Başbakan Erdoğan, "Twitter'da ahkam keser, provokasyon yaparlar. 140 karakterde mesaj yazınca kendilerini dünyayı kurtaran adam gibi bunlar görmeye başlarlar" dedi.


Erdoğan, AK Parti Genel Merkezinde düzenlenen partisinin Genişletişmiş İl Başkanları Toplantısında yaptığı konuşmada, geçen hafta yapmayı planladıkları toplantının Soma'daki maden faciası nedeniyle ertelendiğini anımsatarak, Soma'da hayatını kaybeden 301 maden işçisine tekrar Allah'tan rahmet, yaralılara şifa, yakınlarına da başsağlığı diledi. 


Soma'daki kazayı öğrendikleri andan itibaren yapılanları salı günü TBMM'de AK Parti Grup Toplantısında ayrıntılı şekilde anlattığını, genelden başlayarak tüm imkanları seferber ettiklerini, kazaya çok hızlı şekilde bütün detayları, bütün ayrıntıları hesaba katarak müdahale ettiklerini dile getiren Erdoğan, ilk etapta amaçlarının madendeki işçileri kurtarmak, yaralıları hastaneye ulaştırmak ve şehitlerin naaşlarına ulaşarak çıkarmak, eş zamanlı olarak definleri sağlamak, ailelere yardım eli uzatılarak ilçedeki tüm ihtiyaçların giderilmesi olduğunu söyledi. 


Başbakan Erdoğan, maden faciası sonrasında arama-kurtarma, destek ve yardım faaliyetlerine 2 bin 743 personel, 258 kara, 9 hava aracıyla müdahale edildiğini, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, İçişleri, Sağlık, Aile ve Sosyal Politikalar, Milli Eğitim, Gençlik ve Spor bakanlıklarının gerek arama-kurtarma gerekse şu anda devam çalışmalarda görev aldığını, Genelkurmay Başkanlığı, AFAD, Türk Kızılayı, belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarının bölgede yaraları sarmak için canla başla çalıştığını, hala da çalışmaya devam ettiğini kaydetti. 


"Kademe kademe değişiklikler yapılacak"


Şehit madencilerden emanet kalan yakınları için de adımlar attıklarını, atmayı sürdürdüklerini, çarşamba günü gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısında çok geniş çaplı olarak nelerin yapılabileceğini görüştüklerini hatırlatan Erdoğan, "Gerek Maden Yasası'nda gerek İş Sağlığı ve İş Güvenliği yasalarında ne gibi daha buna ilaveler yapılabileceğini üzerinde çalışmalarımızı yaptık. Buradaki değerlendirmeler doğrultusunda kademe kademe bu değişiklikleri yapacak, bu adımları atacağız" diye konuştu.


Başbakan Erdoğan, dün Soma'daki işçileri temsilen Ankara'ya gelen 10 işçi ile ilgili bakanlar ve kendisinin görüştüğünü ifade ederek, "Bu kazanın sebeplerini ve sorumlularını tespit etmenin yanında bundan sonra alınacak tedbirleri belirlemek, kazayla ilgili idari ve adli soruşturmaların da takipçisiyiz, onlar da devam ediyor, bu soruşturmaları bizler de titizlikle takip ediyoruz. Bundan sonra aynı kazaların yaşanmaması, bunu minimize etmek için her kademede çalışmaları başlattık" dedi.


"Hiç kaza olmaz diye bir anlayışının yanlış olduğunu söylemek zorundayım" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Bunu sadece maden ocakları için söylemiyorum, hayat risklerle doludur, her yerde birçok şeylerde istediğiniz kadar testler yapın, ne yaparsanız yapın, kaza oranını minimize etmek en ideal olanıdır, ama sıfırlamak dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir yaşamda, yaşam şeklinde mümkün değildir. Otobüsler, otomobiller, uçaklar vesaire bunlarda test azami ölçüde yapılır ve her şey sıfırlanır ondan sonra uygulamaya gelir, olmuyor mu? Yine oluyor. Maden ocakları olsun diğer işler olsun ama maden ocakları, kömür ocakları riski en yüksek olan işletmelerdir. Tabiki buralarda en ileri teknolojileri hayata geçirmek için bundan sonraki takipler çok daha farklı olacak.


