Cumhuriyet dönemine kadar Osmanlı döneminde saraya o kadar gelin vermemize rağmen hiçbir sadrazam çıkartamamışız.

Padişah doğuracak gelin gitmiş fakat bu şehre hiçbir faydası olmamış, buna karşın; Çaldıran savaşı sonrası döndüklerinde kafamızı da düşürüp gitmişler.

Sorun bizde mi, bu toprakların havasında veya suyunda mı?

Bunun sosyolojik olarak araştırılması gerekir.

Büyük bir afeti geride bıraktık, birçok enkaza müdahaleye geç kalındığı için, AFAD raporu olmasına karşın hiçbir önlem alınmadığı için vefat sayılarımızın arttığı dönemde bile ‘Kader’ deyip yüzde 75’e kadar oy vermiş bir şehiriz.

Aslında ‘çantada keklik’ benzetmesi bu seçimde iki level öteye atlamış ve geçilmesi imkânsız bir kapıyı yüzde 75’le geçmişiz.

Buradan Cumhurbaşkanımıza aşırı derecede kırgınız, aslında kırgın ifadesini daha ileriye taşımak istiyorum ama şuan bekliyorum.

Sadece benim kırgın veya tepkili olmam değil bütün şehrin kırgın ve üzgün olması gerek.

Neden mi?

Bir bakan bir şehir için çok şey ifade ediyor.

Hizmetlere, sorunların çözümüne daha hızlı ulaşmak anlamına geliyor.

Bu şehir, enkazda bıraktıkları sevdiklerinin yerine Cumhurbaşkanımızı koymuş, umutlarını ise ona bağlamıştı.

Ne olursa olsun bundan sonra kaderimizle baş başa kaldığımızın en büyük göstergelerinin başında kabine listesinde bir Maraşlı olmayışı geliyor

Bu şehirde bu kadar mı adam kalmadı

Bu şehir bu kadar mı değersiz

Bu şehir bir an önce ayağa kalkmazsa hakkımız şehir olarak haram olsun.

Parti gruplarında bile hiçbir milletvekilimize görev verilmedi

Madem Bakanlık yapacak isimler yoktu, madem grupta görev alacak kapasitede isimler yoktu, bu isimleri getirip bize neden vekil diye verdiniz.

Bu isimlerin hangisi şehri bilir, hangisi kimin sorununu nasıl çözeceğini bilir.

Ya da hangisi bu zamana kadar neyi çözmüştür.

Bu zamana kadar şehre 5 vekilin ne gibi katkıları olmuştur.

Hangisi bizimle birlikte depreme burada yakalanmıştır.

Madem bakanlık yapamayacak, grupta görev yapamayacak isimleri bize gönderecektiniz, neden eskilerinin tamamını sildiniz.

Aslında 14 Mayıs akşamı yapılan nasipsizlik kutlama konvoyu ile ne olduğumuzu gösterdik.

Bize her şey müstahak, her şeyi hakkediyoruz.

Kahramanmaraş’a son 70 yılda 5 bakanlık verilmiş ve en uzunu da 70 yıl önce Sağlık Bakanı olan Kemali Beyazıt 10 Haziran 1948 yılında başladığı görevinde tam 23 ay kalarak hizmet etmiş. Şuan Sağlık Müdürlüğünün kullandığı eski Devlet Hastanesini şehre kazandırmış.

Aradan geçen 46 yıl hiç bakan görmemişiz.

Refah Yol hükümetinde Mehmet Sağlam 28 Haziran 1996 yılında görevde kaldığı 12 ayda tam 144 projenin temelini atmış ve şehre kazandırmıştır.

Sonra Ali Doğan 7 Ağustos 2002’den 3 Kasım 2002’ye kadar Devlet Bakanlığı yaptığı 3 ayda birçok ilçe ve belde belediyesine kaynak aktarmış ve birkaç vakıf eserinin restorasyonunun yapılmasını sağlamıştı.

Sonra Mahir Ünal’ın 28 Ağustos 2015 tarihinde Kültür Bakanı olması nedeniyle Germanicia adına umutlanmış, kaldığı 3 aylık bakanlık görevinde bekleneni verememişti. O Bakanlık unvanıyla şehirdeki sorunlara aynı anda müdahalede bulunup sorunun çözümünün başındaki isme kolayca ulaşabiliyordu.

Orta hasarlı olan Necip Fazıl Şehir Hastanesinin yerini Karacasu’ya götüren, depremde hizmet veremeyen AFAD binasını da o bölgeye yaptırarak o bölgedeki arsaların değerini artıran Veysi Kaynak’ta Başbakan Yardımcısı olarak şehir siyasi tarihine geçti.

Ilıca yolu başta olmak üzere verdiği birçok sözü yerine getiremeyen Kaynak Başbakan Yardımcılığı ünvanıyla birçok kişinin sorununu çözdü.

Tarım Bakanımız Vahit Kirişçi her ne kadar Maraş doğumlu olsa da ‘Adanalıyak’ diyerek Adanalı olduğunu biliyoruz. Fakat Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bizde emekli olacağını düşünmemiştik.

Neyse; yarın bize neyi getirecek hep birlikte görelim..