İpek Koza Holding’e kayyum atanması kararı tüm Türkiye'de tepkiyle karşılandı. 


İŞTE O TEPKİLERDEN BAZILARI...


CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin: "Koza Grubu'na el konulması eşkıyalık ötesi"


Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Sekreteri Gürsel Tekin, Koza İpek Gurubu'na Kayyum atanmasını "Eşkıyalık ötesi" bir anlayış olarak değerlendirdi.


Kadıköy'deki Salı Pazarı'nda esnafı ziyaret eden Gürsel Tekin, gazetecilerin gündem ile ilgili sorularını cevaplandırdı. Tekin, Koza İpek Gurubu'na savcılık talebiyle kayyum atanmasına ilişkin soruyu şöyle cevapladı: "Bu tam bir hukuksuzluk. Buna eşkıyalık sistemi de demiyorum. Çünkü eşkıyalık sisteminin de kendi içinde kuralları vardır. Eşkıyalıkta düşmanını namazdayken vurmazsın. Su içerken dokunmazsın. Çocuğu ve eşiyle yan yana iken ona dokunmazsın. Maalesef eşkıyalığın ötesindeki bir sistemle karşı karşıyayız. Önce kablolar kesildi, baskılar yapıldı. Şimdi insanların mal varlıklarına el konuluyor. 1 Kasım'da bütün bu zulümler bitecek."


Özfatura: "Herkesin bir hesabı var, Allah'ın hesabı hepsine galebe çalar"


İzmir eski Büyükşehir Belediye başkanlarından Dr. Burhan Özfatura, Koza İpek Holding'e, genel seçime altı gün kala kayyum atanmasına tepki gösterdi.


Seçimden önce Kanaltürk, Bugün TV, Millet ve Bugün gazetelerinin susturulmak istendiğini söyleyen Özfatura, "İşte zulmün sonu olmuyor, yani Türkiye'de demokrasi ve hukuk düzeni tamamen kalktığı için bunlar her icraatı, her hukuksuzluğu irtifak edebiliyorlar. Fevkalade yanlış, hatalı, hem ekonomik hem de sosyal yapı için fevkalade zararlı ama umurlarında değil. Yeter ki koltuk kalsın, çünkü iktidardan gittikleri an veya koalisyon yapacakları an başlarına gelecekleri biliyorlar. Bu yapılanları hiçbir şekilde tasvip etmek, uygun görmek mümkün değil ama Allah kerim, bu yaptıkları onlara ters dönecektir. Seçim öncesi muhalif medyayı tamamen kestiler, sadece kendi yandaşları bütün gün carcar ötüyor. Devletin imkan ve kaynaklarıyla her türlü seçim çalışmasını da pervasızca yapıyorlar. Herkesin bir hesabı var, Allah'ın da hesabı hepsine galebe çalar. Rabbim ,ülkemize huzur getirsin." dedi.


Feyzioğlu: "Kimse kimseyi kandırmasın. Olan biten, Saray'ın muhalif medyaya el koyduğudur"


Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, Koza İpek Holding'e kayyum atanmasına ilişkin açıklamada bulundu. Feyzioğlu, "Kimse kimseyi kandırmasın. Olan bitenin algılanma şekli, Saray'ın muhalif medyaya el koyduğudur." dedi.


TBB Başkanı Feyzioğlu, sosyal medya hesabı üzerinden kayyum atanması ile ilgili açıklamada bulundu. Feyzioğlu şu ifadeleri kullandı: "Savcılığın talebi üzerine bir sulh ceza hakiminin, Gülen cemaatine yakın olduğu bilinen İpek Grubuna bağlı bütün şirketlere ve bu kapsamda medya şirketlerine kayyum atadığını yazıyor gazeteler. Yani şirketlerin yönetimi, sahiplerinden devralınmış, yerine hakimin belirlediği kişiler görevlendirilmiş.


Yalnız bir de ayrıntı var, aman gözden kaçmasın. Bu kayyumların pek çoğu AKP kadrolarından imiş. Belediye meclisi üyesi gibi. Kimse kimseyi kandırmasın. Olan bitenin algılanma şekli, Saray'ın muhalif medyaya el koyduğudur.