TBMM'de bütün grupların desteğiyle bir araştırma komisyonu kurulma teklif ettik, kuruldu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız yeni acıların yaşanmaması için gerekli yasal düzenlemeler üzerinde çalışıyorlar, çalışıyoruz."


"77 milyon tek yürek oldu"


Başbakan Erdoğan, Soma'daki maden faciasının 77 milyonun tamamına bir kez daha millet olma şuurunu, zor zamanlarda kardeş olma, birlik olma ruhunu çok güçlü şekilde hissettirdiğine vurgu yaparak, en son Van depreminde milletin tek yürek olduğunu, Van'daki vatandaşların acısını paylaştığını, 81 vilayetten yardımlar ve duaların Van için seferber olduğunu, Soma'daki kazanın ardından 77 milyonun yine tek yürek olduğunu, ayni, nakdi yardımlarıyla dualarıyla Soma'nın acısını yüreklerinde hissettiklerini müşahede ettiklerini anlattı.


Soma'daki maden kazasının ardından Türkiye'nin millet olarak yalnız olmadığını, tüm dost ve kardeş ülkelerin de Türkiye'nin acısını paylaştığını bir kez daha görüp, hissettiklerine dikkati çeken Erdoğan, Bosna Hersek'teki 1,5 milyon insanı etkileyen sel felaketinin ardından bölgeye ulaşan ilk uluslararası yardımın Türkiye'den geldiğini söyledi. 


Dün bir gazetede, Bosnalı afetzedelerin Türkiye'nin yardım ekiplerini görünce, kendi sorunlarını, dertlerini bir kenara bırakıp, Soma'yı sorduklarını, başsağlığı mesajlarını ifade ettiklerini, belirten bir haberi gördüğünü anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:


"İşte bunu herkes anlayamaz, anlayamadı. Bir Bosnalının bir yandan evindeki sel sularını, çamurlarını temizleyip, bir yandan da Türkiye'nin yardım ekiplerine merakla, endişeyle Soma'yı sormalarını inanın herkes anlayamaz ve nitekim anlayamadılar. Soma'daki kazanın hemen ardından 'Somaliyi bırak Soma'ya bak' diye insanlık dışı, insaf dışı, izan dışı ifadeler kullananlar oldu. Bizim Bosna Hersek'teki, Sırbıstan'daki sel faciasına yardım göndermemizden, el uzatmasından rahatsızlık duyanlar çıktı. Elhamdülillah artık 12 yıl önceki Türkiye yok. Hem kendi afetleriyle mücadele ederken öbür tarafta Bosna'ya, Sırbistan'a elini uzatabilecek güçte olan bir Türkiye var, biz bunu birçok yönleriyle ele alabilecek güce, anlayışa sahibiz. Ama bunların anlayışı nasıl bir anlayıştır, bu nasıl bir ufuksuzluktur, nasıl bir vicdansızlıktır, nasıl bir insafsızlıktır.


