AK Parti açısından İzmir'i kazanmak zor ama, iyi bir aday bulunursa Mersin umut vaat ediyor. Daha önce Mircan Fırat'ın Mersin için kolları sıvadığını yazmıştım. Ama başka aday adayları da var.
Meselâ, eski AK Parti milletvekili Mustafa Eğicioğlu . Eğicioğlu, daha önce MHP Gülnar Belediye Başkanlığı yaptığı için, bu kesime de yakın duruyor.

Ayrıca Mersinli vatandaş, kapısını kolayca çalabilecek bir kişiyi bu koltuğa oturtmak istiyor.

Eğicioğlu, "Ben dışarıdan gelmedim, yerliyim" diyor ve çok uzun yıllar halk ile iç içe yaşadığını belirtiyor. Üstelik, Kürt kökenli vatandaşlarımızla da arasında bir sempati bağı olduğunu vurguluyor.

2004'te Mersin AK Parti'nin kazanmadığı az sayıda belediyeden biriydi.

Dolayısıyla aday tercihi önemli.

Ankara 'da sıkıntı var. Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, 2004'te de aday olmak istemişti. O tarihte, Keçiören'de kalmayı kabul etti ama, bu defa aday adaylığını ilân etti. Melih Gökçek de, istekli. Hatta oğlunun da Çankaya'dan aday olmasını arzuluyor.

Oysa, AK Parti, akrabalık bağı bulunanların aday yapılmayacağını açıkladı. Acaba, Gökçek, oğlu Çankaya'da yarışsın diye geri çekilir mi? AK Parti, Melih Gökçek'i feda etmeyi göze alabilir mi?

İstanbul 'da ise, Kadir Topbaş'ın yerinin garanti olduğunu düşünüyorum. Tayyip Erdoğan boşuna TOKİ'nin başkanı Erdoğan Bayraktar'ı yolundan çevirmedi ya!

Adli emanet paraları

Atilla Kart'a bir kötü haberim daha var. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ile de görüşüp adli emanet paralarının, 2005 yılında Vakıfbank'tan alınıp, Akbank'a neden faizsiz yatırıldığını sordum. İşte öğrendiklerim:

O paraların bir bölümü, 2005 yılında, Vakıfbank'tan daha iyi şartlarla Akbank'a geçiriliyor. Çünkü Akbank, hâkimlere lojman yapan Fon'a, Vakıfbank'a göre 4-5 misli para veriyor. Bunun adına "promosyon" diyorlar. Peki bu defa neden Vakıfbank'a yatırıldı paralar? Akbank ile anlaşma süresi doldu; Vakıfbank, Akbank ile aynı şartlarda parayı aldı.

Yani, en büyük "promosyonu" Vakıfbank verdi.
Cemil Çiçek eski Adalet Bakanı; yenisi ise Mehmet Ali Şahin. Haklarında şaibe olmayan iki bakan söz konusu. Dolayısıyla Atilla Kart, daha ciddi iddialarla meşgul olmalı. Adli emanet paralarının yatırılacağı banka tercihinde "promosyonun" rolünü incelerse, amacın, hâkim ve savcılara menfaat temin edilmesi (daha çok lojman yapılması) olduğunu görür.

Cemil Çiçek, soru önergelerini cevaplandırdığını, buna rağmen, gene, tekrar tekrar aynı sorulara muhatap bırakıldıklarını belirtiyor.

Yanlışta ısrar, iftiradır

Mesnetsiz iddiaya, üstelik, yanlış meydana çıkmasına rağmen ısrar ediliyorsa "iftira" denir. Evet, Atilla Kart, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala'ya iftira atıyor. Keşke beni bu yazımdan dolayı, açıklamasında belirttiği gibi mahkemeye verse... Belki Efkan Ala şahit olarak gelir ve gerçekleri anlatır.

CHP milletvekili Atilla Kart, 12 Mayıs 2008 tarihli Ticaret Sicili Gazetesi'ne dayanarak, Efkan Ala'nın Denetim Kurulu'nda Oger'i temsil ettiğini ileri sürdü.

Oysa, bugün sütunumda yayınladığım, 12 Mart 2008 tarihli belge, Denetim Kurulu üyeleri Mehmet Solgun ve İsmet Yılmaz'ın, "Boş olan Denetim Kurulu üyeliğine Hazine'yi temsilen Efkan Ala'nın seçilmesine oybirliğiyle karar verdiklerini" gösteriyor. Tekrar altını çizelim, tarih 12 Mart 2008 .

Atilla Kart'ın dayandığı Ticaret Sicili Gazetesi ise, 12 Mayıs 2008 tarihini taşıyor. Kart, "Biz Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusu yaptıktan sonra, Denetim Kurulu'ndaki 3 kişinin de Hazine'yi temsil etmesi hususunda muvafakatname imzaladılar" diyor.

Herhalde, Kart, Ruhat Mengi'ye de böyle söylemiş olacak ki, Mengi, "Oger'in Denetim Kurulu üyeliklerinden birini, suç duyurusunun hemen arkasından gönüllü olarak Türkiye Cumhuriyeti'ne vermesinin hiçbir mantığı yok"