'ŞİKAYETİ OLAN, HABİRE SAVCILARA HAKİMLERE TALİMATLAR YAĞDIRIR GİBİ KONUŞMAZ'


Başta Anayasa'ya aykırı olarak particilik yapan Cumhurbaşkanı olmak üzere, hükümetin ve AKP'nin bu algıdan şikayeti var ise çözüm vallahi billahi çok kolay. Tabii gönlü olana. Kısaca anlatayım: Şikayeti olan, yargıyı bağımsız, tarafsız, adil yargılama yapabilir ve hesap verebilir hale getirir. Yolu yöntemi bellidir bunun.


Şikayeti olan, kapalı devre bir sistem içinde dönüp duran ve iktidarın yeni sopası haline dönüştürülmüş sulh ceza hakimliklerini eski haline getirir. Şikayeti olan, habire savcılara hakimlere talimatlar yağdırır gibi konuşmaz. Şikayeti olan, Anayasayı her gün ihlal eden Cumhurbaşkanına her eleştiriyi hakaret sayıp, çoluk çocuk önüne geleni tutuklatmak için uğraşmaz.


'YARGI BAĞIMLI OLSUN AMA ALGISI BAĞIMSIZ OLSUN'


Çok özür dilerim; şikayeti olanın şikayeti sadece algıya mı ilişkin imiş? Tamam şimdi anladım; yani 'yargı bağımlı olsun ama algısı bağımsız olsun' istiyorlarmış diyorsunuz yani. Doğan görünümlü Şahin misali. İşler öyle yürümüyor maalesef. Allah insan evladına akıl vermiş, ne olduysa ondan oluyor. Dar alanda menfaat paslaşmalarına girmeyenler bu aklı kullanıyor ve düşünüyor ister istemez, birilerinin işine gelse de gelmese de.


'YOKSULLARIN SIRTINA BASA BASA SERVETLERİNE SERVET KATANLARDAN ŞİKÂYET VAR!'


Şunu söyleyip bitireyim. Bu ülkede huzur, barış, refah, adalet ve güven içinde yaşamak isteyen herkesin; bizi birbirimize düşürmek isteyenlerden, halkı kutuplaştıranlardan, işlerine gelmeyeni sürekli vatan haini ilan edenlerden, sadece kendine demokrat olanlardan, padişahlığa özenenlerden, yoksulların sırtına basa basa servetlerine servet katanlardan şikâyeti var! Asıl bizim şikâyetimiz var!"


TBMM Başkanvekili Aydın: "Artık kimse susmasın!"


Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanvekili ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Trabzon Milletvekili Koray Aydın, Koza İpek Grubu'na kayyum atamasını şaşkınlıkla karşıladığını söyledi. Bu işe karar veren mahkemelerin hangi şartlar altında karar alabildiklerinin sorgulanması gerektiğini belirten Aydın, "Bir iş adamından bu şekilde suç örgütü yaratmaya çalışmak, boş delillerle, boş laflarla, ispatsız delilsiz hareketlerle besleyerek buradan bir karar çıkarılmasına, herkes 'yarın bu kime gelir, sıra kimdedir' sorularını kendilerine sormalı. Bu işi kabullenmeyerek, bu işe en sert tepkinin verilmesi noktasında herkesin bir adım atmasını gerekiyor." dedi.


Bu gibi uygulamaların artık Türk halkını isyan noktasına getiren bir tutum olduğunu kaydeden Aydın, "Bu kadar haksızlığa karşı artık kimse susmamalıdır. Haksızlık karşısında düşüncesi, görüşü, durumu, pozisyonu ne olursa olsun bütün insanların bir araya gelerek bütün insanların bir karşı tavır geliştirmesinde ülkemizin geleceği açısından fayda vardır." ifadelerini kullandı.


Koray Aydın, Koza İpek Holding ve bünyesindeki şirketlere kayyum atanması ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Koza İpek Grubu'na dün yapılan kayyum atamasının Türkiye'nin geldiği çılgınlığın anlaşılması bakımından ibretlik bir olay olduğunu vurgulayan Aydın, "Seçime 3-4 gün kala yapılan bu zalim davranış biçimi Türk halkı tarafından tasvip görmediğini görüyor ve gözlemliyoruz." diye konuştu.