140 karakterle dünyayı kurtaran adam gibi görmeye başladılar


İnanın bu Somali'ye, Bosna Hersek'e, Sırbistan'a el uzatmamızı eleştirenler Soma'yı da bilmezler, haritada yerini dahi gösteremezler. Somali bunlara ne kadar uzaksa, inanın Yozgat'ta o kadar uzaktır, Soma'da o kadar uzaktır. Saraybosna bunlara ne kadar uzaksa emin olun Diyarbakır, Van, Şırnak, Sivas'ta bunlara o kadar uzaktır. Bunlar dünyayı kendi küçük semtlerinden ibaret zanneder bunlar, lüks kafelerde otururlar, boğaza nazır villalarında, köşklerinde demlenirler, ellerinde akıllı telefonlarıyla attıkları twitlerle ahkam keserler, yalan söylerler, provokasyon yaparlar, yaptıkları bu. Emin olun eğer Twitter'de gündem listesine girmiyorsa hiçbir mesele bunlar için anlam ifade etmez. Orada gündeme gelen konular hakkında da 140 karakterde mesaj yazınca kendilerine dünyayı kurtaran adam gibi bunlar görmeye başlarlar. Bir yoksulun elinden tutmazlar, bir yetimin başını okşamazlar, bir fakirin evine ayakkabılarını çıkarıp girmezler, bizim kültürümüzün gereği budur diye bilmezler. Niye? Beyefendi evine öyle girip çıkıyor da onun için. Sofralarımıza diz kırıp oturmazlar, oturamazlar, İstanbul'un doğusunda, İzmir'in, Ankara'nın doğusunda koca bir dünya olduğunu bilmez, o dünyayı asla umursamazlar."


"Zihniyet bu, anlayışları bu"


"AK Parti'ye oy verdiler başlarına musibet geldi" diyenlerin terbiyesizlik yaptığını ifade eden Erdoğan, "Şu lafa bak. Yani hakimi mutlak olan Allah'ın iradesini kendinde görecek kadar aşağılık birisi. Sen kimsin? Sen böyle bir şeyi nasıl söylersin? Ondan dolayı musibet gelmiş. Lafa bak. Demek ki yaşanan her musibet bir siyasi irade sebebi öyle mi? Sormak lazım. Acaba siz bundan önce bu ülkede meydana gelen musibetlerde oyunu nereye vermiştiniz o zaman? Sormak lazım. Bunlar ne akılsız adamlar, bunlar ne densiz adamlar. Ellerinde kalem, çalakalem gidiyorlar. Böyle bir anlayış olabilir mi? Ama zihniyet bu, anlayışları bu. Ne olacak, bütün mesele kılavuzu karga olan meselesi. Mesele bu. Kargaya da hakaret etmeyelim. Böyle bir durum var" diye konuştu. 


Erdoğan, gerilimin tarafı ve kaynağı olmadıklarının altını çizerek, medya ve sosyal medya yolu ile estirilen ırkçılığın, ayrımcılığın, şiddet çağrılarının içinde bulunmadıklarını söyledi. Erdoğan, 301 şehidin acısı taze iken, yürekler yanarken, şehitler üzerinden sokaklarda terör estirilirken sustuklarına dikkat çekerek, "Kan kustuk, kızılcık şerbeti içtik dedik. Ama kimse kusura bakmasın. Şımarıklık karşısında, had bilmezlik karşısında, nefret suçları karşısında daha fazla susacak değiliz. Somayı bahane edip, vuran, kıran, tahrip eden, polise saldıran, yeni cinayetler işleyen kan tacirleri karşısında elbette susmayacağız" diye konuştu.


"O evladı, o yavruyu aldatanlar da ortada"


İstanbul'da dün yeni bir olay olduğunu anımsatan Erdoğan, "Berkin Elvan'ı anmak için okulda törenler düzenleyeceklermiş. Şu hale bak. Biz bu ülkede, kusura bakmayın, her ölüm hadisesinde bir tören mi düzenleyeceğiz. O zaman bütün işleri bırakalım, törenlere bakalım. Ölmüştür, geçmiştir. Ama Kılıçdaroğlu'na göre tabii ekmek almaya giderken ölen birisi, gencimiz veya çocuğumuz. Dürüst ol, dürüst. Kimi aldatıyorsun, gerçek ortada, her şey ortada, resimlerle kayıtlarla her şey ortada Ama o evladı, o yavruyu aldatanlar da ortada. Şimdi dün ölüm yıl dönümüymüş. Ölüm yıl dönümü de değil. Olayların olduğunun yıl dönümü. Bunu gerekçe tuttular. Ne yaptılar, orayı adeta terörize ettiler. Molotofkokteylleriyle, maskelerle, her şeyle, havai fişekler, bütün bunlarla saldırdılar" dedi. 


