Başbakan Erdoğan, Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarına ilişkin, "Taksim'den ümidinizi kesin. Burada devletle bir gerilime lütfen girmeyin" dedi.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Çanakkale'de geçen hafta bir olaya müdahale sırasında saldırıya uğrayıp, şehit olan jandarma başçavuş İlhan Yıldız ve jandarma başçavuş Ömer Yanar'a Allah'tan rahmet, ailelerine, jandarma teşkilatına sabır diledi.


Geçen hafta vefatının 21. yılı olan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı bir kez daha rahmetle andığını ifade eden Erdoğan, Özal'ın Türkiye'ye kazandırdıklarından dolayı minnettar olduklarını söyledi.


Erdoğan, İstanbul'da geçen cumartesi günü çok önemli bir proje olan Avrasya Tüneli Projesi'nde önemli bir etabın başlama törenini gerçekleştirdiklerini anımsattı.


Marmaray'a paralel olarak, lastikli araçların geçeceği Avrasya Tüneli'ni inşa ettiklerini dile getiren Erdoğan, Kazlıçeşme ile Göztepe arasında iki katlı olarak inşa edecekleri tünelle, boğazın alttan araçlarla da geçilebileceğini kaydetti.


Erdoğan, 1 milyar 245 milyon dolara mal olacak dev projeyle, şu anda 100 dakikada alınan mesafenin 15 dakikaya düşeceğini anlattı. Erdoğan,  projenin, yakıtta önemli tasarruf sağlayacağını, çevrenin korunmasına, daha az egzoz gazının çevreye salınmasına yol açacağını belirtti.


İstanbul ve Türkiye için önemli olan projenin bir an önce tamamlanmasını heyecanla beklediklerini vurgulayan Erdoğan, "Şu anda yaptığımız planlamayla önümüzdeki yılın sonlarına doğru bu projeyi bitirmiş olacağız. İnşallah tıpkı Marmaray gibi hem Avrasya Tüneli'nin hem  üçüncü köprünün bunların yanında üçüncü havalimanı ve Körfez geçişinin tamamlandığını görecek, Türkiye için çok önemli olan projelerin açılış gururunu milletçe hep birlikte yaşayacağız" diye konuştu.


Erdoğan, Avrasya Tüneli Projesi'nde başta Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, yüklenici firma, mimarlar, mühendisler, işçilere teşekkür ederek, başarılar diledi.


"Tarihi rekorlar elde edildi"


Türkiye ekonomisinin geçen yıl Nisan ve Mayıs aylarında, tarihin en başarılı dönemlerinden birine şahit olduğunu kaydeden Erdoğan, hemen her alanda tarihi rekorlar elde edildiğini söyledi.


Erdoğan, geçen Mayıs içinde gösterge faizin, tarihin en düşük seviyesine düştüğünü, Borsa İstanbul endeksinin 93 binin üzerine çıkarak tarihi rekor kırdığını, Merkez Bankası rezervinin 136 milyar dolarla tarihin en yüksek seviyesine ulaştığını anımsattı. 


"Ekonomimiz dimdik ayakta kaldı"


Geçen yıl 14 Mayıs'ta IMF'ye olan borcu sıfırladıklarına işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Gerek Gezi olaylarında gerek 17 Aralık sürecinde Türkiye'deki  huzur ve istikrar ortamı kadar ekonomi de hedef alınmıştı. Bu olaylar olurken belli odaklar, uluslararası platformlarda karalama kampanyası başlatarak, uluslararası yatırımcıları tedirgin etmek için epey gayret gösterdiler. Uluslararası medyada boy boy ilanlar yayınlandı. Bu ülkenin içinden birilerinin organizesiyle yapıldı. Türkiye bir kaos, kriz ülkesi gibi gösterilmek istendi. Kimi işveren örgütleri çıktı, Türkiye'ye uluslararası yatırım gelmez diye, hem bizi tehdit etmeye kalktılar hem de adeta uluslararası yatırımcılara gelmeyin çağrısı yaptılar. İçeride ya da dışarıda tüketmeyelim, ekonomiyi durduralım çağrıları yapıldı. Bütün bu çabalara, karalama kampanyalarına rağmen moral bozma, kaos ve kriz görüntüsü oluşturma gayretlerine rağmen içeride ve dışarıdaki tüm ihanet girişimlerine rağmen ekonomimiz dimdik ayakta kaldı. Bırakın gerilemeyi, istikrarla büyümeye devam etti."


"İşveren çevrelerinin kampanyalarına rağmen"


Erdoğan, 2013'te ekonominin yüzde 4 büyüdüğüne işaret etti. Milli geliri, 2002'de 350 milyar lira olarak devraldıklarını belirten Erdoğan, 2013 sonunda bu rakamın 1,5 trilyon lira sınırını aştığını vurguladı.


Dolar bazında milli gelirin 2002'de 230 milyar dolarken, şu anda 820 milyar dolara ulaştığını bildiren Erdoğan, "Kişi başına milli gelirimiz de 3 bin 500 dolardan 2013 sonu itabariyle 10 bin 800 dolara çıktı. Borcun milli gelire oranında aynı şekilde tarihi gelişmeler yaşandı. Göreve geldiğimizde milli gelire oranı yüzde 73'tü, şu anda yüzde 36. Nereden nereye geriledi" diye konuştu. 


