BUGÜN Şam’daki Süryani patrikliğinin Mardin’de Deyr-ul Zafaran‘a (Sarı Manastır) geri getirilmesi konusunda bir yazı yazacaktım. Fakat Baykal’ın “gece yarısı darbesi” dediği yasa bütün gündemi işgal etti.
Kanaatimi baştan belirteyim: Yasanın içeriğini doğru, yasalaştırılma yöntemini yanlış buluyorum.
Yasanın iki yönü var: Biri, askeri konularla ilgili suç işleyen sivillerin artık sivil mahkemelerde yargılanması... Öbürü, askeri alanda “ağır cezalık” bir suç, mesela darbe hazırlığı suçunu işleyen askerlerin de artık sivil mahkemelerde yargılanması.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, tasarıyı ve gerekçesini bu iki yönüyle de CHP ve MHP’nin grup başkanvekillerine vermiş, onlar da “tamam” demişler. Ama bu iki parti “Bize tasarının sadece sivillerin sivil mahkemede yargılanması yönünden bahsedildi” diyorlar; askerlerin de sivil mahkemede yargılanması yönünü fark etmemişler!
Demek ki muhalefet ya metni okumadan “tamam” diye onay vermiş, veya tasarıyı okuyup onayladıkları halde, sonradan ne olduysa “gece yarısı darbesi” diye karşı çıkmışlar! İki ihtimal de esef vericidir.
Özü doğru
Yasanın özü, birkaç bakımdan doğrudur:
* Askeri mahkemelerde hâkimlerin sicili komutana bağlı olduğu gibi, mahkeme heyetinde hukukçu olmayan bir subay da bulunur. Eski DGM’ler de benzer sebeplerle kaldırılmamış mıydı? Bu yasanın da bir gerekçesi budur.
* Anayasa Mahkemesi ve Uyuşmazlık Mahkemesi zaten askeri yargının yetkisini dar olarak yorumluyordu. Sivil Ceza Kanunu’nda tanımlanan bir suç sırf asker kişiler tarafından ve “askeri mahalde” işlendi diye askeri yargıya gitmezdi.
Fakat Şemdinli Davası’nın sivil yargıdan alınıp askeri yargıya gönderilmesi ciddi tereddütlere yol açtı. Bu tasarı, tereddütleri giderip ‘normal’i yasalaştırmıştır.
* AİHM kararları da bunu gerektiriyor.
Bu bakımlardan yasa hukuken doğrudur.
Baykal “gece yarısı darbesi” diye suçlamada bulunurken, “Ama yasanın içeriğini doğru buluyoruz” diyebilmeliydi. CHP maalesef, evrensel hukuka ve içtihatlara aykırı biçimde, askeri yargı yetkisinin geniş tutulmasını savunur durumuna düşmüştür.
AKP’nin yanlışı
AKP’nin yanlışı, doğru bir yasayı ‘olağandışı’ bir usulle çıkarmasıdır:
* Evvela, parlamenter gelenekte, yasa tasarıları parlamento komisyonlarında olgunlaşır, böyle ‘gece yarısı’ işlemleri yapılmaz.
* İkincisi, komisyonlarda akla gelmeyen bir husus sonradan fark edilebilir, ama sonradan akla gelen değişiklikler Meclis Genel Kurulu’nda, kamuoyu önünde tartışılarak yapılır. ‘Son dakika’ girişimleri sadece teknik hataları düzeltmek için yapılabilir.
* Anayasa’nın 145. maddesi hâlâ askeri yargının yetkisini çok geniş tutmaktadır; bu yüzden yasayla ilgili olarak ‘Anayasa’ya aykırılık’ sorunu ortaya çıkabilir! Fakat yasa ‘üst norm’ olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uygundur! Mahkeme ya Anayasa’ya yahut daha üstün olan Sözleşme’ye göre karar verecek!
Görüyor musunuz; keşke uzlaşmayla yeni bir anayasa yapabilseymişiz...
Ve keşke doğru olan bu yasa normal usullerle Meclis’ten geçirilseydi.
Demokrasimizin en hastalıklı tarafı buradadır: Çatışmacı siyasi kültürümüz ve bitmez tükenmez parti kavgalarımız doğru işlerde bile uzlaşmayı engelliyor, kavgalarda büyük enerji kaybediyoruz.
TAHA AKYOL
OBJEKTİF / MİLLİYET
Trend Haberler

CHP’nin adayı Sefer Karaahmetoğlu kimdir?

Kahramanmaraş siyasetinin önemli ismi Nevzat Pakdil aldığı acı haberle yıkıldı

Doğa Lara Akkaya kimdir, nereli, kaç yaşında?

Bayram Şentürk kimdir neden öldü? Şarkıcı Metin Şentürk acı haberi duyurdu

Kahramanmaraş'ta kayıp alarmı! Dursun Demir her yerde aranıyor!

Mesut Adlin kimdir, olayı nedir?
Ekonomiden memnun musunuz?
Ankete Katıl