Atılan molotofkokteylerinden birinin polis aracının içine düştüğünü anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aracın içinde polislerimiz yanmaya başladı, kendilerini dışarı zor attılar. Nitekim kolları ve vücutlarının bazı yerleri yandı. Şu anda Okmeydanı SSK Hastanesinde bakımdalar. Arkadan gelen bir polis aracı orada müdahale etme noktasında gitti. Ama onları da yakıyorlar. Düşünebiliyor musunuz? Bütün bu araçların üzerine bu teröristler çıkarak, orada aracın camlarını kırmaya çalışıyorlar. Allah aşkına, bütün bunlara karşı polis eli kolu bağlı mı duracak, bir şey yapmayacak mı? Nasıl sabrediyorlar ben bunlara anlamıyorum. Ama hiçbir medya grubu hala kalkıp da yaralanan polislerin durumu ne olacak... Geçenlerde bir kızım Güneydoğu'da maalesef yine böyle polis aracının içinde yandı, hala yoğun bakımda yatıyor. Şuuru kapalıydı, şu anda bilmiyorum. Allah şifalar versin. Kendini camı kırarak dışarı zor attı, bu kardeşimiz. Ama ondan gazetelerde hiçbir haber duydunuz mu? Onu ananları duydunuz mu, gördünüz mü?"


"Anamuhalefet partisi lideri bunların yanında yer alıyor"


Erdoğan, bunları ülkede sorumluluk mevkisinde olanlar yerine kimlerin konuşacağını sorarak, "Biz terörize olmuş olanları mı konuşalım? Ellerinde molotofkokteyllerle havai fişeklerle polisine, cam çerçeve tüm esnafa saldıranları mı savunacağız, onları mı konuşacağız. Ama bu ülkenin anamuhalefet partisi lideri bunları savunuyor. Bunların yanında yer alıyor. Kusura bakmasın biz onların yanında yer alamayacağız. Biz gerçek manada mağdur, mazlum halkımızın yanında yer alacağız" dedi. 
Başbakan Erdoğan, bir CHP milletvekilinin dün SSK Okmeydanı Hastanesinin çevresini, bir diğerinin de Manisa'yı terörize etme gayreti içinde olduğunu ifade ederek, Gezi Parkı odaklı olaylar sırasında Kızılay'da polise küfreden milletvekillerinin görüldüğünü anımsattı. Onların milletvekili olmadığını, milletvekillerinin öncelikle halkını adil, dürüst bir şekilde temsil etmesi gerektiğini dile getiren Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da bu milletvekillerine "Siz ne yapıyorsunuz" uyarısı ve disiplin uygulaması yapmadığını belirtti.


"Biz oraya gideriz"


Soma'da şehit olanların acısı taze iken, yürekler yanarken sustuklarını ifade eden Erdoğan, "Bu mantık, bu anlayış, şu anda yarın Almanya'ya yapacağım ziyaret öncesinde son derece manidar şekilde orada sokakların karıştırılmasına, bazı mezhep mensupların tahrik edilmesine büyük şehirlerde kendilerine göre hazır kıtaların terör estirmesine gayret ediyorlar Türkiye'de" ifadesini kullandı.  


Bunlara seyirci kalmayacaklarını vurgulayan Erdoğan, "Bazıları 'Ya Başbakanım, işte Almanya'ya gitmezseniz iyi olur, gitmeyin.' Kusura bakmasınlar, biz gideriz. Bize o aklı verenler onu kendilerine saklasınlar. Biz bu ülkede siyaset yapıyorsak, biz Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı isek, benim orada 3 milyon vatandaşım varsa biz oraya gideriz" diye konuştu. 
Erdoğan, 15 bin kişilik kapalı spor salonunda halkla bütünleşeceğini dile getirerek, Avrupalı Türk Demokratlar Birliğinin yıl dönümü kutlamasında beraber olacaklarını ancak eğlence olmayacağını, düşüncelerin yansıyacağını belirtti.
Soma'da şehit olanlar için Diyanet İşleri Başkanlığından alınan destekle hatmi şeriflerin indirildiğini, oradan Kur'an tilavetleri ile şehitlere duaların gönderileceğini söyleyen Erdoğan, konuşmaların ardından akşam Türkiye'ye dönecekleri bilgisini verdi. 