Erdoğan, 2002'de 8,5 milyar dolar olan turizm gelirinin 2013 sonunda 35 milyar dolara yükseldiğini ifade etti. Erdoğan, turist sayısının da 13 milyondan 35 milyona ulaştığını, şu anda oteller itibariyle yetiştiremediklerini anlattı.


Başbakan Erdoğan, bütün bu olumsuzluklara rağmen dünyanın Türkiye'ye olan teveccühünün anlamlı olduğuna işaret ederek, "Bütün bu işveren çevrelerinin yaptığı kampanyalara rağmen dünya ülkemizi önemli destinasyon olarak görüp,  buraya geliyor" dedi.


"Cüzi derecede etkilendi"


İşsizlik, enflasyon ve faiz oranlarının, Türkiye'de yaşanan bu gerilimden, Gezi olayları ve 17 Aralık darbe girişiminden çok cüzi derecede etkilendiğini ifade eden Erdoğan,  şu anda oranların eski seviyelerine doğru hızla ilerlediğini söyledi.


Merkez Bankası rezervini 2002'de 27,5 milyar dolar olarak devraldıklarını anımsatan Erdoğan, geçen Mayıs'ta 136 milyar dolara kadar çıktıklarını belirtti. Erdoğan, yaşanan süreçlerde rezerv bir miktar düşse de şu anda 128 milyar dolar seviyesini yakaladığını kaydetti.


Erdoğan, şöyle devam etti:


"Geçmişte bir anayasa kitapçığı fırlatıldığı için milyar dolarlarını kaybeden, bütün dengeleri alt üst olan, toplumun bir anda fakirleştiği bir ekonomik yapı vardı.  Şu anda ise demokrasi tarihimizin en kirli darbe girişimleri karşısında bile sarsılmadan ayakta durabilin bir ekonomik yapımız var.


30 Mart seçimleri, demokrasi, dış politika ve çözüm süreci için olduğu kadar Türkiye ekonomisi için de bir milat olma özelliği taşıyor. Allah'ın izniyle artık ekonomi önünde de hiçbir engel yoktur. Türkiye istikrarla büyümeye, milli gelirini, kişi başına milli gelirini artırmaya, göstergelerini çok daha ileri seviyeye ulaştırmaya devam edecek. Küresel yatırımlarımız zaten hızla devam ediyor. Bunların yanında eğitim, sağlık, adalet ve emniyet başta olmak üzere 81 ildeki yatırımlarımız da katlanarak devam edecek."


"Millet taşın egemen olduğu sokak görüntüsü istemiyor"


Erdoğan, Gezi olaylarında, 17 ve 25 Aralık darbe girişimlerinde başarısız olan bazı çevrelerin inatla ve ısrarla huzuru bozmak için çırpındıklarına şahit olduklarını söyledi.


Bugün halen "Acaba sokakları nasıl hareketlendiririm, acaba nasıl insanları sokağa dökerim, nasıl bir kaos ve gerilim ortamı oluştururum?" diye belli aktörlerin çaba harcadıklarını gördüklerini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:


"Mayıs ve Haziran ayları yaklaşırken, huzuru bozmak amacıyla cam, çerçeve kırmak, esnafa zarar vermek, sokak, cadde, pazardaki insanı rahatsız etmek amacıyla birileri her zaman yaptığı gibi gerilim siyaseti üretiyor. Bunlar, 30 Mart'ta milletten gereken cevabı aldılar. Demokrasiye, milli iradeye, sandığa saygıları olmadığı için halen başka yerlerden medet umuyorlar. 30 Mart'ta millet söyleyeceğini sandıkta zaten söyledi. Bu aziz millet artık sokaklarda çatışma görüntüsü, polis ile göstericilerin çatışmasını görmek istemiyor. Millet, taşın, sopanın egemen olduğu sokak görüntüsü istemiyor. Sokaklara şiddet görüntüsünün egemen olmasına bugüne kadar izin vermedik, bundan sonra da izin vermeyiz. Bu şımarık ruh hali artık son bulmalıdır. Bu ülkenin bazı sivil toplum örgütleri,  bazı emekçi örgütleri, sendikaları artık demokratik mücadele kültürünü, demokratik gösteri kültürünü öğrenmelidir."


"Suç örgütlerinin üzerine cesaretle gittik"


Erdoğan,  başkalarının özgürlük alanına müdahale etmediği sürece herkesin dilediğini yapıp, ifade edebileceğini dile getirdi. Erdoğan, ancak başkalarının özgürlük alanına müdahale etmesi, sokaktaki insana, okuldaki öğrenciye, aracındaki sürücüye, dükkanındaki esnafa rahatsızlık vermesi halinde emniyet güçleri ve hukuk devreye girip, gerekeni yapacağını söyledi.


