Gazeteci Mesut Tuğrul bugünkü yazısında, "Hediye üzerinden çıkartılmak istenen fırtına" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Aslında Büyükşehri ve Hayrettin Bey’i en sık eleştiren bir gazeteci olarak konuya ayrı bir pencereden bakmak istiyorum.
Her zaman haklıya halklı, haksızlığa da haksız diyecek, hür düşüncüye sahibim.
Bu hediyeyi Hayrettin Bey vermedi, şehrin yöresel ürünlerinde isim yapmış firmalardan alınarak şehir adına, Kahramanmaraş adına verilen bir hediyedir.
Bu hediye; Kahramanmaraş’ın en zor gününde bile nasıl bir kadirşinas il olduğunun kanıtıdır.
Bu hediye; Şehrin deprem bölgesi olmasına rağmen, o zor günlerde bizimle bir ekmeğinizi paylaştıysanız, bizde sizinle varımızı yoğumuzu paylaşırızıdır.
Bu hediye; Şehrin bir kez daha deprem bölgesi olduğunun hatırlatılmasıdır.
Bu hediye; Ölmedik, ayaktayız, yöresel ürünlerimizin tadına bakın ve tüm alışverişinizi bize yönlendirinin en bariz örneğidir.
Bu hediye; İstiklal Madalyasını nasıl tek yürek kazandıysak, tek yürek olarak hareket ettiğimizin göstergesidir.
İçindeki mektup şehrin niyetinin bir habercisidir.
Her yıl onlarca vilayetin yaptığı bu hediyeleşme kültürünü Büyükşehir Belediyemiz farklı bir yapıda, bulundukları ilin temsilcisi olan milletvekillerine; afette destek veren tüm insanları adına teşekkür ederek veriyor.
Bunu da şehrimizin yeni ağabeyi Vahit Kirişçi bakanımız, TBMM kürsüsünde harika ve duygu yüklü bir konuşma ile deklare ediyor.
Bu hediyeleşme olayı üzerinden hesabı olanlar yerelde Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör’e, ulusalda da Vahit Kirişçi Bakanımıza, hatta hükümete kadar saldırılarda bulunabiliyor.
Şehirde ise sağduyulu birçok kesim, olayın bu kadar neden büyütüldüğüne anlam veremiyor.
O güne geri dönelim;
Dünya başımıza yıkıldı, Türkiye top yekûn kardeşlik ruhuyla o yıkımdan bizi kurtarmak için koştu.
Hani, televizyon kanallarında ve sosyal medya mecralarında, şehrimize iş makinesi getirmek için fireni boşalmış gibi sürat yapan tırlarla gururlanıyorduk.
250 nüfuslu fakir köylerin varını yoğunu bize gönderdiklerinde duygulanıyorduk.
81 vilayetin deprem olanlar hariç tüm plakaları burada görüp gözlerimiz yaşarıyordu.
Şimdi onların temsilcilerine hediye vermek neden bu kadar sorun oldu.
Lütfen, konunun haber yapıldığı medya kuruluşlarına ve sosyal medya mecralarına bir göz gezdirin.
★★★
Hediyeleşme konusunu kimin ne şekilde servis yaptığını görebilirsiniz.
Buna alet olmak veya olmamak ise sizin elinizde.
Sadece yanlış olan, hediye paketlerinin gıda kolilerinin içinde verilmesiydi. Bu da algı oluşturanların işine geldi.
Bu gıda paketi değil de güzel bir çanta olsaydı bence bu kadar algı oluşturulamazdı.
★★★
Son bir söz daha; ne oldu, hediye paketi verilince öldük mü? Verilmeseydi bütün sorunları çözmüş mü olacaktık. Yoksa TBMM gündeminde şehrin konuşulması kimleri rahatsız etti.
Hediye konusunu sonuna kadar destekliyorum.
Bir şey daha; Komşu vilayetin Başkanı Fatma Şahin yapsaydı; ooo yine fırtınalar kopacaktı, onlar yaptı biz yapmadık olacaktı.
★★★
Yere göğe sığdıramadığımız Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin şehrinde sevilmeyen ve kendi içlerinde çok sık eleştirilen bir belediye başkanı olduğunu biliyor muydunuz? Şimdi buna da karşı çıkacaksınız ama lütfen Gaziantep’teki tanıdıklarınıza sorun.
Buna rağmen Gaziantepliler bizim gibi herkesten önce kendileri taşlamıyor, sahip çıkıyor, sonrasında kendi içlerinde hesaplaşıyor.
Bilmem anlatabildim mi?