"Gözlerini açmaları en büyük temennimiz"


Güçlenen Türkiye'den ve ekonomiden rahatsızlık duyanların, içerideki maşalarını devreye aldıklarına işaret eden Erdoğan, çözüm sürecinin, milli birlik ve kardeşlik projesinin kandan beslenenleri rahatsız ettiğini dile getirdi.


Erdoğan, Mısır ve Ukrayna'da olanları örnek gösterdiklerini belirterek, içeride ve dışarıdaki maşalar ve taşeronların, çeşitli bahanelerle saldırıları diri tutmaya çalıştığını söyledi.
Saldırıların şahsına, arkadaşlarına, hükümete, AK Parti'ye oy verenlere yönelik olduğuna inanların yanılgı içinde olduklarına işaret eden Erdoğan, bu saldırıların tartışmasız şekilde millete, milletin huzuruna, inançlarına, değerlerine, istiklaline ve istikbaline yönelik olduğunu kaydetti.  
Erdoğan, saldırı ve eylemlerin Türkiye Cumhuriyeti'ni ve 77 milyonu hedef aldığını ve bunlardan çıkar sağlayacağının düşününlerin de büyük hata içinde olduklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Bu saldıralardan, bu sokak eylemlerindan ne CHP'ye, ne MHP'ye, ne HDP'ye ekmek çıkmaz. Bu saldırılardan siyasi, idooljik, örgütsel çıkar sağlamaya çalışan hiçkimse rant devşiremez. Biz çeşitli bahanelerin, çeşitli provakasyonların arkasına sığınılıp yapılan bu saldırılara karşı dimdik durmaya devam edeceğiz. Milletimin büyük çoğunluğu bu saldırıların muhtevasını gördü ve 30 Mart'ta söyleyeceğini söyledi. Ancak bu saldırıların sokak eylemlerinin masum olduğuna ve masum gerekçelere dayandığına inanan kesimler varsa onların da gözlerini açmaları en büyük temennimiz.
Her gün okudukları o kışkırtıcı gazetelerin arkasında kimlerin olduğuna lütfen bir baksınlar. Ekranlarından kan damlayan, öfke ve nefret akan televizyonların arkasında kimlerin olduğunu lütfen araştırsınlar. Sokakları tahrik etmeye çalışan sahte tweet hesaplarının nerelerden yönetildiğini, nerelerden beslendiğini lütfen görsünler."


Erdoğan, gerilimin tarafı ve kaynağı olmayacaklarını ancak gerilim ürütmek isteyenler karşısında da boyunlarını eğmeyeceklerini belirterek, hep demokrasiden yana taraf olduklarını, her zaman hukukun üstünlüğünü savunduklarını söyledi.  


Meclis'e, sandığa ve milli iradeye inandıklarını ve bunları bugün de sarsılmaz bir şekilde savunduklarını vurgulayan Erdoğan, nasıl manşetlere çekildiklerine, haklarında nasıl algı operasyonları yapıldığına bakmadıklarını dile getirdi. Erdoğan, "Bizim şeklimiz ne ise özümüz de odur" diye konuştu. 


