en büyük düşmanıdır.
Yeniden Refah Partisi, yerel seçimlere kadar kendi halinde, daha çok içe dönük çalışan; dikkat çekmeyen, iştah kabartmayan bir yapıya sahipti.
Ancak yerel seçimlerde alınan oy oranı ve kazanılan 3 belediye başkanlığı, doğal olarak tüm gözleri bu partiye çevirdi. Bu başarı, sadece ilgiyi değil, bazı çevrelerde iştahı da beraberinde getirdi.
Parti büyüdükçe; tartışmaların, koltuk hesaplarının, birbirinin ayağını kaydırma çabalarının ortaya çıkması maalesef Türkiye siyasetinde çok da yabancı olduğumuz bir tablo değil. Rant düşüncesi, öne çıkma arzusu ve “ben” merkezli yaklaşımlar hemen her partide görülebiliyor. Elbette herkesi aynı kefeye koymak doğru olmaz.
Bu süreçte Muhammed Aydoğar’ı özellikle yerel seçim döneminde yakından tanıma fırsatı buldum.
Kahramanmaraş siyasetinin beyefendi isimlerinden Mustafa Aydoğar’ın oğlu. Babası gibi hitabeti güçlü, babası gibi ranttan, menfaatten uzak; hırsı ve kibriyle değil, duruşuyla öne çıkan bir isim izlenimi verdi bana.
Mustafa Aydoğar siyaseti cebinden yapan bir isimdi. Aynı anlayışı Muhammed Aydoğar’ın da sürdürdüğünü söylemek yanlış olmaz. Partinin bugün geldiği noktaya ulaşması için hem maddi hem de manevi anlamda ciddi fedakârlıklar yaptığını bilmeyen yok.
Yeniden Refahlı bir ilçe belediye başkanıyla yaptığım sohbette, İl Başkanı Muhammed Aydoğar’ı sordum. Aldığım cevap dikkat çekiciydi:
“19 aydır görevdeyiz. Bir gün olsun arayıp kendisi, yönetimi ya da herhangi bir yakını için şahsi bir talepte bulunmadı. Vatandaşlardan gelen sorunları iletti, biz de çözdük.”
Bu cümle aslında aldığı aile terbiyesini ve siyaset anlayışını özetliyordu.
Şimdi sormak gerekiyor:
Yeniden Refah Partisi Kahramanmaraş’ta zaten güçlü bir tabana sahipti de bir anda mı büyüdü?
Yoksa bu büyüme kendiliğinden mi oldu?
Yerel seçimlerden önce yönetime girecek, hatta belediye meclis üyesi adayı olacak isim bulmakta zorlanılan bir yapıdan söz ediyoruz. Bugün ise aynı çevrelerde “komutanlık” hevesiyle ortaya çıkan isimler görüyoruz. Dün sorumluluk almaktan kaçınanların, bugün parti büyüyünce ön safa geçme isteği ister istemez sorgulanıyor.
Elbette siyasette herkesin hedefi büyümek, söz sahibi olmak olabilir. Bir partinin askeriyseniz, günü geldiğinde komutan olmayı istemeniz de doğal bir haktır. Ancak bu süreç, kişisel hesaplar üzerinden değil, emek ve vefa üzerinden yürümelidir.
İl Başkanı ile bazı kişilerin şahsi anlaşmazlıkları, fikir ayrılıkları olabilir. Bu siyasetin doğasında vardır. Ancak bu sorunları koskoca bir camiaya, büyüyen bir partiye mal etmek doğru değildir.
Açık yüreklilikle ifade edeyim:
Yeniden Refah Partisi’ni Kahramanmaraş’ta diri, canlı ve ayakta tutan isimlerin başında Muhammed Aydoğar gelmektedir.
Belki de çocuklarının nafakasından kıstığı bütçelerle partisinin daha üst seviyeye gelmesi için elinden geleni yapıyor. İkna kabiliyeti, hitap sanatı çok önde.
Hadi partiden Aydoğar’ı çıkartın, meydanlarda halkı ikna edecek kimi çıkartırsınız merak etmiyor da değilim.
Kanaatim odur ki herkes kendi iç hesaplaşmasını parti üzerinden değil, yüz yüze; birebir sorunu olduğu kişiyle yapmalıdır. Aksi halde zarar gören kişiler değil, kurumsal yapılar ve siyasete olan güven olur.