'Diktatoryal hevesi olanların Türkiye Cumhuriyeti gibi 78 milyonluk bir ülkede bununla sonuca gidebileceğini düşünüyor' olmalarının hakikaten şaşırtıcı bir durum olduğunu savunan Aydın, şunları kaydetti: "Türkiye tek kişinin hırs, emel ve arzularına teslim olacak bir ülke değildir. Koza İpek Grubu'na yapılmış olan bu müdahalenin Türkiye'nin adalet sisteminin çöktüğünü zaten herkes biliyordu ama onun bir defa daha görülmesine katkı sağlamıştır. Bir ülkenin adalet sistemi çökmüşse o ülkede başka hiçbir şeyden bahsedemezsiniz. Çünkü adalet ayağı hepsi ile ilintili ve bağlantılı. Böyle bir ülkenin ekonomisi de iyi olmaz. Hiçbir alanda o ülkede huzur, güven ve rahatlık olmaz. Dünya size itibar etmez, yalnızlaşırsınız, tekleşirsiniz. Ülkenizin bütün şartları çok daha ağırlaşır."


BU ARTIK TÜRK HALKINI İSYAN NOKTASINA GETİREN BİR TUTUMDUR


Koza İpek Grubu'na kayyum atamasını şaşkınlıkla karşıladığını anlatan Aydın, şu ifadeleri kullandı: "Bu işe karar veren mahkemelerin bunu hangi şartlar altında karar alabildikleri ve ayrıca sorgulanması gereken bir durumdur. Bir iş adamından bu şekilde suç örgütü yaratmaya çalışmak, boş delillerle, boş laflarla, ispatsız delilsiz hareketlerle besleyerek buradan bir karar çıkarılmasına herkes, 'yarın bu kime gelir, sıra kimdedir' sorularını kendilerine sormaları ve bu işi kabullenmeyerek bu işe en sert tepkinin verilmesi noktasında herkesin bir adım atmasını gerekiyor. Ben şuan Trabzon'da seçim bölgemdeyim. Gönlüm arzu ederdi ki, orada olup yerinde de bu sözlü verdiğim desteği yerinde de vermeyi çok arzu ederdim. Çok canımız sıkılıyor. Bunlar kabul edilebilir durum değildir. Bu artık Türk halkını isyan noktasına getiren bir tutumdur. Bu kadar haksızlığa karşı artık kimse susmamalıdır. Haksızlık karşısında düşüncesi, görüşü, durumu, pozisyonu ne olursa olsun bütün insanların bir araya gelerek bütün insanların bir karşı tavır geliştirmesinde ülkemizin geleceği açısından fayda vardır. Öyle bir noktaya geldik ki, kişisel hırslar devletin, ülkenin bekasının, güvenliğinin, huzurunun önüne geçmiş. Biz hırslara kapılarak yön tayin edecek bir ülke değiliz. Buna bir 'dur' denmesi lazım. Ümit ediyorum 4 gün sonra yapılacak seçimlerden çıkan sonuç, bu azgın hırsı zapturapt altına alabilecek bir sonuç ortaya çıkaracaktır. Bunu yürekten arzu ediyorum. Çünkü bu kadar haksızlığa, bu kadar zulme karşı insanların 'yeter artık' demeleri artık bir zaruret haline gelmiştir."


Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Abdülhamit Bilici: "Türkiye demokrasiden dönmeyecek"


Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Abdülhamit Bilici de, hukuksuzca kayyum atanan İpek Medya Grubu'na destek ziyaretinde bulundu.


Ziyarette açıklama yapan Bilici şunları söyledi:


Bir köşe yazısı yazdığı için insanların hapsedildiği bir ülke mi olsun, geçmişte Erdoğan'ın olduğu gibi, herkesin kabul edeceği tüm değerlerin olduğu bir ülke mi olsun? İnsanlar bu soruya cevap versin. Umudumu yitirmedim. Milletimize güveniyorum. Asla Türkiye demokrasiden dönmeyecek. Bunları yapanlar için utanç sayfası açılıyor. Bununla nasıl yaşıyorlar merak ediyorum.


Vatandaş üzerine düşeni yaptı, 7 Haziran'da demokrasiye sahip çıktı. Ancak herkesin bildiği gibi, sonuçları gerçekleşmedi. Gereksiz bir seçime gidiyoruz. Boşuna 6 ay kaybettik. Meclis 6 aydır çalışamaz halde. Evinin önünde gazeteciler dövülüyor. Bunlar herkesin bildiği acı gerçekler. Ancak çok olumlu bir gelişme var: 1 sene önce Zaman Gazetesi'ne bir baskın yapıldı. Bugün, CHP'lisi, MHP'lisi, HDP'lisi, sağcısı, solcusu birlikte göz yaşı döküyorlar. Dün gece de ben buradaydım. İnanın, o milletvekillerinin fikirleri bize yakın olmasa desteğe geldiler. Demokrasi konusunda çok ciddi bilinç oluşuyor. Ben teşekkür ediyorum. Önceden herkes kendine demokrattı. Ben bu büyünün kırıldığı önemli günlerden biri olduğunu düşünüyorum. Eski bagajları çok kurcalamadan, asgari demokratik standartlarda buluşmalıyız. Çok umutluyum. Karamsar kimse olmasın. Demokrasiyi öğreniyoruz. Türkiye demokrasiden geriye dönmeyecek.