TOBB'un 70. Mali Genel Kurulu'nda dün yaptığı konuşmayı anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Karşımda oturuyordu beyefendi. Arkasından konuşmadım, yüzüne söyledim. Anayasa değişikliği deniliyor değil mi? Oda Başkanı böyle bir açıklamada bulundu. 'İşte buyrun' dedim. 'Taraf burada'. Bizim adımıza bu çalışmalara katılan Mehmet Ali Şahin Bey de orada. Eğer dürüstseniz, samimiyseniz, dediniz ki '47 madde ortadayken hadi biz bunu çıkarmaya hazırız'. Arkadaşlarımızı gönderdik. Arkadaşlarımıza verdikleri cevap '4 siyasi parti de beraber olursak'. Onlar yanaşmıyor. Bizim ikimizin oyları buna yetiyor. Dün anlatıyorum bunları. Şimdi 60 maddenin altında 4 siyasi partinin imzası var. Ama 2 tane siyasi parti bu işte kaçamak yapıyor. Belki bir tanesi yapacak. Üçüncüsü de katılacak buraya. Hadi gelin yapalım. Ama beyefendi karşımızda duruyor ya. Ama orada yine manevra yaptı. 'Dört parti eğer imza atarsa.' İmza atmış. Ama Meclis'e gelmeyebilir. Ama ikimizin oyları buna yetiyor. Gel çıkaralım. Tabii salonda herkes aklı selim, hepsi desteğini salonda verdi.


Ama çıktı gene her zamanki gibi maalesef dürüst konuşmadı, gene farklı konuştu. 'Bizim böyle bir sözümüz var' dedi. 'Bu Uzlaşma Komisyonu kurulurken böyle bir sözümüz var'. Bizim sözümüz o değil, yalan söyleme. Söz onun altına konan imzadır. O maddelere o 4 parti imzasını koyduktan sonra mesele bitmiştir. Bundan sonrası parlamentodur. Parlamentoda veririz el ele, diğerleri gelmiyormuş, gelmesin. İkimizin yetiyor mu, yetiyor. Çıkaralım bunu. 'Hayır'. Dürüst değil." 


"Sevsinler seni" 


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "sivil cumhurbaşkanı" ifadesine değinen Erdoğan, "Ona da bir hemen kılıf uydurdu. Neymiş? Arkadaşları gelmişler, 'Bir orgenerali, genelkurmay başkanlarından birini kalkalım, işte cumhurbaşkanı adayı gösterelim' demişler. O da demiş ki 'Yok sivil olacak'. Sevsinler seni. Dürüst konuş" dedi.


CHP'nin buna alışkın olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:


"Hayatınızda bir kere gördünüz. Gazi Mustafa Kemal, onu bir kenara koyalım. Ondan sonra partinin vazgeçilmezi diye devamlı anlatılan İsmet İnönü de apoletliydi. Siz o İsmet İnönü'yü bu ülkede cumhurbaşkanı yaptınız. Ondan sonra sivilde de zaten Menderes'in ortaya çıkışıyla beraber onun için süreç bitti. Ama gene ne yazık ki bu ülkede apoletliler vardı. 12 Eylül'de de ne yazık ki bunu gördük. Şimdi sivillerin bu ülkede cumhurbaşkanı olması noktasında işte Allah rahmet etsin, Turgut Bey bu ülkede sivil bir cumhurbaşkanı oldu ve Demirel bir cumhurbaşkanı oldu. Arkasından adayımız Sayın Abdullah Gül, cumhurbaşkanı oldu. Bunlar da bu ülkede fena mı oldu?


İşte buyrun sivil cumhurbaşkanı bu. Ama o bundan rahatsız. Niye? Biliyor ki gelecek kendileri açısından pek aydınlık gözükmüyor. Neden? Çünkü bu millet artık kendi cumhurbaşkanını kendisi seçecek, kendi başkanını kendisi seçecek. Bundan rahatsız oluyorlar. 'Bundan sonra bize bu ülkede bu makamlarda yer yok' diye görüyorlar herhalde. Bundan rahatsızlar. Üzülme Kılıçdaroğlu, çalış senin de olur. Ne yapayım? Halkı kucakla, halkın karşısında mütevazi ol, dürüst ol. Dürüst konuştukça halk dürüst siyasetçiyi sever. Sen de böyle ol. Kimsenin arkasından yalan yanlış konuşma, dürüst ol. İftira atma, dürüst ol. Takiyye yapma, dürüst ol. Ama sen bunları yapmadığın sürece bu ülkede sana prim yok siyasette. Bunu bilesin. Bu primler tabii senin SSK Genel Müdürlüğündeki primlere benzemez. O farklıdır."


