Kuruluşuyla Türkiye’de toplumun her kesiminin ilgisini toplayan Demokrasi ve
Atılım Partisi’nin (DEVA Partisi) 1. Olağan Büyük Kongresi Ankara Atatürk
Spor Salonu’nda toplandı.
Saat 10.00’da başlayan coşkulu kongrede “Türkiye’nin umudu Ali Babacan”
sloganlarıyla karşılanan Babacan, “Biz hep beraber bu ülkenin umuduyuz”
dedi. Kız kardeşinin başörtüsü nedeniyle üniversiteden uzaklaştırıldığını
hatırlatırken göz yaşlarına hakim olamayan Babacan, kongre konuşmasında
şu ifadeleri kullandı:
‘İsyan ederek siyasete girdim’
“Benim siyasete girdiğim zamanlar da yine böyle acıların yaşandığı günlerdi.
Asker vesayeti vardı. Demokrasi, hukuk, özgürlükler ayaklar altındaydı.
Ülkemiz yine derin bir ekonomik krizin içindeydi. Ben kendi ailemde o günlerin
ızdırabını yaşadım. 28 Şubat’ın ağır ikliminde kız kardeşim Orta Doğu Teknik
Üniversitesi’nde okuyan kız kardeşim okuldan üç defa uzaklaştırma cezası
aldı. Başındaki örtü yüzünden. Üstelik düzenledikleri tutanağa da “ders araç
ve gereçlerine zarar vermek” yazdılar. Gerçek sebep neydi? Başörtüsü. Hiç
utanmadan yaptılar bunu. Benim siyasete girmem bütün bu yaşananlara bir
isyandı. Bir daha kimse böyle bir yasağı getirmeye cüret edemez.”
‘Kötü yönetim eliyle yoksullar ordusu oluşturuluyor’
“İçinde olduğumuz ülkede insanlar aç, yoksulluk ve gelir adaletsizliği derinden
hissediliyor. Kötü yönetim eliyle yoksullar ordusu oluşturuluyor. Çiftçiler,

üreticiler elindekini avucundakini kaybediyor. Esnaf, günlerce siftah
yapamıyor, borçlarını ödeyemiyor, kepenklerini kapatmak zorunda kalıyor.
Emeklilerin aldıkları maaş gün be gün eriyor. Sabit gelirli vatandaşlarımız,
insan onurunu ayaklar altına alan bir hayat standardına mahkûm ediliyor.
Memura, işçiye onurunu, gururunu aşağılayan, sefalet ücretleri reva
görülüyor. Ekonominin her alanında kara delikler baş gösterdi. Devletin
hazinesi boş, merkez bankasının döviz rezervi kalmadı. Gençler işsiz ve daha
da hazini umutlarını yitiriyor. Sağlık hakkına erişim zorlaşıyor, halkımız
tedbirsizlik yüzünden hayatını kaybediyor. Devlet okullarının eğitimdeki
kalitesizliği büyük bir eşitsizliğe sebep oluyor. Anne babalar çocuklarının iyi
eğitim alamamasından, karınlarını doyuramamaktan, yarınlarından korkuyor.
Medya her gün daha da fazla susturuluyor, ekranlar karartılıyor, gazeteciler
tutuklanıyor. Kadınların maruz kaldıkları şiddet artıyor.”

‘Bir insanın keyfi kararlarının üstünlüğüne biat ediliyor’
Ali Babacan, ülkede tek kişiye dayalı keyfi yönetimin verdiği zararlara dikkat
çekerek şöyle devam etti:
“Hukukun üstünlüğü yerine bir insanın keyfi kararlarının üstünlüğüne biat
ediliyor. İnsan hak ve özgürlükleri çiğneniyor. Belediyelere teker teker
kayyum atanıyor, halkın iradesi yok sayılıyor. Sivil toplum kuruluşlarına baskı
kuruluyor. Koskoca devlet, hukuka sadakat yerine, tek bir kişiye sadakat ile
yönetiliyor. Rant uğruna çevre ve şehir katliamları yapılıyor. Ülkenin doğal
kaynakları yok ediliyor. Şahsileştirilmiş kararlarla dış politika yönetiliyor,
ülkemizin dünyadaki itibarı yerlerde sürünüyor. 84 milyonluk bu büyük ülke
tek bir kişi ve dar bir karar mercii tarafından yönetiliyor.”
‘Ne yapacağımızı şaşırdık diyen çaresiz vatandaşımızın yanındayız’
“Bütün bu dertlerin, bu ülkenin devası olmak bizim boynumuzun borcudur
artık” diyen Ali Babacan, DEVA’nın siyaset sahnesindeki pozisyonunu şöyle
tanımladı:
“Biz; ‘borcumu ödeyemiyorum’ diyen, ‘ne yapacağımızı şaşırdık’ diyen çaresiz
vatandaşımızın yanındayız. Yoksulluğa terk edilen, artan maliyetlerle boğuşan
fedakâr çiftçimizin yanındayız. Bunca yıl çalışmasına rağmen, yoksulluğa ve
haksızlığa mahkûm edilen emeklimizin yanındayız. Çocuklarının yarınlarından
kaygı duyan annelerin, babaların yanındayız. Her gün ölüm korkusuyla