Celal Adan: "Koza İpek'e yapılan bir gasptır, hukuksuzluktur"


Koza İpek Holding ve şirketlerine kayyum atanmasıyla ilgili tepkiler devam ediyor. Mecidiyeköy'deki Bugün ve Kanaltürk televizyonlarını ziyaret eden MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan, "Adalet, hukuk herkes için. Bu gaspı protesto ediyoruz. Türk demokrasisi adına, Türkiye'nin kazanımları adına bütün dünyanın önünde cereyan eden bu garabeti protesto ediyoruz." dedi.


Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebiyle Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimi Yunus Süer tarafından Bugün gazetesi, Bugün TV, Kanaltürk TV ve Millet gazetesinin de içinde olduğu Koza İpek Holding ve bünyesindeki şirketlere kayyum atanmasına tepkiler sürüyor. MHP'li Celal Adan ve partililer, Bugün ve Kanaltürk televizyonlarını ve gazetelerini ziyaret etti.


Olayı kınayan Celal Adan, "Adaletin olmadığı yerde insan haysiyeti yoktur, şerefi yoktur. Bugünkü davranış bir gasptır, hukuksuzluktur. Bir gün Cumhurbaşkanı'na da hukuk gerekecektir. Bugün bu ülkeyi yönetenler için de gerekecektir. Adalet, hukuk herkes için. Bu gaspı protesto ediyoruz. Türk demokrasisi adına, Türkiye'nin kazanımları adına bütün dünyanın önünde cereyan eden bu garabeti protesto ediyoruz. 1 Kasım seçimlerinde daha adaletli bir Türkiye'nin ortaya çıkmasını cenabı Allah'tan diliyorum. Biz onlara adaletsizsiniz diyoruz. İşte buyurun adaletsizliğin en büyük örneğini icra ediyorlar. Herkesi korkutuyorlar, sindiriyorlar. Bu Türkiye'ye yakışan bir tutum değildir. Bu gaspın hesabını Türkiye soracaktır. Yüreğimizle sizinle beraberiz." şeklinde konuştu.


Yalçınbayır: "Kayyum atanması sandığa el koymadır"


AK Parti kurucularından eski Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, Koza İpek Grubu'na kayyum atanmasıyla ilgili, "Bu kararı, sadece bir medya grubuna yapılan karar olarak değil, sandığa el uzatma olarak da almak lazım. Sandığa el koymadır bu, bu demokrasiye el koymadır, bu Cumhuriyet'e el koymadır, onun ayak sesleridir." dedi.


AK Parti'nin kurucu Genel sekreteri Yalçınbayır, şunları söyledi: "Cumhuriyetin niteliklerine yönelik bir baskı, demokrasiye, insan haklarına, hukuk devletine yönelik bir baskıdır. Bu sadece mülkiyet hakkına tecavüz olarak nitelendirilemez, iş ve çalışma özgürlüğüne tecavüz olarak nitelendirilemez, sadece basın yayın özgürlüğüne yönelik bir baskı olarak da nitelendirilemez. İnsan hakları bir bütündür, hukuk devleti, demokrasi bir bütündür, bu bütünselliğin tümüne yapılan bir baskı. Bu baskı sadece bir medya gurubuna değil, onların nezdinde topluma yapılan baskıdır. Bu baskı bizim yönetim anlayışımızın hangi seviyede olduğunun bir tezahürüdür."


 


Kanal46




"MAĞDUR OLAN İPEK MEDYA GRUBU DEĞİL HAKTIR"


Düşünce özgürlüğünün her türlü özgürlükten daha önemli olduğunu ifade eden Yalçınbayır, şöyle konuştu: "Şu yaşadığımız süreçler ve bugün, 17/25 Aralık'tan daha tehlikeli bir gündür. 17/25 Aralık'ı biz medyadan öğrendik. Düşünce özgürlüğünü kullanarak öğrendik. Bu özgürlük fevkalade önemli. Ama burada mağdur olan sadece İpek Medya Grubu değil, bütün halktır. Ben medya grubunun daha zenginleştiğini görüyorum. Bu direniş, bu dayanışma, bu yardımlaşma bütün Türkiye'nin etrafında birleşeceği anlayışı ifade ediyor. Bu bir başkaldırıyı ifade ediyor. Bu nedenle ben İpek Grubu'nun zenginleştiğini düşünüyorum, onlar fakirleşmedi. Onlar yeni bir başlangıcın ifadesidir."