"Gerçek Türkiye fotoğrafını sunacağız"


Erdoğan, içleri neyse dışlarının da o olduğunu, kendilerini görmek, bilmek, öğrenmek ve anlamak isteyenlerin, şimdiye kadar yaptıklarına ve gelecek vizyonlarına bakabileceklerini söyledi. 


"Yalancının mumu yatsıya kadar yanar" ifadesini kullanan Erdoğan, "Türkiye'de basın özgürlüğü yok diyenleri, bizzat nefret suçu işleyen gazeteciler yalanlıyor. Türkiye'de özgürlük yok diyenleri, bizzat sokağa çıkıp cam çerçeve kıran şımarıklar yalanlıyor. Türkiye'de dikta rejimi var diyenleri, bizzat özgürce attıkları iftiralar, yaptıkları provokasyonlarlar yalanlıyor" dedi.


Almanya'ya yarın gerçekleştireceği ziyaret ile Köln'de yapacağı konuşmaya değinen Erdoğan, burada yaşayan vatandaşlara gerçek Türkiye tablosunu bir kez de orada anlatacağını dile getirdi.


Erdoğan, "Almanya ziyaretimizde, bizim hakkımızda günlerdir karalama kampanyası yapan içerideki medyaya da onların yol arkadaşı dışarıdaki bir kısım medyaya da gerçek Türkiye fotoğrafını sunacağız" dedi.


Hiç kimsenin rahatsız ya da tedirgin olmasını isteyen Erdoğan, şunları kaydetti:


"Türkiye'nin barıştan, diyalogdan, barışçı dış politikadan başka bir hedefi yok. Türkiye'nin demokrasiden, hukuktan başka hedefi yok. Bizim büyümemizden, büyük bir ekonomi olmamızdan, etkin bir dış politikaya sahip olmamızdan rahatsız olanlar varsa onlar kusura bakmasın. Ama benim tavsiyem, Türkiye'nin büyümesini, güçlenmesini, Türkiye'nin dostları kaygıyla değil, umutla izlesinler. Çünkü bizden kimseye zarar gelmez.


Eski Türkiye yok. Artık yeni Türkiye var. Yeni Türkiye'de, içeride de boynu bükükler olmayacak. Dışarıda da bu ülkenin vatandaşı olarak boynu bükükler olmayacak. Daha çok çalışacağız. Daha fazla reform yapacağız. Kardeşliğimizi daha da güçlendireceğiz. Umutla istikbale yürüyeceğiz. 12 yıl önceye nazaran nasıl çok iyi bir yerdeysek, inşallah aynı hızla, aynı kararlılıkla Türkiye'yi değiştirmeye devam edeceğiz."


"Kısa süre zarfında da kararımızı vereceğiz"


Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimi için iki buçuk ay gibi kısa bir zamanın bulunduğunu, çok yoğun bir şekilde her kesimle ve her kademede istişareler yaptıklarını ve kamuoyunun nabzını tutan araştırmaları tamamladıklarını aktardı. 


Son değerlendirmeleri yapacaklarını dile getiren Erdoğan, "İnşallah kısa süre zarfında da kararımızı vereceğiz. Her fırsatta ifade ettiğim gibi alacağımız karar her ne olursa olsun, Türkiye için, geleceğimiz için inşallah en isabetli karar olacak. Bir kaosa, bir belirsizliğe mahal vermeden" diye konuştu.