yaşayan, çığlığını tüm dünyaya duyurmaya çalışan kadınların yanındayız.
Etnik veya dini kimliğinden ötürü ayrımcılığa uğrayan, kendisini ikinci sınıf
hisseden, hor görülen tüm vatandaşlarımızın yanındayız. Senelerce okuyup
yazılı sınavlarda yüksek not almasına rağmen, mülakatlarda haksızlığa
uğrayan gençlerin yanındayız. Yargının beraat kararına rağmen hakkı iade
edilmeyen, zulme uğrayan binlerce KHK’lının yanındayız. ‘Ölüyoruz’ diye
feryat eden, zor şartlar altında çalıştırılan sağlık çalışanlarımızın yanındayız.
Üretim yapan, yatırım yapan, ekonomimize can katan ama yaşadığı sorunları
kısık sesle konuşmak zorunda kalan, mülküne el konulma tehdidiyle yaşayan
sanayicimizin, girişimcimizin yanındayız.”
‘DEVA tüm Türkiye’nin kazanması için burada’
DEVA Partisi’nin toplumun herhangi bir kesimini mağlup etmek için değil, tüm
Türkiye’nin kazanması için burada olduğunu vurgulayan Babacan, “Biz, tüm
kimlikleri ayrılık değil çeşitlilik olarak görüyoruz; bunun bilincindeyiz. İşte bu
yüzden tüm bu çeşitliliğin zenginliği ile yürüyoruz. Biz çocukların hem
bugününü hem yarınını refaha kavuşturmak için ne yapacağımızı biliyoruz. Biz
kadınların haklı mücadelesini durdurmaya çalışanlara mâni olacağız,” dedi.
Babacan’dan Turgut Uyar göndermesi
Hiçbir karanlığın sonsuz olmadığını ve hiçbir sorunun artık çözümsüz
olmadığını hatırlatan Ali Babacan, Şair Turgut Uyar’ın ‘Göğe Bakma Durağı’
adlı şiirinden yola çıkarak şu ifadeleri kullandı:
“Hani şair diyor ya, ‘göğe bakalım!’ Hepimiz birden sevinebiliriz, göğe bakalım
dostlarım. Ben göğe bakınca, yarınlara bakınca ne görüyorum, biliyor
musunuz? Huzur ve kardeşlik içinde bir arada yaşayan bir ülke görüyorum!
Komşularıyla barış ve iş birliği içinde zenginleşen, çözümün adresi, saygın bir
Türkiye görüyorum! İşçinin, çiftçinin, emeklinin, sanayicinin, girişimcinin
yüzünün güldüğü bir Türkiye görüyorum! Ayağa kalkan, konuşan, kalıplardan
kurtulan ve çözüme inanan bir Türkiye görüyorum. Birbiriyle kucaklaşan,
helalleşen, yarınlara bakan bir Türkiye görüyorum! Ben göğe bakınca; adaleti
görüyorum, insan haklarını görüyorum! Her bir bireyin eşit vatandaşlığını, her
inancın koşulsuz saygıyla karşılandığını görüyorum. İnsanını seven bir
Türkiye’yi görüyorum. Yaşayan ve yaşatan bir Türkiye görüyorum
kardeşlerim! Yarınlarını kendi vatanında kuran gençleri görüyorum! Hayata
geriden başlamayan, her alanda önde yer alan kadınları görüyorum!
Engellilerin sokakta, işte, siyasette engellenmediği bir ülke görüyorum! Ben

göğe bakınca; çocukların iyi eğitim aldığı, fırsat eşitliğinin sağlandığı, anne
babaların huzurla başını yastığa koyduğu bir ülke görüyorum. Hep birlikte
kazanan bir Türkiye görüyorum! Gün, Türkiye’ye umut olmanın günüdür!”
Babacan’ın konuşmasının ardından Genel Merkez Yönetim Kurulu (GMYK)
seçimlerine geçildi.

Editör: TE Bilisim