AK Parti Hükümeti olarak, Türkiye'nin yakın tarihindeki tüm karanlık noktaları aydınlatmanın, en baştan beri amaçları olduğunu dile getiren Erdoğan, darbelerin üzerine gidip, araştırılmasını sağladıklarını anımsattı.  


Erdoğan, darbe yapanların cezalandırılması için anayasanın değiştirilmesini sağladıklarını, bütün faili meçhullerin üzerine, devlet içindeki karanlık suç örgütlerinin üzerine cesaretle gittiklerini belirtti. 


"Statükonun partisini bulduk"


Kahramanmaraş, Sivas, Çorum, Gazi Mahallesi olaylarını aydınlatmak için samimi girişimlerde bulunduklarını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:


"1 Mayıs 1977 Taksim olaylarının aydınlatılması da her zaman bizim gayretimiz oldu. Bütün bu girişimlerde karşımızda statükoyu bulduk, statüko partisi CHP'yi, statükonun sivil toplum örgütlerini ve sendikalarını bulduk. Biz Ergenekon terör örgütüyle kıyasıyla mücadele ederken CHP ve onun yandaşları, Ergenekon'un avukatlığını yapıyorlardı. Biz anayasayı değiştirmeye çalışırken aynı çevreler anayasa değişikliğine itiraz ediyor, hayır diyorlardı. Biz, 'Türkiye'nin yakın tarihindeki karanlık olaylar aydınlansın' diye çırpınırken, Türkiye'de demokrasinin standartları yükselsin diye çalışırken birileri inatla, ısrarla statükoyu, vesayeti savundular, karanlık olayların üzerini örtmeye çalıştılar. 1 Mayıs'ın  124 yıllık geçmişi var. Bu 124 yıl içinde bu topraklarda 1 Mayıs'a hak ettiği değeri biz verdik. Sol mu, CHP mi, aşırı sol mu, aşırı uçlar, MHP mi verdi, hayır. 2008'de 1 Mayıs'ı Emek ve Dayanışma Günü olarak biz tatil ilan ettik."


"Sineye çekemeyiz"


Başbakan Erdoğan, 12 yılda işçiler, emekçiler, sendikalar için tarihi nitelikte düzenlemeler yaptıklarını anlattı.


Net asgari ücretin 12 yıl içinde yüzde 359 arttığına işaret eden Erdoğan, kendilerinden önce ise bunun artmayıp, geri gittiğini belirtti. Erdoğan, reel olarak asgari ücreti yüzde 69 oranında artırdıklarını dile getirdi.


Her zaman iş barışı, diyalogdan yana olduklarını, emeğin, emekçinin yanında durduklarını anlatan Erdoğan, "Biz 'işçi, emekçinin kazanımlarını nasıl artırırız, ülkenin ekonomisini nasıl daha fazla büyütürüz' diye çaba gösterirken, birilerinin emekçi görüntüsü altında istikrara, huzura, kardeşliğe kast etmesini asla kabullenemeyiz" diye konuştu.


Erdoğan, "Emek ve Dayanışma Günü'nü kutluyorum" diye artık esnafa, müşteriye, sokaktaki insana zarar verilmesini sineye çekemeyeceklerini vurguladı.


"Miting yapılacak alanlar belli"


"Ekranları başında bizi izleyen milletime, tüm sendikalara, sivil toplum kuruluşlarına sesleniyorum" diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:


"Bakınız ülkemizde miting yapılacak alanlar bellidir. İstanbul'da miting yapılacak yerler bellidir. 1 Mayıs'ı kutlamak isteyen gider yasaların izin verdiği yerde kutlamasını yapar. Kutlamaya mani bir hal yoktur. Şu an itibariyle Yenikapı, özel hazırlanmış, denize dolgu yapılarak hazırlanmış miting alanıdır. Yaklaşık 750 bin metrekarelik alandır. İster daraltırsın, ister büyütürsün. Ne kadar istersen gel burada mitingini yap. 'Burası bana ufak geliyor' ki Taksim'den çok çok büyük. Burası da bana ufak geliyor diyorsan o zaman Maltepe'de 1 milyon 250 bin metrekarelik alan var, orada da mitingini yapabilirsin. İster küçülterek ister büyüterek yap. Bu yıl son olarak Kadıköy miting alanı olarak müsaade edildi. Çünkü Maltepe henüz bitmemişti. Bundan sonra Kadıköy'de de miting yapılmayacak. Niye çünkü buralar, burada yaşayan insanlar çok bedel ödedi. Bir bayram günü, eza, cefa günü olamaz. Eğer barış diyorsak biz bugüne, barışı kutlayalım diyorsak, o zaman bunu en güzel şekliyle adeta bir festival havasında, eğleneceksek, herşeyi yapacaksak buyurun Yenikapı, Maltepe diyoruz. İstanbul için."


Erdoğan, 1 Mayıs kutlamalarının Taksim'de yapılmasına yönelik ısrarlara ilişkin, "Taksim'den ümidinizi kesin, gelin buyurun Yenikapı, orası değil Maltepe, buyurun orada yapın. Ama burada devletle bir gerilime lütfen girmeyin. Taksim ısrarına biz iyi niyetle bakmayız" dedi.


(AA)

Editör: TE Bilisim