"TÜRKİYE'DE YAZILI OLAN BÜTÜN METİNLERE AYKIRIDIR"


Cumhuriyet'in niteliklerinin evrensel değerlerle kuşatıldığına dikkat çeken Yalçınbayır, sözlerini şöyle sürdürdü: "Demokrasiye, insan haklarına apaçık saldırı vardır. Temel özgürlüklere saldırı vardır. Hukuk devleti ihmal edilmiştir. Türkiye'de yazılı olan bütün metinlere aykırıdır. Hatta AK Parti'nin yazılı olan bütün kurallarına aykırıdır. Bu kötü yönetimin bir sonucudur. Y'lerin yanına bir 'y' daha eklendi, kötü yönetişim. Yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar, bunlar arttı."


"BUGÜN BU MEDYA GRUBUNA, YARIN BAŞKASINA"


İpek Medya'ya yapılanın başka medya gruplara da yapılabileceğinin altını çizen Yalçınbayır, "Bugün bu gruba ise yarın başkasına olur. Bu şirketler grubuna ise yarın öbür gün bir başkasına. Burada eğer dayanışma, yardımlaşma artmazsa, adalet duygusunun hakim olmasıyla ilgili çalışmalar artmazsa bir gün size de gelebilir. Ne zaman, nerede, kime, nasıl geleceği belli olmayan bir ortam güvenli bir ortam değildir. Güvenilir kuralların işlediği bir ülkede yaşamaktır Cumhuriyet, baskı değildir. Hiç kimse diğerinin üzerinde böylesine hukuk dışı basıkları icra etme yetkisine sahip değildir. Burada biz her türlü baskının önlenmesinden yanayız." diye konuştu.


"BU SANDIĞA EL UZATMA, DEMOKRASİYE EL KOYMADIR"


17/25 Aralık'ta yaşadığı endişeden daha fazla endişeyi bu sabah yaşadığını vurgulayan Yalçınbayır, şunları kaydetti: "Sabah kalktığımda, haberleri gördüğümde fevkalade endişeliyim. Ölçülü değil, dengeli değil, denetimsiz bir yönetim kötü bir yönetimdir. Ne denge var ne denetim var. Umarım 1 Kasım seçimleri, halkın bu konudaki hissiyatını da yansıtır. Çünkü sandık çok önemlidir. Bu kararı, sadece bir medya grubuna yapılan karar olarak değil, sandığa el uzatma olarak da almak lazım. Sandığa el koymadır bu, bu demokrasiye el koymadır, bu Cumhuriyet'e el koymadır, onun ayak sesleridir. O ayak seslerini ben hissediyorum. Endişem bunadır. Bunları söyleyen kişi, bir dönem insan haklarından sorumlu devlet bakanıydı. Dayanışmayı artırmalıyız. A, B, C grubuna değil, bunu değerler bütününe bir saldırı olarak değerlendirmezsek başımıza daha kötü şeyler gelebilir."


Nazlı Ilıcak: "Zalimlerin zulümleri yanlarında kalmayacak"


Gazeteci Nazlı Ilıcak, Koza İpek Grubu'na kayyum atanmasıyla ilgili Bugün ve Kanaltük televizyonları ile Bugün gazetesine destek ziyaretinde bulundu. Ilıcak, "Bu günler gelip geçecek. Biz kimleri gördük geldi geçti. Gün gelir hesap döner. Ama bunları yapan zalimlerin zulümleri yanlarında kalmayacak." dedi.


Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebiyle Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimi Yunus Süer tarafından Bugün gazetesi, Bugün TV, Kanaltürk TV ve Millet gazetesinin de içinde olduğu Koza İpek Holding ve bünyesindeki şirketlere kayyum atanmasına tepkiler sürüyor. Gazeteci ve yazar Nazlı Ilıcak da Bugün ve Kanaltürk televizyonlarını ve gazetelerini ziyaret etti. Sözlerine Akın İpek'i tebrik ederek başlayan Nazlı Ilıcak, "Bu zor dönemde dim dik durmasını başardı. Havuz medyasına dalmadan çıkarlarının peşinden koşmadan özgürlük, ahlak ve namusun peşinden koştu. Allah ondan ve ailesinden razı olsun." şeklinde konuştu.