Cumhurbaşkanlığı seçiminin, 2015 yılındaki seçimlerinin işaret fişeği olduğunu belirten Erdoğan, "Bu seçim o kadar önemli. Burada sadece Cumhurbaşkanı seçmeyeceğiz. Aynı zamanda 2015'in de işaret fişeklerini hep beraber ateşleyeceğiz" ifadesini kullandı. Erdoğan, şunları kaydetti:


"Reformlarımızda, davamızda, mücadelemizde asla kesintiye sebep olmadan, Türkiye'yi daha da güçlendirecek bir karar alacak ve arkasında duracağız. Onlar çatıyla filan falan uğraşıp dursunlar. Bu çatı zaten 30 Mart'ta uçtu gitti. Biz evvelallah çok güçlü bir zemine sahip, temelleri sağlam binamızı inşa ettik, ediyoruz. CHP ve MHP'nin, cumhurbaşkanlığı seçimlerini, umutlarını şimdiden kaybederek, bu yolda yürüdüklerini görüyoruz. Tablo bu. İş olsun nevinden yapılan ziyaretler, yapılan açıklamalar, cumhurbaşkanlığı konusunda hiçbir iddialarının olmadığını gösteriyor. CHP ve MHP tabanı, diğer partilerin tabanları da hiç kaygılanmasınlar. AK Parti'nin tespit edeceği aday, şüpheniz olmasın, 77 milyonu kucaklayan bir aday ve bir cumhurbaşkanı olacaktır."


Çok çalışacaklarını dile getiren Erdoğan, "Şimdiden bu çalışmamızın yoğun bir şekilde başlamış olması lazım. Aynen 30 Mart'ta nasıl çalıştıysak, sandıklara nasıl hakim olduysak burada da yine 10 Ağustos'ta birinci turda inşallah AK Parti'nin adayı kim olursa olsun evvel Allah bu adayımızla beraber ülkemize hizmet süreci başlayacaktır" dedi.


"Bu işi hafife alamayız"


Başbakan Erdoğan, 1 Haziran'da başta Ağrı ve Yalova olmak üzere bazı belediyelerde yerel seçimlerin tekrarlanacağını anımsatarak, seçime fazla bir zaman kalmadığını, çalışmaların yoğun şekilde devam ettiğini belirterek, pazar günü Yalova'ya, çarşamba günü de Ağrı'ya seçim çalışmaları için gideceğini bildirdi. 


İl, ilçe, belde başkanlıkları, görev verilen çevre büyükşehir belediye başkanları, kadın kolları ve gençlik teşkilatının yoğun şekilde çalışması gerektiğine işaret eden Erdoğan, "Bu işi hafife alamayız, başta Ağrı ve Yalova olmak üzere kesinlikle buraları biiznillah kazanmamız lazım. İnşallah yenilenen seçimlerden iyi bir netice alacağız, bu illerimizde, bu birimlerde, çünkü diğerlerinin bu illere verebileceği hiçbir şey yok. Bir hizmet verilecekse bunu gene biz vereceğiz, en ideal şekliyle biz veririz, biz vereceğiz. Tüm ilçelerde, beldelerde inşallah bu süreci çok daha farklı şekilde sürdürelim istiyoruz. AK Partili belediyecilik anlayışıyla geleceği imar etmeye, inşa etmeye devam edeceğiz" diye konuştu.


"Durmak yok, yola devam"


Erdoğan, konuşmasının ardından AK Parti Ar-Ge Başkanlığınca düzenlenen 16. Dönem Siyaset Akademisi'nde ödül almaya hak kazananlara ödüllerini verdi.


Mersin’den ödül alan katılımcının 32 yaşında ve 5 çocuk babası olduğunu ifade eden Erdoğan, "Durmak yok, yola devam" dedi.


AK Parti Ankara İl Başkanlığı Siyaset Akademisi Koordinatörlüğünce hazırlanan Akademi Plaket Yıllığı, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve eski AR-GE Başkanı Süleyman Soylu’ya Başbakan Erdoğan tarafından verildi. 


(AA)

Editör: TE Bilisim