Ilıcak şunları söyledi: "Bu günler gelip geçecek. Biz kimleri gördük geldi geçti. Gün gelir hesap döner. Ama bunları yapan zalimlerin zulümleri yanlarında kalmayacak. Böyle yapanlardan hep hesap sorulmuştur. 1 Kasım sonrası hepimiz birlikte seyredeceğiz ne hallere geldiklerini. Medyadan çok rahatsızlar. Bu medyada her şey özgürce sansüre uğramadan tartışılıyor. Hiç kimse bize müdahale etmiyor. Hırsızlık yapmışlar buna darbe diyorlar. MİT TIR'larıyla silah kaçırmışlar buna da darbe diyorlar. İstiyorlar ki her kes darbe desin. Mağduriyete oynuyorlar. Meslektaşlarıma diyorum ki! Susma susdukça sıra sana gelecek."


Ilıcak, Kanaltürk binası önünde toplananlarla birlikte 'özgür basın susturulamaz' sloganlarına eşlik etti. Konuşmasının ardından Ilıcak, alkışlar eşliğinde ayrıldı.


Reha Çamuroğlu: "Türkiye artık Deli Dumrul Türkiye'si oldu!"


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski danışmanlarından AK Parti Eski İstanbul milletvekili Reha Çamuroğlu, Koza İpek Grubu'na yönelik kayyum atanması kararını, "Türkiye artık Deli Dumrul Türkiye'si oldu" şeklinde değerlendirdi.


Alınan karara ilişkin ise, "Bu bütün sermaye kodlarına, hatta hatta bu bütün vatandaşlara bir tehdittir" yorumunu yapan Çamuroğlu, "Koskoca bir ülkenin yönetiminde akıl uçarsa ondan sonra neler olur Allah bilir." diye ekledi.


'BUNDAN SONRA BUNU TAHAYYÜL BİLE ETMEK İSTEMİYORUM'


Koza İpek Grubu'na yönelik alınan kararı Cihan Haber Ajansı'na değerlendiren Çamuroğlu, "Türkiye artık Deli Dumrul Türkiye'si oldu. Mülkiyet hakkının güvence altına alınmadığı bu ülkede neler olabilir bundan sonra bunu tahayyül bile etmek istemiyorum. Ankara'daki bomba yaşam hakkımızın olmadığını gösterdi Türkiye'de, güvence altında olmadığını gösterdi. Bu kayyum ataması da mülkiyet hakkımızın güvence altında olmadığını gösterdi. Bakalım neler olacak." dedi.


'ÇAKIDAN DOLAYI MALINIZA MÜLKÜNÜZE DE EL KONULABİLİR. BU KADAR SAÇMALIK İÇİNDE YAŞADIĞIMIZ BİR ÜLKE BURASI'


Alınan kararın sadece Koza İpek Grubu'na yönelik bir adım olmadığını, diğer ekonomi ve basın çevrelerine de mesajlar içerdiğini söyleyen Çamuroğlu, "Diğer kesimlere de bir mesaj içerir. Bu hepimizin başına gelebilir demektir. Şimdi makul şüphe diye bir kavram ortaya atıldı. Terörle mücadele terör örgütü diye bir kavram ortaya atıldı. Bugün üzerinizde çakı bulunsa bile terör örgütü üyesi ilan edilebilirsiniz, öyle bir ülkede yaşıyoruz biz. Çakıdan dolayı malınıza mülkünüze de el konulabilir. Yani bu kadar saçmalık içinde yaşadığımız bir ülke burası. Yani burada mantıklı bir yorum yapmak çok zor. Bu bütün sermaye kodlarına hatta hatta bu bütün vatandaşlara bir tehdittir." diye ekledi.


'AKIL GİTTİ, AKIL UÇTU'


Çamuroğlu, seçimler öncesinde bir siyasi iktidarın böyle adım atılmasını da "Deli Dumrul'un Türkiyesi burası. Deli Dumrul Türkiye'sinde rasyonel davranış akılcı davranış beklemek mümkün değil. Akıl gitti, akıl uçtu. Bütün bu işler akıl işi değil. O yüzden merakla soruyorum bu iş nereye gidecek bakalım diye. Koskoca bir ülkenin yönetiminde akıl uçarsa ondan sonra neler olur Allah bilir." diye kaydetti.

Editör: TE Bilisim